Adresi Belli Olmayan Mektuplar (2) (Bardağın Boş Tarafından... )

Bütün melekler mi matemde bu neyin karanlığı, aralayın şu bulutları güneşe hasretliğim var

yazı resim

Bütün melekler mi matemde bu neyin karanlığı, aralayın şu bulutları güneşe hasretliğim var..

Bazen o kadar ağır gelir ki bulutlar üzerimize, koca bir karanlık çöker gözlerimizden hayat ışığını çalmak üzere.. Ve herşeyin bir kabus olduğunu ve az sonra güneşli bir güne uyanacağına inanmak ister insan o anlarda. Hangimiz bu yollardan geçmedik ki. Hangimiz hayatımızda defalarca bu cümleyi söylemedik.. Ya da Süperman'in zamanı geri aldığı filmlerdeki gibi, gözümüzü açtığımızda kaybettiğimiz herşeyin geri geldiğini ve bir önceki adımda yaptığımız hataları atmadan önceki ana dönüp o hatayı yapmadığımızı görmeyi hangimiz hayal etmedik..

Oysa hep ışıldamalı gözlerimiz sevgi ile sevinç ile ruhuna kasvet basmadan.. İnsan bu kadar sevgi dolu bir varlık iken, sevme yeteneği kendisine bahşedilmiş belki de yeryüzündeki tek yaratılan iken nasıl olur da sevgiden bu kadar uzak durur ya da sevgisizlikle yaşar. Sevgiyi neyle ikame ediyor günümüz insanı? Teknolojik oyuncaklar, yalanlar, sahte ilişkilerle mi? Ondan mı bu kadar tüketen ve doymayan kitleler haline geldik? Ondan mı saçma sapan adını bilmediğimiz hastalıklar türüyor? Doğalgaz geldi geleli komşu komşunun külüne muhtaç değil diye mi komşuluklar; ucuz çin malı çıktı çıkalı kimse ayakkabı bile tamir ettirmiyor diye mi meslekler tükendi? İlişkiler de böyle değil mi işte. internet çıktı kimse hayatındaki insanla ilişkisini tamir etmiyor. Nasıl olsa yenisi bir tıkla ekranında, sonra hayatında hem de sil tuşu kadar kolay hayatından çıkarabilmek üzere. Eskiden insanlar birbirleri için emek harcar, birbirlerinin sevgisini kazanmak için çaba sarfederdi. O zaman TV yok, internet yok kişi kendini ancak eşi dostu ile oyalardı.. Ondan mı eskilerin tadı yok diye hayıflanıyoruz acaba şimdi?.. Cebimizde telefon yokken birbirimizi daha çok düşünür özlerken, konuşup görmeye çaba harcarken şimdi bu kadar kolaylaştı diye mi sevdiklerimizi aramaz özlemez olduk. Toleranslarımız da bitiverdi elde etmek kolaylaştıkça böyle herşeyi.. Tek başımıza mutlu olabildikçe mi bencilleştik? Gurur kelimesinin ardına sakladığımız şey aslında bencilliğimiz, umursamazlığımız mıydı?

Sevgi yok tat yok.. Ruhlarımızı unutup bedenimize takılmış gidiyor, sanal bir hızla ömür tüketiyoruz artık. Ama gitgide birbirimizi de tüketiyoruz.. Yeri geliyor 3 günlük dünya canım diyoruz ama bunu eskiden birbirimizi kırmamak için, haksızlık etmemek, küs kalmamak adına derken şimdi 3 günlük dünyada günümü gün ederim kimseyi düşünemem adına söylüyoruz. Kolay elde edip üzerinde emek vermediğimiz hiçbirşeyin değerini bilmiyor çabucak harcıyoruz.

Eskiden bardağın dolu tarafını gören gözlerimiz bize alınan en ufak hediyeye gülümseyen dudaklarımız, yakınlarımızın üzüntüleri ile kederlenen hallerimiz vardı. Şimdi bilgisayarı olsa içinde istediği oyun yok diye ağlayan çocuklarımız var.. Kederleri ise onda şundan bundan var bende niye yoklara endeksli. Korkuyorum kısa bir süre sonra ne aile ne arkadaşlık kalacak ve biz asıl bu sevgisizlikle tükeneceğiz..

Biliyorum hep kötü şeylere yazıyorum yazılarımı ama güzellikleri yaşamayı diliyorum ben asıl, zayıf da olsa hala koruduğum bir umutla, yazmak yerine... Herşeye rağmen gülümseyen güneşe, kıymet bilen insana, vefalı dostluğa, menfaatsiz sevgiye özlemle..

16.10.2009
Rüya

Başa Dön