Bazen evrende yalnýz olduðumuzu düþünürüm, bazen de olmadýðmýzý. Her iki durumda da bu düþünce beni afallatýr. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
son derece kýsýtlý. Savaþ þartlarýna göre yeniden yapýlandýrýlan TM,faaliyetlerini bir þekilde gizli tutmayý baþarabilmiþti.Biraz da bu yüzden mensuplarýyla ilgili bilgiler sonradan yazýlan çalýþmalarda çoðu zaman anýlar, söylentiler,bazen de hakikatle ilgisi olmayan kurgular çerçevesinde þekillendi.Ancak yabancý devlet arþivlerinde bulunan kayýtlar zaman zaman bu gizlilik perdesini aralamamýza imkân tanýyor.Bu çerçevede bir TM ajaný olarak Ýstanbul’dan baþladýðý yolculuk Sudan’daki Mýsýr/Ýngiliz karargâhýnda noktalanan Almas Efendi’nin hikâyesi,TM’nin gayrinizami harp operasyonlarýna ýþýk tutmasý bakýmýndan önemli. Sudan’ýn yerlisiydi Almas Efendi.1900 yýlýnda 9. Sudan Birliklerine Mýsýr Sahil Koruma Görevlisi olarak katýldý. Mýsýr ordusunun görev ve yetki sahasýnda 1907 yýlýnda Yüzbaþýlýða terfi etti ancak beþ yýl sonra kaçakçýlýða göz yumduðu gerekçesiyle görevden uzaklaþtýrýlacaktý.Öyle anlaþýlýyor ki, Trablusgarp Harbi sýrasýnda Ýtalyanlarla savaþan Türkler lehine sahil kaçakçýlýðýna göz yummuþtu. Derne’de Enver Bey’e katýldýðýný ve Jandarma Yüzbaþýsý olarak atandýðýný biliyoruz.Daha sonra Ýstanbul’a giderek özel bir eðitim aldý.Enver Paþa’ya yakýnlýðýyla bilinen Almas Efendi (Ýngiliz kayýtlarýnda Almaz Abdulla olarak geçer) Ýngiliz soruþturma dosyalarýnda kaydedildiði üzere “rengi ve milliyeti” sayesinde 1. Dünya Savaþý arifesinde kendi topraklarýnda çok özel bir görev üstlenmiþtir.Ýstanbul’dan ayrýldýktan sonra bir aralýk Kahire’de, ardýndan Mýsýr’ýn batý sýnýrýnda görüldüðü kaydedilir.Muhtemelen bu bölgeyi Ýngilizler aleyhine tehdit eden Sunusilerle de temasý olmuþtu. Buradan Cidde’ye gitmiþ olabileceði tahmin ediliyor. Ýlk seyahatine dair kayýt 16 Ekim 1914’ü, yani Osmanlý Devleti’nin henüz savaþa dâhil olmadýðý günleri gösterir. O yola çýktýktan kýsa süre sonra savaþa girilecekti.Derviþ kýlýðýnda subay 7 Kasým’da Cidde Valisi’nden emir alan Almas Efendi, beraberinde altý kiþiyle birlikte bir sambuk (Basra Körfezi’nde ve Kýzýldeniz’de kullanýlan bir çeþit yelkenli tekne) ile denize açýldý. 12 Kasým gecesi Port Sudan dýþýnda bir Takarna (Sudan ahalisinden bir sýnýf - Batý Afrika kökenli Sudanlýlara verilen isim) köyünde “yerliler gibi giyinmiþ þekilde” görülen ekip burada kalacaklarý odayý temin etti.16 Kasým saat 11’de Almas Efendi derviþ kýyafetinde çýkýyordu karþýmýza.Port Sudan’da Mýsýrlý subaylarýn bölgesine gelerek 3. Tabur komutanýna görüþme talebinin bildirilmesini istedi.Amacý Mýsýrlý subaylara -kendisine verilen emir çerçevesinde- Türk ordularýnýn durumu ve hareketi hakkýnda bilgi vererek onlarýn görüþlerini almak,muhtemelen Ýngiliz ordusuna karþý itaatsizliðe ve Osmanlý Devleti lehine olabilecek her türlü harekete teþvik etmekti.Tabur komutaný Binbaþý geldiðinde kendisini Türk binbaþýsý kýyafeti içinde bekleyen biriyle karþýlaþtý.Oysa bekleyenin bir “dilenci” olduðu söylenmiþti kendisine. Öyle anlaþýlýyor ki karargâha girene kadar bir münzevi görüntüsü çizen Almas Efendi’nin kýyafetinin altýnda Türk subay üniformasý vardý. Binbaþý odaya girmeden üzerindeki kýyafeti çarçabuk çýkartmýþtý.Görüþmeden sonra akþam 7’de yine yöresel kýyafetlerle Binbaþý ile görüþmek üzere karargâha geldiði anlaþýlýyor. Ýstanbul’dan Enver Paþa’nýn emriyle “gizli bir misyonla” “Mýsýrlý subaylarý görmek” ve savaþ hakkýnda görüþlerini öðrenmek üzere geldiðini söyleyen Almas Efendi,Mýsýrlý subaylarý Ýngilizlere karþý “baþtan çýkartmaya” çalýþmýþtý.Ancak Binbaþý ve yardýmcýsý subaylarýn yüksek “sadakatleri” sayesinde karargâha çaðýrýlan Wilson Paþa tarafýndan tutuklanýp üzeri aranýnca þifreli dokümanlar ortaya çýkacaktý. Kaldýðý odada yapýlan aramada birçok belge ele geçirildi. Mektuplardan biri Savaþ Bakanlýðý’na yazýlmýþtý.Almas Efendi’nin yargýlamasýndan evvel ele geçirilen mektupta Cidde Valisi’nden aldýðý emirler, asker ve yerli halký nasýl isyana teþvik etmeyi planladýðý,Kordofan’a (Sudan’ýn orta kýsýmlarýný kapsayan bölge) giderek Emir Ali Dinar’ý (ö. 1916) ve Þeyh Sunusi’yi (tam ismi Sidi Ahmed eþ-Þerif,ö.1933) görme niyetine iliþkin malumat vardý. Bu isimler Almas Abdullah için hayli önemliydi. Her ikisinin de Ýngiltere ile mücadele etmek için yeterli sebebi vardý çünkü. Sunusi tarikatýnýn önde gelen liderlerinden Þeyh Sunusi, yýllarca Afrika’da iþgalci Fransýzlara ve Ýtalyanlara karþý mücadele etmiþti. Ali Dinar ise Darfur Emiri olarak biliniyordu ve sýnýrlarý Fransýz sömürge sahasý tarafýndan daraltýlmaktaydý. Bunun yaný sýra Ýngilizlerin ilk fýrsatta sultanlýðýný ortadan kaldýracaðýný biliyordu. Almas Abdullah çapraz sorguda mektubun kendi el yazýsý olduðunu söyledi. Yargýlanmasýnýn ardýndan kurþuna dizilerek idamýna karar verildi. Bu hadise Türk yetkililerin denediði ve deneyebileceði yöntemleri Ýngiliz yetkililere göstermesi açýsýndan oldukça tedirginlik verici bir hadise olarak kayda geçiriliyordu.Almas Efendi’nin Osmanlý Devleti’nin savaþa dâhil olmasýndan kýsa süre önce baþlayan ve 1915 Haziran’ýnda sona eren giriþimi merkeze alýndýðý takdirde Osmanlý’nýn Cihan Harbi’nde yürütmeyi planladýðý gayrinizami harp faaliyetlerinin ipuçlarý da ortaya çýkar. Ýlk olarak, Ýtilaf güçleri bünyesindeki Müslüman askerleri içinde bir kalkýþma yaratarak bunun geniþ bir alana yayýlmasý hedefleniyordu.Ýkinci olarak da bölgenin yerlisi ajanlar vasýtasýyla “çete teþkil ederek” yerli Müslüman birliklerin nabzý tutulacaktý. Böylece Ýngilizlerde her an tehdit altýnda olduklarý endiþesi oluþturmayý planlýyorlardý.Almas Efendi’nin giriþimi -Osmanlý Devleti’nin 1. Dünya Savaþý sýrasýnda yürüttüðü propaganda ve istihbarat faaliyetlerinin tamamý için söylenebileceði gibi- düþmana kýyasla yetersiz kalmýþtýr. Çünkü mücadele edilen devletler -baþta Ýngiltere olmak üzere- birlikleri çok daha reel tezlerle iknaya çalýþýyor,karþý propaganda yürütürken de sosyo-ekonomik durum baþta olmak üzere pek çok þartý göz önünde bulunduruyorlardý. Bu durumun Türk tarafýnca doðru okunamayýp tedbir alýnamamasý, düþmanýn yazýlý ve görsel propaganda materyallerinin ikna gücünü artýrýyor,sonuçta Almas Efendi gibi propagandacýlarýn çabalarý boþa çýkýyordu.Öyle ki Ýngiltere’de savaþýn baþýnda kurulan Wellington House [Propaganda Ofisi] bu iþin merkezi olmuþ,görsel ve yazýlý materyallerden faydalanýlarak Britanya Ýmparatorluðu’nun savaþtaki güç ve etkinliði gösterilmiþtir.Cihad-ý Ekber yolunda Almas Efendi’nin nabzýný yokladýðý Sudanlý yerli birlikler gibi, Cihad-ý Ekber’in hedefinde olan uzak coðrafyalardaki Müslümanlar da Halife-Sultan’ýn zaferi için ümitlenmiþler,ne var ki sadece yerel seviyede giriþimlerde bulunmuþlardýr. Ýngiliz karþýtý tutumunu, Cihad-ý Ekber’in ilanýndan sonra Enver Paþa’dan aldýðý mektuplar ve belki de Almas Efendi ile irtibat kurduktan sonra fiile geçiren isim, Darfur Sultanlýðý Emiri Ali Dinar olmuþtu.Bu anlamda belli bir bölgenin sultaný olarak Ýtilaf Devletlerine karþý Cihad-ý Ekber’i gerekçe göstererek harekete geçen az sayýda yetki sahibinden biriydi.Sudan’da özerk bir yapý olarak görülen Ali Dinar’ýn emirliði kapalý bir kutu gibiydi. Hiçbir Avrupalýnýn baþkentine giriþine izin vermeyen Ali Dinar’a Ýngilizler kontrollü bir özerklik tanýyordu. Ýngilizler tarafýndan ele geçirilen 3 Þubat 1915 tarihli, Enver Paþa imzalý mektupta Ali Dinar, Enver Paþa tarafýndan Cihad-ý Ekber’e davet ediliyordu. Bu davet ve devamýndaki muhtemel yazýþmalar silah ve mühimmat desteði de vaat ediyordu kendisine.Ekim 1915’e gelindiðinde çeþitli sebepleri gerekçe göstererek Ýngilizlerle iliþkilerini -öncelikle yazýþmalardaki üslubunu sertleþtirerek,hatta hakaret ederek- bozduðu görülüyordu. Sudan Serdarý Wingate ile yaptýðý yazýþmalarda, “…senden korkmuyorum,Allah adýna ve onun yardýmýyla seninle savaþacaðým…” gibi ifadeler kullanmýþtý.Mýsýr Hýdivi Abbas Hilmi Paþa’nýn görevden alýnarak yerine Hüseyin Kâmil’in atanmasý gibi geliþmelerden duyduðu rahatsýzlýðý dile getirmekten de geri durmuyordu. Ancak Ali Dinar’ýn Ýngiliz karþýtlýðýnýn altýnda öncelikli baþka nedenler olduðunu söyleyelim. Her þeyden evvel, sýnýrlarýný Batý kabilelerinden korumak için Ýngilizlerden istediði silahlar, Ýngilizlerin engellemesi nedeniyle henüz gelmemiþti.Diðer taraftan, Fransýzlarla olan sýnýrýna (Emir Ali Dinar’ýn bölgesi Fransýz Sudaný ile sýnýrdý) Fransýz birlikleri tarafýndan yapýlan ihlaller nedeniyle babasýndan beri kendi Sultanlýðý sýnýrlarýnda olan bazý topraklarý kaybetmiþti. Kendisi bu iþgale son verilmesi için baþvurduðu halde Ýngiltere bu konuda herhangi bir adým atmayý reddetmiþti.Ýngilizlere göre “dini fanatizm” yanýnda A li Dinar’ýn “cihad-ý e kber” in etkisiyle Ýngilizler aleyhine harekete geçmesinde bu tip faktörler de etkili olmuþtu. Ancak Ali Dinar’ýn çabalarý boþa çýkacaktý. Mart 1916’da Ýngiliz saha birlikleri harekete geçecek ve Kasým 1916’da tamamlanan harekat neticesinde Ali Dinar hayatýný kaybedecek ve oðullarý esir edilecekti. Almas Efendi ile bu seyahati sýrasýnda temas kurmasý muhtemel bir baþka isim Þeyh Sunusi idi. Osmanlýlar ile baðlantýsý 1911’den, yani Ýtalyan iþgalinden sonra kayýtlara geçmiþti.1. Dünya Savaþý baþlarýnda Türklerle iliþkisi hayli muðlaktý.Mýsýr’daki Ýngiliz yetkililerle de irtibatý vardý. Þeyh Sunusi’nin pozisyonu yalnýzca Türkler ve Ýngilizler için önem arz etmiyordu. Ýtalyanlar için de kritik bir konumdaydý. Ýngilizler Mýsýr’ýn batýsýna saldýrmasý ihtimalini göz önünde bulundurmalarýna raðmen,faaliyetlerinin bölgedeki Ýtalyan varlýðýný kýsýtlayýcý bir tesiri olduðunu göz önüne alarak ona karþý ýlýmlý bir tavýr sergiliyorlardý.Yine de savaþýn devamýnda Ýngiltere’nin Batý sýnýrýný tehdit etmeye devam etmiþti. Almas Efendi hakkýnda hazýrlanan istihbarat dosyasýnda Mýsýr’ýn batý sýnýrýnda görüldüðünden bahsediliyordu.Bunun sebebi muhtemelen Þeyh Sunusi veya temsilcisiyle görüþmekti. Sonuç olarak, Osmanlý Devleti’nin özellikle Mýsýr’daki Ýngiliz varlýðýný tehdit amaçlý faaliyetlerine katýlan Ali Dinar ve Þeyh Sunusi gibi bölgesel liderlerle muhtemelen temas kurmuþ olan Almas Efendi, 1.Dünya Savaþý yýllarýnda benzer görevlerle çeþitli bölgelere gönderilen diðer Osmanlý ajanlarý gibi riskli bir görev üstlenmiþ, ne var ki yakalanarak idam edilmiþti. Peki benzer vazifelerini yakalanmadan tamamlayabilen Osmanlý ajanlarý var mýydý? Sayýlarý kaçtý? Bu sorularýn sahih bir cevabý yok ne yazýk ki. Çünkü görevler çoðunlukla þifahi ya da üstü kapalý bir yazýþma sistemiyle gerçekleþiyordu.Almas Efendi’nin zorlu görevinin detaylarý, ancak yakalanmasýnýn ardýndan hazýrlanan -ayrýntýlý raporlarýyla dikkat çeken- Ýngiliz bürokratik yazýþmalarýnda çýkýyor karþýmýza.Diðer taraftan Almas Efendi’ye benzer biçimde hareket eden, kayýtlara geçmemiþ pek çok Osmanlý görevlisinin ismi,görev detaylarý, baþarý ya da baþarýsýzlýklarý gizemini bir süre daha koruyacaða benziyor.Bunlara dair izleri silik biçimde bazý yazýþmalarda görebiliyoruz. Mesela 4 Þubat 1915’de Atina Sefiri Ali Galib Kemali (Söylemezoðlu) Bey merkeze “iki Türk casusu”ndan bahseder.Mýsýr halkýný ayaklandýrmak için bölgeye gönderilen casuslar,muhtemelen Arapçaya vâkýf yahut bölge halkýndan kiþilerdi ve “hava karanlýk olunca geçitlerde Müslümanlarýn eline beyanatlar sýkýþtýrýyorlardý”. Buna benzer giriþimlerin Ýngilizler tarafýndan boþa çýkarýlmak için çok daha esaslý deðiþimlere gidildiði görülür.Arap coðrafyasýndaki Aden,Bombay, Kahire gibi istihbarat merkezlerinin dýþýnda Arap halkýn faaliyetlerini kontrol altýnda tutup bölgedeki Türk ve Alman propagandalarýný etkisiz hale getirmek için yeni bir kurumsal yapýnýn oluþturulmasýndan kaçýnmamýþlardý.Neticede Arap Bürosu 1915 Kasým’ýnda uzun soluklu tartýþma ve fikir teatilerinden sonra kurulacaktý. Görünen o ki, Türk/Alman propaganda ve istihbarat faaliyetleri savaþta kazanan tarafýn Ýtilaf güçleri olmasýný engelleyememiþse de karþý tarafý rahatsýz etmeye ve tedbirler almaya zorlamýþtý. Bu anlamda Almas Efendi gibi Osmanlý görevlilerinin dört yýl boyunca savaþ alanýnda kalmayý baþaran ve pek çok kez Ýngiliz güvenliðini yerle bir etmeyi baþaran savaþ performansýnýn bir parçasý olduðu açýktýr. Motivasyon kaynaðý Almas Efendi’nin misyonu, Arap Yarýmadasý ve Mýsýr’da görev yapan,çoðu Cambridge, Oxford gibi köklü üniversitelerde eðitim almýþ Ýngiliz ajanlarýnýn faaliyetleriyle karþýlaþtýrýldýðýnda daha az planlý görünür.Yerel kýyafetler içinde Sudan/Mýsýr askerleri karargâhýna girdikten sonra söylediklerinden etkilenmeyecek olan Mýsýrlý askerlerin Ýngilizlere “sadakati” ile “insafý” arasýndaki seçimin hayatýna mal olacaðýný muhtemelen biliyordu.Böylesi bir riskin Sudan yerlisi bir Osmanlý istihbarat ajaný tarafýndan alýnmasý tesadüf deðildi. Ne de olsa baþta belirttiðimiz gibi Trablusgarp Harbi sýrasýnda Akdeniz’de Türkler lehine silah kaçakçýlýðýna göz yummuþ, bu nedenle buradaki görevinden kovulmuþ,nihayet Enver Bey ile yakýn temasa geçmiþti. Ýbni Suud’un yanýnda bulunduðu sýrada bir diðer bölge kabilesi ile (Ýbn Reþid) yapýlan çarpýþmada hayatýný kaybeden Albay Sheakespear,yýllarca Arap coðrafyasýnda yerel kýyafetler içinde sýnýrlarýn yeniden çizilmesinde inanýlmaz bir etkisi olan Lawrence ve Mezopotamya’da geçirdiði uzun yýllardan sonra kendisine verilen isimle “Çöl Kraliçesi” Gertrude Bell’i motive eden çoðu kez Doðu’nun gizem ve zenginlikleri olmuþtu. Almas Efendi ve ismini belki de hiçbir zaman öðrenemeyeceðimiz pek çok Osmanlý için ise bu motivasyonun kaynaðý devletin yýkýlmasýnýn önüne geçmekti. Romantik görünen bu giriþimi dünyevi beklenti ve çýkarlarla güçlendirmek neredeyse imkânsýzdý. Benzer bir tutumu 1. Dünya Savaþý’nýn ardýndan Ýstanbul’u terk etmek zorunda kalan Enver Paþa’nýn Kýzýlordu’ya karþý baþlattýðý ve bazý baþarýlar kazanmasýna raðmen bir Kurban Bayramý’nda hayatýný kaybetmesiyle neticelenen giriþiminde de görmek mümkün. Ýttihatçýlarýn aksiyoner ruhu ve yer yer romantizmi Almas Efendi’nin hareketinde de kendisini açýk bir þekilde gösterir. Ölümü her an ensesinde hissetmesine raðmen Cihad-ý Ekber’i Ýtilaf Devletleri saflarýndaki Müslümanlara ulaþtýrmak için gözünü budaktan sakýnmamýþtý Almas Efendi. Acý sonunu baþýndan beri biliyordu belki de. Ama önemi var mýydý? Ne de olsa Türkler için kaçakçýlýða göz yumup görevinden kovulmayý göze alan biri için zafer deðil, seferdi önemli olan. Gülsüm POLAT Yrd.Doç., Dumlupýnar Üniversitesi Tarih Bölümü Öðretim Üyesi.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © MUSTAFA ESER, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |