açılmamış mektuplarım-5

Bir bütün oluşturmak için geceler boyu yap-boz yapan çocuklar gibi yitik bir parçanı aranıp duruyorum. Ya gözlerini kaybediyorum, ya da gözlerinin içindeki beni...

yazı resim

Çizgileri sevmesem de, hayatın beni çizgilere itişine engel olamıyorum. Ya evetler le dolduruyorum hayatımı ya da hayırlar la. Ortada kalmayı bir türlü kabullenmeyen benliğim, özgürlüğünden de vazgeçemiyor aslında. Belki de tek bedende çift olmak böyle bir şey. Yazın karı, kışın güneşi özlemek gibi...

Senle olan hikayemde de böyle galiba... Hep özlediğim istediğim bir şeyler var yanındayken, ve hatta yokluğun bile... Yaşamın bize izin verdiği ölçüde paylaşmaya çalışsak ta birbirimizi, hep az olan bir şeyler var. Bunun adı bazen bir bakış, bazen de bir dokunuş... Ne önemi var ki; biri varken diğeri yok işte. Ve ben bunu anlamış ve hazmetmiş olmakla böbürlenip durmaktayım. Yalancıyım...

Hayatının içindeki onca yoğunlukta sadece kıssa bir an olmaktan pek farkım olmadığını düşünüyorum kimi zaman. Gülümsettiğim, gülümsediğim birkaç an... Düşündükçe anlara bölünüyorsun çünkü. Bir bütün oluşturmak için geceler boyu yap-boz yapan çocuklar gibi yitik bir parçanı aranıp duruyorum. Ya gözlerini kaybediyorum, ya da gözlerinin içindeki beni. Kimi zaman sadece gözünün varlığına şükreden ben; bunu bile özlüyorum, düşünsene... Bunun adına ne dersen de. Ve bunca yokluğun içinde başkalarına verdiğin paylaşımları kıskançlığın doruklarına ulaşarak sadece izliyorum. Sen onlarla gülümserken, yüzümdeki sahte tebessümle içimde bin bir parçaya bölünüyorum. Sonrası dipsizlik... Sonrası görmeye dayanamadığın o paramparça yüzüm...

Neler oluyor bana inan bende bilmiyorum. İçimdeki acı öyle ayyuka çıkıyor ki, hapsedemiyorum onu. Tüm güzellikleri, tüm umutları bir hortum gibi çekip alıyor ruhumun düzlüklerinden. Çatısız bir kalple seni sevmeye çalışırken de her şeyi yüzüme gözüme bulaştırıyorum. Ve sen o darmadağın halimden nefret ediyorsun; biliyorum...

Ve bazen o kadar acımasız oluyor ki içimdeki tufanlar, bir gün beni bile alıp götürecek sanıyorum. Didik didik edip beni, her gün bir parçamı alıp götürmesinden daha mı iyi daha mı kötü ayırt edemiyorum.

Başa Dön