Düzenli aşkların,
düzüşken notası kulağıma Robert plant kaçırıyor.
henüz çok küçüğüm.
miladi takvimlere göre ya da hicri.
henüz küçüğüm.
Artık pek iyi duymuyorum.
küçük yaşta kulaklarını kaybedip
bir eşek gibi dünyanın yükünü taşırken omuzlarımda. eğiliyorum.
Bir zamanlar Tayland bakiresiydim,
14 yaşın paha biçilmez ölçüleriyle dalga geçerken.
bir zamanlar mutluydum.
beni sevdiğine inandığım insanlar vardı.
annemin yemeklerini afiyetle yerken
tok karınla kuş sevmenin hayallerini kurardım.
insan bazen ana hapsettiği mutluluktan sonsuzlaşmasını bekliyor sanırım.
mutluluk !
yalnızdım.
artık çok yalnızdım.
hayaller kurmak sadece yalnızlaştırıyordu.
Kırmızı çerçeveli bir pencereden sokağı izledim.
Bir zamanlar Tayland bakiresiydim.
Uçları daha yeni çıkmış meme uçlarım satılmadan önceydi.
Sonra aynada kanayan memelerimi izledim,
aylarca.
İlk ölü çocuğumu emzirirken hayal ettim kendimi.
ölü bir çocuk bile ne çok huzur veriyor.
benim ölü çocuğum
Sütten kesilen sürtük.
kendini izlemekten vazgeçip,
Aynaları kır hadi.! dedim
ama sesimi ben bile duyamadım sanırım.
farklı insanlardan türemiş aynılaşan bir ırktık biz.
kaybolan
kaybolacak
kaybolması gereken
Yaşamsal Argümanların Münasebetsizliği
dedi pascal kulağıma.
bunu söylerken güldü.
Pastel tonlarını çalıp içimden bir bir,
sadece güldü.
Sonra uyudu.
Yatağımdaki tırnak izlerini temizleyip eşlik ettim uykusuna.
Koynumdaki oyuncak ayının bacağını koparıp
dişlerimin arasına aldım.
bağırmak istemiyordum.
canım yandığında hiç bağırmadım ben.
ben sadece saatleri birbiri ucuna eklerken rakamları aradan çıkarıyorum hepsi bu.
zamanı hiç anlamadım ve sayılarla hiç iyi olmadı aram.
içeri giren adam içimden geçerken
yaşayacağı orgazmı düşlüyor.
ben paramparçayım ama o sadece dağıttığı kafasını toplamaya gelmiş. ne garip.
ne o,
gömleğinin yırtılmış yakasını,
susuzluktan kurumuş boğazınla birleştirip
yavaşça düğmelerini iliklediğini görüyorum.
Sanırım ödeme zamanı.
ödeme zamanı başlıyor.
O son kaleyi topa giydirmeyecektik,
adına gol dedikçe,
zafiyetli ayaklardan çıkan ucube tekmeler hırslandı çünkü.
Tanrı üzerimde tepiniyor.
tanrı günlerdir üzerimde tepiniyor.
Sesimi çıkarmıyorum.
Son kalemi de topa giydirip,
kendimi çıplak bıraktım çünkü.
çıplak ve yalnız bir kadın kaleyi andırıyor
anladığım kadarıyla.
şık ayak haraketleriyle içime atılan her top
ruhumdan sekip dünyanın boşluğunda kayboluyor.
Beni bul dedi.
yukardan aşağı sekiz buçuk harf..
öptüm genzinden,
hayatın buçuğuna gizlenen son harfi hiç görmeden.
onu bulamadım.
nezaket üzerinde plastik ördeklerin yüzdüğü yapay bir göldür../demişti...ben demiştim
nezaketen ölüyorum aslında.
nezaket yapaydır
ben çok kaba sevişirim bu yüzden.
beni, kaba etlerimden başlayıp
ölçüsüz bir kalıba model yapmadan,
saçlarımı sola yatırıp iğrenç bir gülümsemeyle,
çok güzelsin demiştin.
yüzüne bile bakmadan gördüm seni.
ben kaba sevişirim.
Oyuncak ayımın sol bacağı dişlerimin arasındayken.
seni gördüm.
onu hiç bulamadım
Hiç tükürmeden konuşabilirim saatlerce.
ama anlattıkça eksiliyorum.
gözlerimi kırpmadan hayal görmek için
kirpiklerimi tek tek yolabilirim.
bir işe yaramıyor
derime işleyen kirden kurtulmak için ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyorum.
derinde bir yüzeysel gibi
dünyanın haline ağlamak işe yaramaz.
ağlamak asla işe yaramaz.
ne meme uzatırlar ne mendil.
ne karnını doyurabilir ne burnunu silebilirsin.
kendi derinde acıyla kıvrılıp kendi içine batarsın zamanla.
sonra
Uzayın boşluğunda varlığımı okşarken
ellerimin hiç bir yere dokunmadığını gördüm resmi olarak.
Hey dünyalı bu çok klas.
cüzdanın yani.
onu yere koy dedim.
boşluktaydım.
adım yoktu.
sesim tanınmaz haldeydi.
ben bir fahişeydim
ve zührevi hastalık taşımamam gerekiyordu.
Oksijen nerdeyse gidip patlatalım zulasını dedim
nefes alamıyorum
başka bir fahişeye.
yüzüme bile bakmadan sütyeninin kopçalarını açıp yatağa uzandı.
kadın histerik...ti.
adam melankolik zibidi.
ben 10 baht kadar nefes çalarım senden
sen on kez üflersin dileğinden deyip iliklerini giydi
külotunu çıkarırken
ve ödemiş oluruz borcumuzu şimdilik dedim.
duymadı bile.
adam kadına baktı
kadın yatağa.
komidinde 10 baht.
ve taylandta kahvaltı zamanı hala