Aslında,
aslı; yerdeki izmaritin üstünden geçen
ayak izi kadar hayalet…
Tırnakların arasına sıkışmış
güz renkli tütün sarısı
Sırtında ekşimiş sarımsak kokusu,
Ensesinde yırtık bir yakamoz…

Aslında,
aslı; fabrika bacasından kaçan
genç kızın kanaviçe düşleri kadar naftalin…
Tahtakurusu sandığında eridikçe erkleşen,
Zamanı rıhtsız bir merdivenin gölgesine gizleyen…

Merdivenin ağzında kurumuş bir damla deniz,
denizin kursağında can pazarı.

Aslında,
aslı; umudu kızılçamın uzvuna takılan
şu naylon poşet kadar kırmızı…
Tutsak tutkusu bir başka…
Alnında sabahın ağız suyu,
Yüzünde beş dikişlik yara.

Aslında,
aslı; ne sen ne ben,
ne de zaman.
Aslı nefes darlığı,
aslı çarpıntı…
Sağ avucuma öksürükle gelen
kırmızı kavgan aslı…