..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Cahit KILIÇ




9 Mayıs 2011
Kars'a Gidelim Kars'a  
Cahit KILIÇ
Ne “oyunuzu şu partiye verin” amigoluğu, ne de “vurun bre, indirelim” ucuz kahramanlığı. Hem, yazanları kim ipliyor ki, beni de iplesinler?! Üstelik ne yağ satanla ne de bal alanla alakam var. Alakası, bir bağı olanlar özlerini cırsınlar; belki bir püskevitleri falan olur. Yoksa uzaktan uzağa bana ne?!


:CJDA:

Kendimle bir andlaşma yaptım: 13 Haziran sabahına kadar siyâsî içerikli yazılar yazmayacağım. Ne “oyunuzu şu partiye verin” amigoluğu, ne de “vurun bre, indirelim” ucuz kahramanlığı. Hem, yazanları kim ipliyor ki, beni de iplesinler?! Üstelik ne yağ satanla ne de bal alanla alakam var. Alakası, bir bağı olanlar özlerini cırsınlar; belki bir püskevitleri falan olur. Yoksa uzaktan uzağa bana ne?! Ben ne diye özümü cıracağım canım!

Dilim dönerse birkaç anekdot, belki birkaç anı yazarım. İçlerine hoşluk olsun diye de biraz mizah, biraz da ironi katarım. Okuyan da sağolsun, okumayan da. Beğenen de var olsun, beğenmeyen de...

***

Kars’ı harmanlayacağız bu yazımızda. Artık hafızamızda ne kalmışsa; Allah ne vermişse...

***

Galatasaray Lisesinden ve Boğaziçi Üniversitesinden mezun bir mühendis arkadaşım vardı. Yakın arkadaştık, aramızda her türlü şaka mubah sayılırdı. Bir gün iyice kızdırdı beni:

“Bak, tosunlaşıyorsun ha! Tosunlaşma!” Dedim.

“Yahu” dedi. “Tosun tosun deniyor da hep, bu tosun tam olarak ne demektir? Vallahi bilmiyorum.”

Hiç düşünmeden “cönge” dedim.

“Hö???”

“Damdan çıkma’nın bir yaş büyüğü”

“Haooaaa???”

“Üç yaşındaysa gemlik, dört yaşındaysa doğan. Erkek olması şartıyla”

“Cıvıtma da adam gibi söyle artık şunu!”

“Doğan olunca burmazsan boğa, bursan öküz olur...”

“Aaaaaa, anladıııııımmmm...”

Eğer Tosunun ne olduğunu bilmiyorsan, değil Boğaziçi’nden, Harvard’dan bile mezun olsan Kars’a uğrayıp aday maday olma Lele...

Yoksa hâlin müşkil olar...

***

Yıl 1969.

Genel seçimler yapılıyor. Şimdiki gibi öyle seçim otobüsleri, üstlerindeki konuşma platformları, bangır bangır bağıran hoparlörler falan yok.

Hatta, şehre yeni filmler geldiğinde; halka tanıtmak için yollara düşenlerin ellerinde bir megafon bile yoktu! Vallahi ve de billahi. Şehir sinemasında çalışan uzun sivri burunlu bir oğlan vardı. Onu bir faytona bindiriyor, eline de tenekeden megafona benzer konik, hatta kulpu da olan bir şey verirlerdi. Gören desin Haço’nun hançeri, sivri burunlu oğlanın da megafonu var diye! Fayton bütün mahalleleri dolaşırken o oğlan da o konik teneke ağzında habire bağırıyordu: “Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın bilmem hangi filmi geldiiiiiiiiiiiii! Şu şu saatte matine, şu saatte suareeeeeeeeeee”... İskender Dayı’nın şişman karısı Melek Hala’da “Biy ciyarın yansın ağız, bu matineynen suare ne demehdi?” diye PTT’de memur olarak çalışan gelnine sorardı...

Kâzım Paşa’nın hemen alt tarafında küçük bir meydan vardı. Bir tarafta kasap dükkânları, bir tarafta baraka büyüklüğündeki belediye dükkânları, onların yanında da eski kapan; meyve sebze hali yani... Parke taşlarıyla kaplı bu küçük meydanın ortasına bir iki basamakla çıkılan, ahşaptan yapılma küçük bir kürsü koyuyorlardı. Parti adına konuşma yapacak hatipler de o kürsünün üstüne çıkar bağır-çağır konuşurlardı. En kalabalık mitingler de taş çatlasa bin kişi...

Benim de daha bıyıklarım falan terlememiş, çocukluktan delikanlılığa çıkma zamanım bile değil. Daha çocuğum anlayacağınız ama politikaya çok meraklıyım. Merakım nereden diye soracak olursanız: Orası hüzünlü; anlatırsam bu yazının hem insicamını hem de ironik temasını bozar...

***

Adalet Partisinin mitingi var. Ben de erkenden koşar adım gidip kürsünün dibinde yerimi kapmışım.

Kürsüye milletvekili adayı Musa Doğan çıkıyor. Yakışıklı, babayiğit bir adam. Öldüyse Allah rahmet eylesin. Çok heyecanlı olduğu belli oluyor. Bazen sözcükler birbirine karışıyor ama durmadan kendi lideri Süleyman Demirel’i övüyor. Sonra dönüp dönüp CHP’ye bindiriyor. Öyle ki, bir ara hızını alamayınca “İsmet İnönü, bir Lozan kahramanı değil; olsa olsa ancak bir Hozan kahramanıdır” diyor. Küçük meydanda bir alkış tufanı kopuyor.

O seçimde 9 milletvekilliğinin 5’ini AP, 4’ünü CHP alıyor...

Eğer Hozan’nın ne olduğunu bilmiyorsan; gene Kars’a uğrama Lele...

***

Rivayet edilir ki; Kemal Kılıçdaroğlu, son Kars mitingine çıkmadan önce bizim Terekeme lelelerden biri yanına yaklaşır ve bir konuşma metni verir CHP liderinin eline: “Sayın Genel Başkanım, bu metni bizim kendi şivemizle yazdım. Baştan sona okursanız, bütün Karslı’ların oyunu cebinizde bilin...”

Kılıçdaroğlu çıkar seçim otobüsünün üstüne ve başlar metni okumaya:

“Aye, size gurban olum ay Gars’ın Leleleri. Bahın görün indi bu Gara Leleniz size neler deyejeh!

Bilirsiniz ki sizleri, yani özünüzü, arvadınızı, oğlunuzu, gızınızı, nevelerinizden mezerdeki lelenize geder hamınızı sigortalı elettirejem. Yeyin dövletin pulunu, oturun öyünüzde...”

Bir alkış, bir uğultu, bir sevinç...

“Andıra galmış malınızı, dananızı, goyunuzu, guzunuzu, toyuğunuzu, gazınızı gıymata mindirip sattırajam. Parasını, pulunu da men alajam. Goyun leleleriniz mezerden hortdasın!”

Alkış yok, sevinç yok... Uğultu var sadece...

“Sizden aldığım paraları, hamınızın arvadına ayda 600 pangunot maaş olarak geri verejem. Ele gıkınızı çıharsanız; arvatdarınız teppiği kıçenize yapıştırajahlar...”

Şaşkınlık... Çıt yok!..

Ortalardan hündür bir adam avazı çıktığı kadar bağırır:

“Hansı vayıs köpoyoğlu yazdı bunları, bunun eline verdi eye?”

***

Bu sonuncusunun gerçekle ve anılarla alakası yohdu ay Lele. Fıkradı, özüm uydurdum...

Tayyip Erdoğan gelince de sen uydur yolla, söz, buradan yayımlayacağım!..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bizim Eller
"Ay Mehemmed"
Karslı Günlerim
Elagöz Dağı ve Çocuk
Moskova Günlükleri - Galatasaray
Moskova Günlükleri - Turgut'a Mektup

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Âşıklık Edebiyatı
Edebî Sohbetler!..
İzedebiyat Çökmesin!
Ey Sevgili!
Ey Sevgili - II -
Şair-i Şuara
Kültür Bilinci
Yolda Geçmişe Kısa Bir Yolculuk!
Şiir Gibi Adam
Okucava, Arbat'ın Yalnız Şövalyesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Haccac-ı Fırat [Şiir]
Aklıma Şaşıyorum! [Şiir]
Sürgünler Şehri [Şiir]
Son Arzu… [Şiir]
Kimdir Gelen! [Şiir]
Uzaklar [Şiir]
Derkenar [Şiir]
Adamım! [Şiir]
Kars Eli [Şiir]
Derdimend! [Şiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!. . " (Cahit Kılıç)

Etkilendiği Yazarlar:
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.