..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Politik Olaylar ve Görüþler > Cahit KILIÇ




21 Mayýs 2015
Suudi Despotizmi Neden Kudurdu?..  
Cahit KILIÇ
Arap Baharý diye baþlayan süreç, Tunus, Mýsýr ve Libya diktatörlerini götürdü ama Suriye’de ters tepti ve iki yüz bin kadar insan öldü…


:BJIA:

Ortadoðu coðrafyasýnda bir asýrdýr durulmayan sular, son dört yýlda daha da bulanýklaþtý…
Geliniz önce bazý hususlarýn altýný çizerek bir durum tespiti yapalým.
Arap Baharý diye baþlayan süreç, Tunus, Mýsýr ve Libya diktatörlerini götürdü ama Suriye’de ters tepti ve iki yüz bin kadar insan öldü…
Mýsýr halký, demokratik bir düzen için Hüsnü Mübarek’i devirdi. Yerine, ülke nüfusunun üçte biriyle gelen “dinci” Mursi, ülkeyi taassuba götürüyor diye yine ayný halkýn hedefine oturdu. Bir kez daha ayaklanan Mýsýr halký, Mýsýr ordusunun “dinci” Mursi’yi devirerek yerine darbeci general Abdulfettah Sisi’yi oturtmasýna vesile oldu…
Suriye’de birkaç günlük halk ayaklanmasý, dýþ güçlerin müdahalesi ile bir müddet sonra bir iç savaþa dönüþtü…
Burada çok önemli üç önemli husus bazýlarýnýn gözünden kaçmýþtý…
Birtakým silahlý teröristleri Suriye’ye doldurarak kýsa süre içinde Esad’ da Kaddafi gibi öldürülecek ve “Alevî Esad’ýn yerine Vahabi-Selefi bir Sünnî” oturtulacaktý. Bu plan, birinci derecede Suudi despotlarýnýn planýydý ama Ortadoðu’ya balýklama atlayan da Türkiye’yi yöneten, Kur’an’ýn emirlerine mugayir hareket ettiði hâlde; halka “dinci” görünüm veren Sünnî Recep Tayyip Erdoðan olmuþtu…
Parayý Suudi Arabistan veriyordu. Gelen paralarla temin edilen silahlar ve teröristler Türkiye tarafýndan Suriye’ye dolduruluyordu…
Þam’a gidip Emevî camiinde namaz kýlacaðýný söyleyen Tayyip Erdoðan, bir taþla birkaç kuþu birden vuracaðýný düþünüyor ve Suriye’ye terörist ve silah transferini daha bir zevkle yapýyordu.
Çünkü…
Birincisi: Þam’da bunun kuklasý olacak bir Sünnî lider olacaktý.
Ýkincisi: Suriye koltuk altýna girince Irak’ýn Þiî yönetimi de teslim bayraðý çekecek ve o da bunun emrine girecekti...
Üçüncüsü: Mýsýr’da “Ýhvan-ý Müslimin” yani dinci Müslüman Kardeþler iktidar olacaktý ve onlar zaten bunun kan kardeþiydiler.
Bütün bunlar gerçekleþince de “O, dünyaya parmak sallayan bir Ortadoðu lideri” olacaktý. Ki bu ve buna benzer hayâller ile “asrýn lideri” “dünya lideri” gibi palavralar üretilmiþti…
Ýþte böyle hayâller kurulurken yukarýda da dediðim gibi üç önemli hususu (baþka hususlar da var) gözden kaçýrmýþlardý…
Bir:
A) Suriye, ordusuyla, etnik ve mezhep yapýsýyla Libya’dan çok farklýydý.
B) Suriye ordusu, beklenenin aksine ülkenin meþru devlet baþkanýna baþkaldýrmadý. Bilakis sadýk kalarak meþru düzeni savunmak için teröristlerle cansiperane savaþmayý seçti…
C) Esad, Kaddafi örneðinden çok kýsa sürede ders çýkardý ve yerine geçmek isteyenlerin aslýnda demokrasi istemediklerini, El Kaide militanlarýndan oluþan teröristler olduðunu, hem silahlý kuvvetlerine, hem de aklý baþýndaki halk yýðýnlarýna çok hýzla anlattý ve ikna etti. Süreç ilerledikçe de bu gerçek tüm yüzüyle ortaya çýktý…
Ýki: Suriye, Rusya’nýn Ortadoðu’daki son kalesiydi. Bu kaleyi yitirmemek için elinden gelen her þeyi yapacaktý…
Nitekim yaptý da…
Müdahaleci iki ülkenin tezgâhladýðý “Esad kimyasal silah kullandý” yalanýný baþta ABD olmak üzere tüm Batýlý devletler nezdinde Rusya çürüttü. Baþlarda ikna olmakta ayak sürüyen ABD’nin gözünü korkutmak için savaþ gemilerini Boðazlardan geçirerek Akdeniz’e gönderdi. Ve böylece ABD’nin Suriye’ye hava saldýrý planý da ortadan kalkmýþ oldu. Bu süreçte en büyük yenilgiyi de Tayyip Erdoðan yaþamýþ oldu…
Üç: Müdahaleci devletler, yani Suudi Arabistan ve Türkiye, (cüce devlet Katar da bu listeye eklenebilir) Ýran ve Lübnan’da yerleþik Hizbullah’ýn da bölgedeki gücünü iyi hesaplayamadýlar…
***
Þimdi gelelim “Yaþanan bu süreçten sonra ne oldu da Suudi Despotizmi kudurdu ve Yemen halkýnýn üstüne bomba yaðdýrýyor” sorusuna cevap aramaya…
Bir: Mýsýr devriminden sonra halkýn yarýsýnýn da altýnda seçime katýlanlarýn yüzde ellisi kadar bir oyla iktidara gelen Muhammed Mursi, gösterdi ki Mýsýr, Suudi despotlarýnýn emrine girmeyecek. Daha çok Tayyip Erdoðan’a yakýn duruyor. Bunu gören, o günkü kral Abdullah 89 yaþýndaydý ve 59 yaþýndaki Tayyip Erdoðan’dan hem daha akýllý, hem daha öngörülüydü ve hem de daha çok parasý vardý…
Baþkan seçilen Muhammed Mursi, Mýsýr halkýnýn, daha çok hukuk, daha çok demokrasi ve özgürlük istemiyle yaptýðý devrimi hiçe sayarak; dinci taassubun egemen olduðu bir düzen kurmaya kalktý ve fýrsat kollayan yaþlý ama akýllý kral Abdullah’ýn ekmeðine yað sürdü…
Hâl böyle olunca Mýsýr halký yeniden Tahrir Meydan’ýna döküldü. Suudi kralýnýn mali ve moral desteðini, dolayýsýyla büyük patron ABD’nin de desteðini arkasýna alan general Abdulfettah Sisi, bir darbeyle Mursi’yi devirdi ve yönetimi ele aldý…
Yani netice itibariyle buradan ne çýkar diye soracak olursak, þu çýkar: Arap âleminin en güçlü ülkesi, para ve moral desteðini aldýðý Suudi kralýnýn bir noktada emrine girdi…
Yani, Suudi Arabistan için elde var BÝR…
“Darbeci Sisi” diye ortalýðý inleten Tayyip Erdoðan’ýn da elinden uçtu gitti Mýsýr…
Ýki: Suriye meselesinde iddiasýný kaybeden Suudi Arabistan ile Tayyip Erdoðan arasýnda da Sisi nedeniyle bir soðukluk baþladý. Hem harcanan onca paraya ve emeðe raðmen Suriye politikasýnda dünyaya rezil olmuþlar, hem de Mýsýr’da birbirlerine ters düþmüþlerdi…
Suriye politikasýnda teröristleri destekleyen lider konumuna düþen ve içerde dünyanýn gözünün önüne saçýlan yolsuzluklar nedeniyle; Batýlý devletler nezdinde tamamen soyutlanan ve yalnýzlýða itilen bir Tayyip Erdoðan vardý artýk. ABD baþkaný Obama bile eskisi gibi kendisine önem vermiyor, Telefonlarýna bile çýkmýyordu…
Bu durumdan kurtulmak isteyen Tayyip Erdoðan, yaþlý ama akýllý kral Abdullah 91 yaþýnda ölünce, hemen atlayýp Riyad’a gitti. Cenazede boy gösterdi. Boyu da uzun ya, resimlerde çok belirgin çýkýyor gerçekten…
Suudi devletinde ölen kralýn yerine söylentilere göre Alzheimer hastasý olan Salman geçti…
Bir daha Riyad’a giden Tayyip Erdoðan, Salman’dan kendisiyle Sisi’yi barýþtýrmasýný istedi. Söylentilere göre o da barýþtýrdý.
Ve elbette Salman, bunlarý yaparken kendisi için de bir “çýkarým” elde etti.
Onun hesabýna göre; bölgede ve dünyada gittikçe yalnýzlaþan Tayyip Erdoðan da artýk onun avuçlarýnýn içindeydi. Ýstediði zaman istediði gibi kullanabilirdi. Nitekim Yemen’e saldýrý baþlayýnca bizimki teklifsiz destek vereceðini açýklamadý mý?!
Demek ki ne oluyor: Suudi Arabistan için elde var ÝKÝ…
Üç: Bölgede Ýran, Hizbullah ve Esad’ýn en büyük düþmaný kim?
Ýsrail…
Son yýllarda Gazze’de katliam üstüne katliam yapan Siyonistlere hiçbir tepki göstermeyen Suudi Arabistan despotlarýnýn, Suriye’ye terörist doldurmada ve onlara silah temininde, yaralýlarýn tedavisinde ve hava keþifleriyle lojistik destek vererek ortaklýðýný yapan kim?
Siyonist Ýsrail…
Demek oluyor ki, Yemen meselesinde de açýk ya da gizli olarak Siyonist desteði ceplerinde biliyorlar…
Etti mi elde var ÜÇ…
Neredeyse bir asýrdýr Amerikan uþaklýðý yapan Suudi Despotlarý, elbette ki bu savaþta ABD’nin de tam desteðine malik olacaklarýný biliyorlar. Trilyonlarca dolar akýttýklarý Batý bankalarý ve ülkeleri, þimdi tam da daha çok silah satma fýrsatý yakalamýþlarken; kalkýp de Suudi despotlarýna karþý tavýr mý alacaklar?!
Elde var ABD ve Batýlý paragöz emperyalistler… Etti dört…
Suriye politikasýnda Suudi despotlarýyla Tayyip Erdoðan’ý açýk düþürüp yenilgi tattýran Rusya lideri Vladimir Putin, Aden Körfezi’ne dört savaþ gemisiyle beþ denizaltý gönderse, Suudi despotu Yemen’e saldýrmaya cesaret edebilir mi?
Biliyorlar ki, Kýrým’ýn ilhaký ve Ukrayna’daki iç savaþ yüzünden Batýlý devletlerin ambargolarýyla ekonomik çöküntüyle karþý karþýya olan Putin’in baþý karýþýk... Þimdilik kalkýp Yemen’le falan uðraþmaz!
Etti mi elde var BEÞ…
Körfezdeki diðer þeyhler, emirler de bunlarýn yanýnda olmak zorundalar. Çünkü nüfuslarýnýn üçte ikisini Þiî Müslümanlar oluþturuyor. Kazara körfezde de bir çökme yaþanýrsa, hepsi domino etkisiyle devrilip gidecekler…
Meselâ bunlar, Suudi despotlarý da dâhil, zamanýnda Saddam Hüseyin’den it gibi korkarlardý.
Saddam Kuveyt’e girdiðinde, emir bilmem ne Sabah, yirmi karsýný bir uçaða doldurup Suudi despotlarýn sarayýna kaçmýþtý. Kuveyt halkýnýn namuslarý da Saddam’ýn askerlerinin ayakaltýnda payýmal olmuþtu…
Yani Körfez despotlarýný da sayýnca elde var ALTI…
Yýllarca saraylarýnda sürgün olarak besledikleri Pakistan baþbakaný Navaz Þerif’in de diyet ödeyeceðini hesaplamýþlardý. Þerif de hemen destek vereceðini açýklamýþtý ama Pakistan halký ve ordusu bu bizim savaþýmýz deðil diyerek bu alçaklýðýn içine girmediler…
Sonuç olarak…
Son 2 yýlda inisiyatifi tamamen Ýran’a kaptýrmýþken ve üretip piyasaya sürdüðü tekfirci teröristlerin vahþeti dünya kamuoyunda tiksintiyle izlenirken; konjonktür ansýzýn bunlarýn lehine dönüyor…
Ve elbette her zaman olduðu gibi, Batý’nýn çýkarý ve ikiyüzlülüðü bu konjonktürde belirleyici etken olarak karþýmýza çýkýyor…
***
Gençlerin büyük çoðunluðunun bilmediði bir hadiseyi anlatarak ve mukayese yapmalarýný isteyerek yazýyý bitirmeye çalýþacaðým…
Kardeþ ülke Pakistan, Hindistan’dan ayrýldýktan sonra da bizim ülkemiz gibi çok çalkantýlý dönemler geçirmiþtir. Önce bir iç savaþ yaþamýþ, Doðu Pakistan, yani bugünkü Bangladeþ ile kanlý bir ayrýlýk yaþamýþtýr. Bu ayrýlýktan sonra önce cumhurbaþkanlýðý yapan (1971 -1973) Pakistan Halk Partisi’nin kurucusu ve lideri Zülfikar Ali Butto, 1973 -1977 yýllarý arasýnda da baþbakan olarak ülkesini yönetmiþtir. Pakistan’da laik, demokratik ve hukukun üstün olduðu bir düzeni kurmak için çalýþan Zülfikar Ali Butto, 1977 yýlýnda genelkurmay baþkaný general Ziya ül Hak tarafýndan bir darbeyle devrilmiþ ve 1979 yýlýnda bütün dünyanýn itirazýna raðmen Ziya ül Hak tarafýndan idam ettirilmiþtir.
Ziya ül Hak, Suudi despotlarýnýn güdümünde ve Vahabi-Selefi zihniyetinde dinci bir askerdi. ( Fakir Pakistan halkýndan on binlercesi Suudi Arabistan’da köle niyetine üç kuruþa çalýþtýrýlýyor. Ýçlerinde iki yýl kaldým, gözlerimle gördüm.)
Yine ben oradayken, televizyonlarda sýk sýk izlerdik. Dinci general Ziya ül Hak, sýk sýk Suudi hanedanýn misafiri olurdu. Ona, devlet baþkaný gibi deðil de, ancak bir sefir gibi muamele ediyorlardý. Gözümle þahidim, onlarca hanedan mensubu büyük bir salonda ayaküstü sohbet ederlerken, bir köþede sýðýnmacý gibi duran Ziya ül Hak’ý da gösteriyordu televizyon. Ýçim sýzlamýþtý izlerken…
Onu bu duruma düþüren elbette ki petro-dolarlardý. Darbeci generalin ayakta durabilmesi için Suudi hanedanýn mali desteðine ihtiyacý vardý…
Sözün bu noktasýnda gelin þu tespiti yapalým: Vahabi-selefi zihniyetli Suudi hanedaný, kendileri gibi ayný zihniyetin mensubu bir darbeci ve dinci generale destek veriyorlardý…
Yani ortada þaþýlacak bir tezat yoktu…
1988 yýlýnda, darbeci general Ziya ül Hak, içinde ABD elçisinin ve Pakistan genelkurmay baþkanýnýn da bulunduðu bir uçakta, yapýlan sabotaj sonucu havada infilak ettirilerek öldürüldü…
Kimileri CIA öldürdü dediler. Kimileri de Sovyetler Birliði’nce karadan atýlan bir füzeyle vurulduðunu söylediler. Neticede Butto’nun ahý yerde kalmadý…
Gelelim bugüne…
Daha önce laik bir baþbakaný asan dinci ve darbeci generali destekleyen ve petro-dolarlarla besleyen Suudi despotlarý, þimdilerde de Mýsýr’da dinci iktidarý devirip yerine laisizmi oturtmaya çalýþan ve dinci devlet baþkaný Muhammed Mursi’yi idama mahkûm ettirerek asmak isteyen darbeci general Abdulfettah Sisi’yi hem siyaseten destekliyor, hem de yardým diye gönderdiði petro-dolarlarla besliyor…
Oturun mukayesesini de siz yapýn lütfen…

cahitkilic@haberx.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik olaylar ve görüþler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Boðanlar ve Boðulanlar…
Despotizmin Hâlleri…
Mevzular Derin!..
Örgütlenmiþ Cehalet!
Makûs Talih…
Aydýn Kaypaklýðý!..
Ýhtiras ve Kara Propaganda!
Çökülen Matbuat!
Güney Kafkasya’daki Kazanda Türkiye Kaynatýlmak Ýsteniyor!..
Her Devrin Putperestleri Var!

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Monolog...
Devrimler ve Ýlkeler!
Dil Meselesi…
Savaþ Cinayettir!
Aydýnlarýmýz ve Biz!
Ar Damarý Meselesi…
Baþý Dik Adamýn Ölümü!
Dersimiz Demokrasi Olsun!
Bireysel ve Toplumsal Cehalet!
Yakýn Tarihin Despotlarý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Haccac-ý Fýrat [Þiir]
Aklýma Þaþýyorum! [Þiir]
Sürgünler Þehri [Þiir]
Son Arzu… [Þiir]
Kimdir Gelen! [Þiir]
Uzaklar [Þiir]
Derkenar [Þiir]
Adamým! [Þiir]
Kars Eli [Þiir]
Derdimend! [Þiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbý olmak sadece ona buna çatmak deðil, zaman zaman da hayatýn küncüne kelimelerden çenet taþý koyabilmektir!. . " (Cahit Kýlýç)

Etkilendiði Yazarlar:
Divan þairleri, divan þiiri. Ve elbette ki XX. yüz yýl þairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.