Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Unutulmaya yüz tutmuþ albümleri çýkardým sandýklardan, tozlanmýþ resimleri gördüm.Çocukluðuma ait býr sýyah beyaz fotograf o donemde çekilmiþ .Çizgili pijamalarla, yelekli bir erkek çocuðuymuþum , hala gözlerinde bugünün saflýðý dolu . Galiba o günden bu güne deðiþmeyen tek þey gözlerim olmuþ Ne günlerdi onlar, o gün için macera, bugün ise anlatýlan ne acýklý dönemlermiþ. Ne kayýpmýþ ömrümüzde.Ýnsanlarýn birbirini kasýp kavurduðu bir dönemde çocuk olmayý öðreniyordum. Adýný sonradan beynime kazýdýðým isimleri ilk o zaman duymuþtum. Silah, jandarma, polis, politika hep o zaman girdi yaþamýma. 12 eylülün çocuðuydum çok sonra anlýyordum o günlerin ne olduðunu da... Çünkü çocuksu oyunlarým vardý. Jandarmaydým, polistim, kaçandým , kovalayandým. Çünkü gördüklerimi oyunlarýma döküyordum. Ve aþký da o zaman çocuksu tanýyorduk oynadýðým kýz arkadaþýmdý Aþk. Ona duyulan özlemdi. Birlikte geçirilen saatlerde oynanan çizgi oyunuydu. Kör ebe, Aç kapýyý bezirgan baþýydý aþk. ama adýnýn aþk olduðunu þimdiki gibi bilmiyordum. Tanýmýyordum. Ekmek 25 kuruþtu, gofret 1 lira bir aspirin 2.5 liraydý. Hayat bir çocuða göre çok ucuzdu. Annemin baþý aðrýdýðý gün, karlarýn içinde kaybetmiþtim 2.5 lirayý, o zamandan kalma karlara karþý bir soðukluðum vardý. Birde Asprin alamadýðým için, anneme karþý elimden gelmeyen ezikliðim.Delice bir dünyaydý hayat, kavgalar silah sesleri, gün ve gün koþturmalar ve kovalamacalar oluyordu. Ben çocuksu bir oyun sanýyordum hayatýn henüz bilmediðim gerçeklerini., yine annemin kulaklarýmda çýnlayan sözleri ne saðcýyým, ne solcu yoldan geçen yolcu yumdu. Bilmeden tamam anne dediðim. O zamanlar, aþk ne demekti, nerden alýnýrdý. Onu bilmiyordum çocuk zamanlardý. Mavi uzun, kulaklarýma inen annemim ördüðü baþlýk vardý hep kafamda. Anne eli gibi sýcak tutuyordu beni. Bu sevgi, olabilir miydi. Fakat yine hayat kendi oyununu oynamaya devam ediyordu. Çocuk halimle müdahale edemediðim günlerdi. Bayramlarý bile hatýrlamaz olurduk. Oysa bayramlar bizim para kazanma zamanýmýzdý, þeker topladýðýmýz, el öptüðümüz, pýrýl pýrýl bayramlýklarýmýzý giydiðimiz günlerdi. Ama þekerli, çikolatalý günlerdi cebimize doldurduðumuz.Geçici sevinçti, kandýrmacaydý. Gece gelen kurþun seslerini teksas, tommiks, hikayeleri zannederdik. Ve hep örümcek adamýn yada mandrakenin kötülerle savaþacaðýný beklerdim. Bilmiyordum polislerin her iki günde bir arkadaþýmýn babasýný niçin gece yarýsý evden alýp götürdüklerini. Polis, jandarma ve komþumuz ama kýzgýnlýk vardý. Aralarýnda sürtüþme niçin olduðunu bilmiyordum çocuksu dünyamda. Eski sinemanýn bahçesinde oynamaya baþlardýk. Polisliði, abim ve ablamýn gelmesine kadar geçen zamanda. Okulu merak ederdim. Gizlice giderdim okul bahçesine niçin beni içeri almýyorlar diye aðlardým. Yaþýn küçük derlerdi. Niye ben büyüðüm derdim. hatta ben yüze kadar saymayý biliyordum o zamanlar, aþýdan korkmuyordum. Çat-patta patlatabiliyordum korkmadan.. Kalem açmayý da biliyordum. Ama okula niye alýnmadýðýmý bilmiyordum. Aðlamalar ve sýzlamalar fayda etmiyordu. Annem bir gofret parasý verince susuyor, sevinçten okulu da unutuyordum. Babam hep uzaktý bana. Belki ev halkýnýn hepsine de uzaktý ama ben daha çok içerliyordum yalnýzlýðýmý. Aslýnda o zamandan kalma bir alýþkanlýktý her þeyi kendi baþýna bulmayý öðrenme teorileri, maytaplarý tellere baðlayýp patlatmaktý keþifler. Annemin buradan bir yere gitmeyin dediði yerlere gidip dönmekti maceralar. Yunus balýðý Fliperý seyretmekti televizyonda siyah beyaz dünyada, bir çocuðun dünyasýný birleþtirmekti. Ve ben ne zaman onu görmeye gideceðim diye düþlerdim. Devrim kelimesi bile o günden kalmýþtý aklýmda arkadaþýmýn ismiydi. Ve kalemlerle onu çizmeye kalkýþýrdým kaðýtlara, acaba jandarmalar duysa beni de götürürler miydi. Sen düzene karþý geliyorsun devrim yapýyorsun diye. Yine bir kýþ günü o adýmý koyan dedemin. Aramýzdan ayrýlýþý çok acý gelmiþti bilmesem de nere gittiðini, Ve hep gelecek diye bekleyiþim çocuksu yollara göz dikiþim ama dedemin gelmeyiþi, anneme her sorduðumda dedem nerde diye. gelecek oðlum derken gözlerinden akan yaþlara anlam veremeyiþimi þimdi çözüyorum.ilk kaybediþimdi o hayatta sevdiklerimi.ve sonra bir gece baskýnýný hala unutmuyorum. Amcamýn Kýbrýs’tan getirdiði oyuncak tabancamý almýþlardý ne olur ne olmaz diye. O zaman bir daha öðrenmiþtim çocukça kaybetmeyi dedemin ölümünden sonra bu ikiydi çocukça yüreðime aðýr gelen. Bu acýlarýn tohumuydu ekilen. Bir çocuk bedenine aðýr, bir çocuk yüreðine maceraydý o günler anlam veremediðimiz, ama bir o kadarda heyecanlýydý. Caddelerde jandarmalar gezerken ben onu hikaye kitaplarýmdaki dünyama benzetiyordum. Kimin niçin savaþtýðýný ve niçin aðladýðýný bilmiyorum. Komþumuz zeynep teyzenin oðlu için neden göz yaþý döktüðünü de bilmiyordum. Özo gelin filminde de böyle aðlamýþtý Zeynep teyze yusuf askerden dönmediði zaman özo gelin içinde böyle aðlamýþtý. Ama 12 eylülle yada o günle baðlantýsýný kuramýyordum. Çocuktum 12 Eylül’de ilk Demirel, Ecevit adý bile o zaman kazýnmýþtý beynimde. Bugünlere geldim ayný isimler hala yine zirvede, Bahçe duvarýnýn üstünden atlamaya çýkardýk. Ve o kurþunun aðabeyimin saçlarýný yalayýp geçiþini görmek vay be diye sevinç çýðlýklarýydý korkusuzca oyundu çünkü her þey bize göre, bizde elimizle tabanca yapýp dýþýn dýþýn diye ateþ ediyorduk. Þimdi bakýyorum geçen günlere her þey daha normal olmasýna karþýn, çocuksu dönemlerimde daha mutluymuþum 12 eylül yaþanan en acýmasýz günler olsa da geçmiþte. Ben hep bir çocuksu yön buluyordum o geçen günlerde. Komþu kýzý sevgi ablanýn, Murat aðabeyle yazdýðý mektuplarý taþýrdýk. Çok gizli derlerdi ve büyük bir sorumlulukla taþýrdýk ne için yazýlmýþ olduðunu bilmediðimiz mektuplarý, Oyun gibi gelirdi. Sonra iki ailenin görüþ yüzünden sað ve sol yüzünden kavga ettiði günleri de gördük anlam veremediðim ne için kavga ettiklerine. Murat aðabey mahalleye gelirken sevgi ablanýn elini býrakýyordu.köþe baþýnda. Aþk’tý bu galiba ama yasaktý 12 eylül’de Þimdi hala aþk kelimesi gelince dilime hep yüreðimin bir köþesini korku kaplýyor acýtýr diye, yasak diye, 12 eylül deðil þuan günlerden ama öyle öðrenmiþtik ya bir kere, hep dönüp dolaþýp geliyor bir yerlere. Þimdi zaman geçti ve öðrendik galiba Aþk her zaman güzeldi 12 Eylül'de bile. Doðan ORMANKIRAN.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Doðan ORMANKIRAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |