Ýnsan özgür doðar, ama her yaný zincire vurulmuþtur. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Ele alýnan makale derin bir felsefi analizi gerektirir. Ancak burada yer bakýmýndan mümkün olduðunca özetleyerek ifade edersek, hem okuyucularýn sýkýlmamasý açýsýndan, hem de konunun daha rahat kavranmasýna yardýmcý olacaðý kanaatini taþýmaktayýz. Makaledeki sorunun net cevabýný vermek için, toplumlarýn sosyolojik oluþum aþamalarý ele alýnarak ancak mümkündür. Bunun dýþýnda genellemeye göre ifade etmek her zaman bizleri yanýlgýlara götürebilir. Bu yüzden günümüzde dünya yüzünde yaþayan toplumlarýnýn hangisinde “Toplumun Lideri veya Liderin Toplumsal yapýyý belirlediðini” söyleyebilmek için, insanlýðýn toplumsallaþma aþama ve evreleri olan çaðlarýn þekillendirmiþ olduðu kültürel ve siyasal özelliklere bakarak söylemek daha doðru bir yöntem olarak görülmektedir. Örneðin; bugünlere gelmiþ olan tüm toplumlar ve siyasal yapýlar, þu üç tarihi çaðýn özelliklerine göre varlýklarýný sürdürmüþlerdir. Bunlar… 1.Ýlkel Komünal ya da Ýlk Çað Dönemi: Bilindiði gibi taþ, demir tunç ve tarýmsal yaþama dayanan bu dönemde, ana ilkesel yapý, yetenek ve gücünü öne çýkarabilen kiþilerin, lider pozisyonuna geçerek toplumu deðiþtirip dönüþtürmüþlerdir. 2.Orta Çað dönemi: Bu dönemin ilkeleri ise tek tanrý, tek din, tek millet ve tek devlet (Hanedanlýk) yapýsýyla, toplumun içerisinden çýkacak her lider, bu yapýnýn etkisinde kalarak þekillendiði anlaþýlmaktadýr. 3.Yeni Çað: Ya da diðer adýyla Modern dönemin ilkeleri ise laiklik, sekülerizm ve demokrasiye dayandýðý için, bazen þartlara göre liderin etkisi görülmektedir, bazen de toplumun lideri þekillendirdiðini rahatlýkla söyleyebiliriz. Ýnsanlýðýn yaþamýnda bu kadar büyük öneme sahip çaðlarýn etkisinin açýmlamasýný ise þu þekilde özetlemek mümkündür. Örneðin M.Ö. yaklaþýk 20 bin yýl boyunca, ilkel komünal dönem olan Poloteist ve Dualist dinlerin etkin olduðu yaþam biçiminde, insanlar daha çok özerk, özgür ve küçük topluluklar þeklinde yaþamakta idiler. Bu yüzden mevcut yapý içerisinde yetenek ve gücünü öne çýkaran kiþiler, lider konumuna sahip olup, toplumu daha kolay bir þekilde yönlendirip etkilemekte idi. Bu da liderin toplumu þekillendirdiðini kanýtlamaktadýr. Belirtilen toplumsal yapýda, bireylerin yetenek düþünce ve güçlerini geliþtirmesinin önünde herhangi bir engel söz konusu olmadýðýndan, adeta insanlar doðal bir yarýþ içerisinde geliþip olgunlaþtýktan sonra, “Tanrý Krallýklar” döneminin yolunu açmýþlardýr. Ve bu “Kral Tanrý” yaþam þekli, binlerce yýl sürmüþ olup, her þeye hükmetmesi, adeta insanlýðý yok etme noktasýna getirmiþti. Bunun sonucun da, Orta Çað döneminin temel dayanaðý olan tek ve gök tanrý anlayýþýna giden yol da böylece açýlmýþ oldu. Ortaya çýkan bu Monoteist yaþam, temel ilke olarak tek tanrý, tek din tek millet ve tek devlet (Hanedanlýk) anlayýþý ile ulus toplumlarýn ilk aþamasý olan millet kültürünü geliþtirmiþtir. Bu yapýda toplumlar, lideri belirleyip þekillendirmiþtir. Orta Çað dönemiyle birlikte birçok noktada tekçiliðe (Monolog) inanmaya baþlayan insanlar tanrý, din, devlet ve millet (Soy) yapýlarýný hýzlý bir þekilde tekleþtirerek büyük imparatorluklar adýndaki devletçi yaþama geçmeyi baþarmýþlardýr. Bu devlet yapýlarýnda ortaya çýkan her lider veya peygamber, toplumun beklentilerine göre þekillenerek yönetim erkini elinde toplayýp, güçlü kiþiler olarak tarihte önemli izler býrakmýþlardýr. Ýfade edilen Orta Çað topluluklarýnýn büyük bir çoðunluðu, tekleþme mantýðýný tereddütsüz kabullenerek, uzun yýllar bu temelde ayakta kalmaya çalýþmýþlardýr. Doðal olarak her canlý ve cansýz varlýðýn diyalektiðinde görüldüðü gibi, doðmak, büyümek, olgunlaþmak ve sonunda ölüp yok olmak gibi; bu sistemler de miladi 1500 yýllara kadar büyük bir çýkmaz ve kargaþa içerisinde gelip sonunda daðýlmaya baþlamýþlardýr. Her geçen gün büyüyen bu kargaþa, kavga ve savaþlar, herkesin bildiði gibi 1700 ile 1800 yýllarýndan baþlayarak, Yeni Çaðýn kapýlarýný açmýþ oldu. 1789’dan itibaren Yeni Çaðýn toplumsal yaþamda tek ve en büyük belirleyici olduðunu düþünen Avrupalý ve diðer bazý toplumlar böylece Yeni Çaða adým atmýþ oldular. Bu Çaðýn temel ilkeleri ise, laiklik, sekülerizm ve demokrasiye dayanmaktýr. Bu ilkeler doðrultusunda hareket eden toplumlarýn bazýlarýnda liderler toplumu deðiþtirip dönüþtürürken, bazýlarýn da toplumlar liderleri etkileyerek dönüþmesini saðlamaktadýr. Yeni Çaðýn þartlarýnýn dayatmýþ olduðu deðiþim ve dönüþümlerin kaçýnýlmaz olduðunu düþünen batýlý ülke toplumlarý, insanlýðýn geçmiþteki tarihsel kültürel yapýlarýndan faydalanabilmek için þu yöntemle iþe baþlamýþlardýr. Pozitif bilimsel felsefeden hareketle, tüm kültürel deðerlerin sentezlenmesini yapýp, daha çaðdaþ ve demokratik yaþamýn temellerini atmýþ oldular. Örneðin bu metotla, hem ilkel komünal toplumsal kültür deðerlerini, hem de Orta Çað kültürünün geçerli olan noktalarýný, Yeni Çaða uyarlayarak, daha az sorunlu ve daha özgürlükçü þekilde yaþanabilecek Federal ya da Konfederal devlet sistemlerini oluþturmuþlardýr. Ýþte bu sistemler de; bazen toplum lideri þekillendirirken, bazen de lider toplumu biçimlendirmektedir. Anlaþýlacaðý gibi zamanýn þartlarýna ve toplumlarýn özelliklerine göre sentezleme yapýldýðýn da, hangi unsur geri kalmýþ ise diðer unsur onun geliþmesine öncülük yapmaktadýr. Çünkü her çaðýn, insan yaþamý için katmýþ olduðu deðerler, bilimsel süzgeçten geçirilerek, daha modern ve insanýn rencide olmayacaðý demokratik bir yaþamýn temelini oluþturmaktadýr. Bu yapýnýn geliþmesinde belirleyen, pozitif felsefi bilimin temel ilkeleri olan laiklik, seküler ve demokrasidir. Ýfade edilen ilkeler gerçek ve samimi bir þekilde sahiplenilmeden, bir toplumun çaða uygun biçimde yaþadýðýný söylemesi, iki yüzlü politika anlamýna gelmektedir. Çünkü çaðýn þartlarý laik, seküler ve demokrasiyi dayatmasýna raðmen, bazý ülke ve toplumlar, bu çaðdaþ ilkelere düþmanca bakýp, sürekli orta çað mantýðýnda ýsrarcý olmaktadýrlar. Bu anlayýþa, Türkiye’nin yaþam ve dünyaya bakýþý en çarpýcý örneði oluþturmaktadýr. Ve böylece Türkiye’nin yapýsýna daha yakýndan baktýðýmýzda, bu düþüncelerimizi doðru çýkaran þu gerçekleri görmekteyiz. Türkiye devlet sistemi ve toplumun kültürel yaþam þeklinden de anlaþýlacaðý gibi, Türkiye insanýnýn geleceðini belirleyen bilimsel bir sentezlemenin varlýðýnda söz etmek kesinlikle mümkün deðildir. Çünkü bugüne kadar sürdürülmüþ olan toplumsal siyaset yapýsý, her zaman “Devþirmeciliðe” (Bilim dýþý çokluk) dayanýp, Orta Çaðýn ilkeleri olan tek devlet, tek din, tek dil ve tek ýrk (Monolog) mantýðýný hâlâ býrakmýþ deðildir. Bu mantýk her yönüyle Arap Ýslam din ve kültürüne saplanýp boðulduðu için, Türkiye’nin bir türlü bu yapýdan kurtulamadýðý anlaþýlmaktadýr. Ve toplum, Arap Ýslam gericiliði içerisinde nefes alamadýðý gibi, kendi içinden çýkan liderlerde ayný þekilde bilgisiz ve kültürsüzlük yüzünden, topluma göre þekillenmektedirler. Bu yüzden deðil midir? Türkiye’de iktidara yakýn olan ya da iktidara gelebilecek tüm parti lider ve siyasi toplumsal yapý, çok küçük nüve farklýlýklarýyla Orta Çað mantýðýnýn ilkeleri olan Arap Ýslam din ve kültürünün monoloðuyla yaþamaya devam etmektedirler. Mevcut yapýnýn karþýtý þeklinde, Türkiye toplumu içerisinde yaþayýp biraz daha laik, seküler ve demokratik düþünen siyasi liderlerin hiçbirisi, Türkiye’de ciddi bir siyasi etkin güce sahip olamamýþlardýr. Bunun nedenini araþtýrdýðýmýzda verilecek tek yanýt, Türkiye toplumunun kültürel ve yaþam anlayýþý, hâlâ Orta Çað mantýðýnda, devþirmeci monolog yapýyý aþamadýðý için; laik, seküler ve demokratik düþünceler her zaman aykýrý fikirler olarak görülmektedir. Ve bu statik yapý içerisindeki laik ve çaðdaþ düþünen liderlerin, demokratik yöntemlerle toplumu deðiþtirme gibi bir þanslarý bulunmamaktadýr. Bu yüzden deðiþtirip dönüþtürmeyi isteyenlere tek bir seçenek kalmaktadýr. Oda silahlý yöntemlere baþvurmaktýr. Bu da her kiþinin göze alýp yapacaðý bir iþ olmadýðýndan, toplum çaresizlik içerisinde “Mehter marþýndaki gibi bir adým ileri iki adým geri” þeklinde yerinde saymaya devam etmek durumundadýr. Türkiye’de mevcut tabaný olan siyasi parti ve liderleri, her zaman Orta Çað mantýðýnýn teklik ilkesinde birleþerek, sanki bugüne kadar aralarýnda hiçbir sorun yaþamamýþ gibi, el ele tutuþup hareket etmeleri, toplumu büyük bir umutsuzluða sevk etmektedir. Bu da Türkiye’nin bir yüzyýl daha Orta Çað karanlýðýnda yaþamasýnýn en açýk ifadesidir. Umarýz bu aþýlýr ve kýsmi þekilde de olsa laik, seküler ve demokratik bilimsel bir sentezlemeyle, Türkiye’nin biraz daha yaþanacak duruma getirilmesi saðlanmýþ olur. Ýþte makalenin en doðru ve uzun cevabý, bu ifadelerden ibarettir. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |