..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþama karþý sýmsýcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Kesinlikle Karþýyým! > Oðuz Düzgün




16 Ocak 2019
Ýhanet Çamuruna Düþmüþ Altýn Kavramlarýmýz  
Oðuz Düzgün
Sadece milletimizin evlatlarýný birbirlerine düþürmekle kalmadýlar, kadim kelimelerimize ve kavramlarýmýza da hiç acýmadan kastettiler.


:ADJF:
George Orwell’in 1984 adlý romanýndaki Big Brother’in rolüne soyunup “savaþ barýþtýr” diyerek kavramlarýmýzý ters yüz etmeye çalýþmýþlardý ama þükür ki muvaffak olamadýlar. Bu ilk teþebbüsleri deðildi elbette… 1970’lerden beri, bu millet için deðerli her ne varsa, onu gasp ettiler ve hayâsýzca kendilerine mal edip kirletmeye çalýþtýlar.

Kurtuluþ Savaþý’nda kahramanca savaþýp Yunan’a (þimdilerde de hain darbecilere sahip çýkan Yunan’a) esir düþen, “bu millet cennete giderse biz de cennete, bu millet cehenneme giderse biz de cehenneme gideceðiz” diyecek kadar Türkiye sevdalýsý olan Hüsrev Efendi gibi ferasetli insanlar da vardý elbette. Hatta Kadir Mýsýroðlu bile o vatansýzýn gerçek yüzünü, Hüsrev Efendi'nin ikazlarý yoluyla öðrendiðini ifade etmiþti hatýrlarsanýz.

Ýstismar etmediði hiçbir alan býrakmayan bu yapýnýn içini boþalttýðý kavramlardan en bilineni, “hizmet” kavramýydý. Ruh hafýzamýzda binlerce yýllýk derinliði olan bu kavramý, kýsa sürede “hezimet” anlamýný çaðrýþtýracak bir derekeye düþürdüler. Yýllarca gerçek yüzlerini milletten sakladýlar. Sürekli tebessüm dolu maskelerini taktýlar. O maskelerin ardýndaki gerçek yüzlerini 15 Temmuz’da zalimce sergilemekten çekinmediler.

Hizmet dediler, para topladýlar. Hizmet dediler, yalan söylediler. Hizmet dediler, montaj kasetler hazýrladýlar. Hizmet dediler, ajanlýk yaptýlar. Hizmet dediler, hükümeti yýkmaya teþebbüs ettiler, milletin evlatlarýný acýmasýzca katlettiler. Bu kavramý da kirletmeyi baþardýlar böylece. O güne deðin, Kur’an ve Ýman için fedakârlýk anlamýna gelen “hizmet” kavramý, bu örgütün elinde “fesat”, “fitne”, “hezimet” anlamlarýný kazandý.

Kirletilen yegâne kavramýmýz “hizmet” kavramý deðildi elbette… “Cemaat” gibi, hem dinin hem de ilm-i ictimaiyyatýn (sosyolojinin) ilgi alanýna giren bir kavramý da lekelemeye çalýþtýlar.

Medyanýn da desteðiyle, Türkiye’de ve dünyada onca hizmet ve cemaat olmasýna raðmen, sadece kendilerinden; “hizmet ve cemaat” nitelemeleriyle bahsettirdiler. Elbette bu kavramsal kirleniþte, bu köksüz yapýyý ülkenin biricik cemaati gibi göstermeye çalýþan þakþakçýlarýn da payý büyüktü.

Yaþanan geliþmeler neticesinde, ne kadar dindar olursak olalým, hizmet ve cemaat kavramlarýna þüpheyle bakmayanýmýz kalmamýþtý. O halde, ABD/Ýsrail merkezli bu yapýnýn görevlerinden birisi de, Ýslam dünyasý için önemli olan dini/sosyal kavramlarý/kurumlarý kirletmek ve insanlarýn bu kavramlardan iðrenip þüphe duymasýný saðlamaktý. Bunda da az çok baþarýlý oldular.

Ýman, Kur’ân, sahabe, hoca, hizmet, dershane, þakirt, buud, risale, ýþýk, barýþ, ihlas, cevþen, hoþgörü, himmet, sýr, nur, sýzýntý, abi, zaman, samanyolu, sürat, süvari gibi dilimize ve medeniyetimize ait yüzlerce kavramý gasp edip kirletmeye çalýþtýlar.

Gasp edilen kavramlar sadece dini kavramlar deðildi görüldüðü gibi. Örneðin, “ýþýk” kelimesinin birlikteliðiyle oluþturulan pek çok kavramý da gasp edip kirletmeyi denediler. Güzel Türkçemizin “ýþýk” kelimesiyle kurulmuþ bütün kelime yapýlarýna zehirlerini boþalttýlar neredeyse. Bu zehrin ölümcül tadýný dimaðýmýzda hissettiðimizde ise ýþýk sembolünü cömertçe kullanamaz olmuþtuk artýk.

Menkýbe Kurgu adýný verdiðim yeni bir fantastik türü inþa etme arzusunu taþýdýðým yýllarda, Paulo Coelho’nun Can Yayýnlarýndan çýkan Iþýðýn Savaþçýsýnýn El Kitabý (The Warrior of The Light A Manual) adlý kitabýný bir vesileyle okumuþtum.

Neredeyse her bir bölümü “ýþýk savaþçýsý” (The Warrior of The Light) kelime grubuyla baþlayan bu kitapta fantastik bir ruh sezmiþtim. Coelho’nun kitabýnda geçen aþaðýdaki paragraf, oluþturmaya çalýþtýðým menkýbe kurgu tarzýnýn dilinin nasýl olacaðýna dair yeni ilhamlar sunmuþtu bana:

“Iþýðýn savaþçýsý, þükran duyacaðý pek çok þey bulunduðunu bilir. Mücadelesinde melekler yardýmcý olmuþtur ona; ilahî güçler her þeyi yerli yerine oturtmuþ, onun, elinden gelenin en iyisini yapmasýný saðlamýþlardýr.”

Yine Lavender Diamond (Eflatun Elmas) adlý Batýlý bir müzik grubunun “The Cavalry of Light-Iþýk Süvarisi” adlý müzik eserlerini duymuþtum. Bu isim o zamanlar bana oldukça fantastik gelmiþti.

Meþhur þair Eileen Duggan'ýn 1930'larda yayýmlanan bir þiir kitabýnda geçen Lo, How The Butterfly (Kelebeðe Bak, Nasýl?) adlý þiir yoluyla, kelebeðin bir þövalyeye hatta bir barona benzetildiði fantastik bir dünyaya adým atarýz.

Bu þiirin mýsralarýndan birisi ise þöyledir: And oh, that cavalier of light... Burada Iþýk Süvarisi ya da Iþýðýn Süvarisi olarak tasvir edilen varlýk bir kelebektir. Elbette þair, böyle fantastik bir buluþa imza atarken sonralarý bu metaforun bir kavram gaspçýsý tarafýndan gasp edileceðini bilemezdi. Ayrýca böyle etkili bir metaforun gasp edilmiþ olmasý o metaforun deðerinden hiçbir þey eksiltmeyecektir.

Bu arada Avrupa, Ýngilizce konuþulan ülkelerden ibaret deðil bildiðimiz gibi. Ayný metaforun Reiter des Lichts þeklinde, Almanca yazýlmýþ edebiyat ve sanat ürünlerinde karþýmýza çýktýðýný görüyoruz. Örneðin 2000 yýlýnda Angelika Bull tarafýndan yazýlmýþ olan Mistik Roman S.E.E.L.E'de bahsi geçen bu estetik idealin kavramlaþtýrýlýþýna þahit oluruz. Bu örnek de gerçekleþtirilen kavramsal gaspýn boyutlarýný ele verir nitelikte. Yine Alman halk müziðinin temsilcilerinden Die Dudelzwerge adlý müzik grubunun da ayný isimde bir parçasýnýn olduðunu biliyoruz. Bizim bir galat olarak sadece bahsi geçen gaspçýlarla birlikte andýðýmýz bu metaforun aslýnda pek çok milletin geçmiþten beri aþina olduðu bir fantastik kavram olduðunu böylece görmüþ olduk.

Elbette bizim edebiyatýmýzda da bu metaforlara benzer metaforlar ve fantastik kavramsallaþtýrmalar kullanýlmýþ olmalýdýr. Paulo Coelho, Lavender Diamond, Angelika Bull ve Eileen Duggan benzeri sanatçýlarýn kullandýklarý metaforlarýn bir benzerini menkýbe kurgu içerikli bir metinde karanlýk küresel güçlerin zulümlerine direnen Müslümanlarý ifade etmek için kullandýðýmý hatýrlýyorum.

Bu arada Coelho’nun kitabýnýn Arapça çevirisinin Fâris’en Nûr (Iþýk Süvarisi) ismiyle yapýldýðýný da hatýrlamakta yarar var. Yani “warrior” kelimesinin Araplara çaðrýþtýrdýðý anlamlardan birisi de “süvari” sözcüðü... Bu durumda “warrior” kelimesi süvari anlamýný da karþýlýyor olmalý.

Buna benzer kullanýmlar Batý dünyasýnda eskiden beri vardý. Örneðin, Ortaçað’da Hýristiyanlýk için savaþan Knights of Light'lar meþhurdu. 1980’lerde yayýmlanan Knights Of The Magical Light (Sihirli Iþýk Süvarileri) çizgi filmi de bu örneklerden sadece birisi... Benzeri ifadelere günümüzdeki bilgisayar oyunlarýnda bile sýkça rastlýyoruz. Soldier of Light (Iþýk Askeri) adlý oyunun ismi buna bir örnek.

Tam da bu noktada, Star Trek’in oyuncularýndan ve The Time Machine’nin (Zaman Makinesi) yazarý John de Lancie’nin “Soldier of Light” (Iþýk Askeri) adlý fantastik kitabýný ya da çaðdaþ Hýristiyan dini müziði icracýsý David Baroni’nin de seslendirdiði, 70’li ve 80’li yýllarda Batý’da oldukça meþhur olan “Soldier of The Light” (Iþýðýn Askeri) adlý þarkýsýný da hatýrlamakta yarar var.

Antik Yunan’dan bu yana ve Hýristiyanlýk sonrasýnda da Batýlýlar tarafýndan sýkça kullanýlan Knight of Light, Cavalry of Light ya da Soldier of Light benzeri metaforlarýn, bahsi geçen örgüt tarafýndan çoktan gasp edilip kirli amaçlar için kullanýldýðýný öðrendiðimde, Coelho’dan ilhamla bir kere kullandýðýmý hatýrladýðým benzeri bir fantastik ifadeden, kokuþmuþ bir leþten iðrenir gibi iðrenmiþtim.

Her ne kadar bu ihanette, kavramlarýn ve kelimelerin hiçbir günahý yoksa da, 2011 yýlýndan sonra geliþtireceðim ve kullanacaðým fantastik kavramlar konusunda daha titiz davrandým. Ama bugünlerde þuna inanýyorum, gasp edilmiþ bütün bu kavramlarýn, bu bataklýktan çýkarýlýp inatla ve cesaretle kullanýlmalarý ve oturtulmaya çalýþýldýklarý o karanlýk baðlamdan koparýlmalarý gerekiyor.

(Not: 2006’dan bu yana geliþtirmeye çalýþtýðým menkýbe kurgu tarzýna dair, Yeni Bir Roman Türü, Evliya Menkýbelerinden Türk Fantastik Edebiyatýna, Harry Potter Ýngiliz Ajaný mý?, Bir Fantastik Kurgudur Kainat benzeri Ýzedebiyat.com yazýlarýmýza bir göz atabilirsiniz.)

Paralel yapýnýn sýkça kullandýðý “altýn nesil” ifadesinin de aslýnda futbol oyuncularý için Batý’da eskiden beri kullanýlan “Golden Generation” kavramýndan intihal olduðunu da buraya bir not olarak düþelim. Elbette daha derine indiðimizde, altýn çað, ýþýk gibi sembollerin, çeþitli mitolojik anlatýlarda ya da Yeni Platoncular tarafýndan binlerce yýl önce kullanýldýðýný görüyoruz.

Yunan mitolojisine göre Zeus’un oðlu olan Herkül’ün ismini kendisine kod adý olarak seçecek derecede Batý kölesi olan bir zihniyetin, altýn nesil benzeri Batýlý kavramlarý gasp edip kullanmasý öyle fazlaca þaþýrtýcý deðildir aslýnda.

Yine fantastik dünyamýz için büyük imkânlar sunan Mehdi, Mesih, Yecüc, Mecüc, Deccal, Süfyan benzeri kavramlarý da -bu gibi ahir zaman kavramlarýný kendilerine yontmakta mahir bir diðer örgüt gibi- ellerindeki geniþ propaganda imkânlarý yoluyla baðlamlarýndan kopararak sonuna kadar kirletmiþlerdi.

Sevgi dili Türkçe ifadesi de bu yapýnýn istismar ettiði, gasp edilmiþ kavramlarýmýzdan sadece birisiydi. Muhtemelen daha önceleri de pek çok Türkçe sevdalýsý, Türkçe’nin sevgi dili olduðunu ortaya koymuþtu. Gasp ettikleri bu kavramý kendileri bulmuþ gibi hoyratça kirletip yýpratmaktansa hiç çekinmediler.

Kirletilen diðer önemli bir kavram ise “hoþgörü” kavramý oldu. Bu tertemiz kavramýn anlam ýrzýna öyle bir geçtiler ki, etimolojik kökeni Yunus’un “yaradýlaný hoþ gör, yaradandan ötürü” mýsralarýna kadar giden “hoþgörü” kelimesinden milletçe iðrenir olmuþtuk neredeyse.

Muhtemelen bu yapýnýn diðer bir görevi, güzel dilimiz Türkçemizi istismar edip türlü liyakatsizliklerle kirletmek ve bu güzel dilin yerine Ýngilizcenin Pensilvanya lehçesini ikame etmekti. Muhtemelen bu vazife de onlarýn liderine daha ilk baþta dýþ güçler tarafýndan verilmiþti.

Sadece kavramlarý gasp etmediler elbette… Baþta Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) olmak üzere, sahabeler, Necip Fazýllar, Seyyid Kutuplar, Abdülkadir Geylâniler, Said Nursiler, Alvarlý Muhammed Lütfiler gibi nice deðerli þahsiyetin ismini gasp edip kirletmeye çalýþtýlar. Örneðin, Ýslam dinin peygamberi olan Hz. Muhammed'i (SAV) bir kamyona bindirip peþinden divaneleri koþturacak kadar iðrençleþtiler.

Peygamber Efendimizin (SAV) isminden sonra bu örgüt tarafýndan en fazla istismar edilen isim Said Nursi’nin ismi ve eserleri oldu. Örneðin bu zatýn eserlerini sadeleþtirip, asýl baðlamýndan kopartýp tahrip etme cüretini bile gösterdiler. Bizzat Cumhurbaþkanýmýzýn da söylediði gibi:

“Said-i Nursi’yi Pensilvanya yýllar yýlý istismar etti… Ne çileler, ne ezalar, ne cefalar yapýldýðý ona malum… Said-i Nursi’ye her türlü ezayý cefayý yapanlarla þimdi bu adam beraber oluyor… Üzücü durum.”

Görüldüðü gibi hakikat karþýsýnda bir balon gibi sönen bu vatansýz örgütten geriye; dini inançlardan edebiyata; tahribattan, fitneden, yalandan, fesattan, acýdan, ihanetten ve de istismardan baþka bir þey kalmadý.

Ýslam’ýn yüce deðerlerini, eðitimi, hoþgörü kavramýný, Türkçemiz gibi bizi biz yapan deðerleri ve hatta toplumun iyi niyetini de sonuna kadar kullanýp tüketerek, varoluþumuzu anlamlý kýlan her þeyi gasp etmeye çalýþtýlar on yýllarca. Kimileriyse 2013’te gerçekleþen 17/25 Aralýk ihanetine kadar takiyelerine devam ettiler ve 2014’ten itibaren gerçek yüzlerini tüm dünyaya gösterdiler.

Biz o günlerde de, Time Türk, Haber10 gibi birçok haber sitesinde ihanetin boyutunu anlatmaya çalýþtýk. Örneðin, 2014 yýlýnda yazdýðýmýz “Montaj Kaset Laðamýnda Zemzem Aranmaz” baþlýklý bir yazýmýzda bu ihaneti, kimilerinin benzerini ancak 15 Temmuz’dan sonra tasdik edebildiði þu ifadelerle deþifre etmiþtik:

“Yazýk ki ne yazýk! Ayýp ki ne ayýp! Ýhanet ki ne ihanet!
Devletin en gizli konuþmalarýný dinlemiþler ve bu dinlemeleri utanmadan yabancý ülkelere servis etmiþler...
Milletçe tam da arkamýzdan, yüreðimizden ve bütün iyi niyetlerimizden vurulduk. Geleceðimiz, özgürlüðümüz, huzurumuz suikaste uðradý bugün.
Yazýklar olsun! Eyvahlar olsun! Veyller olsun!
Son dönemlerde kimsesizlerin ümidi olmuþ bir hükümete darbe vurmak için, o devletin baþýndaki lideri en bel atý yöntemlerle devirmek için arkadan, en umulmadýk cephelerden vurmak ihanetin en dibidir zannýmca.”
Kaynak: Montaj kaset laðamýnda zemzem aranmaz - Misafir Kalem

Þimdi ise, bizden gasp ettiklerini geri almamýz ve o söz hazinelerimizi, ihanet baðlamlarýndan çekip çýkarýp, medeniyetimizin en derin temellerine kök salmýþ ulvi anlamlarýyla yeniden buluþturmamýz gerekiyor. Çünkü güzel dilimiz Türkçe, bir ihanet þebekesinin eline býrakýlamayacak kadar deðerlidir.

Çünkü kötü ya da hain olan bizim tertemiz kelimelerimiz deðil, Ýslam tarihinde görülen en büyük ihanet þebekesinin bizzat kendisidir. Hizmet, buud, cemaat, hadis, sahabe, risale vb. kavramlarý istismar edildikleri o ihanet baðlamýndan çýkarýp gerçek baðlamýna oturtmamýz gerekiyor.

Aslýnda bu gibi kelimeler, gerçek baðlamlarýndaydý her zaman. Onlarý baðlamýndan kopmuþ gibi gösteren, zalimleri otorite bilen, küresel güçlerin oyuncaðý olmuþ bir yapýnýn, okyanus ötesinden yönetilen ihanetiydi sadece.

Unutmayalým ki, bu kavramlar bizim þanlý medeniyetimizin kavramlarýdýr, o ya da bu terör örgütünün kusmuklarý deðil... Kelimelerimiz ve kavramlarýmýz, kadim medeniyetimizin baðlamýnda oluþmuþ altýn kavramlardýr.

Ve yine unutmayalým ki altýn kelimeler ve kavramlar, ihanet çamuruna düþmekle deðerlerinden hiçbir þey yitirmezler.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn kesinlikle karþýyým! kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýzedebiyat'ýn Sessiz Çýðlýðý

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýsmail Yk'dan Bombabomba. Com
Metal Fýrtýna'da Anlatým Bozukluklarý
Ana - Erkil Bir Medeniyetten Ata - Erkil Bir Zorbalýða
Bir Deizm Eleþtirisi
Dücane Cündioðlu'nun Cenab-ý Aþký
Müstehcen Sanatla Ýmtihanýmýz
Nötrinonun Hýzý ve Evrim Taassubu
Islam Gehört Zu Deutschland (Ýslam Almanya'ya Aittir)
Harry Potter Ýngiliz Ajaný mý?
Welcome Obama

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.