Açılma kilitli sandık, bakma yüzüme yaşamın akislerini arama mimiklerim de, aldın alacaklarını yerlerine ne verdin söylesene? Buruk bir boşluktan başka. Ah kilitli sandık sen olmasaydın da tadı olmazdı bilirim bu sanalımsı hayatın. Git git diyorum sana! Gelme üstüme, getirme acılarımı aklıma, yakma özlemlerimle. Şimdi sırasımıydı o kilidi açmanın. Örümcek ağlarının bağladığı kapıyı gıcırdatmanın. Biliyorum sen kötüsün kasıtlı yapıyorsun. Niçin bütün bunları tutup biriktiriyorsun? Gözyaşını tanıdığını biliyorum sen onunla besleniyorsun. Avını yakalarsın önce usul usul çaktırmadan başlarsın geçmişte gezdirmeye. İlk sırada tatlı ama geçmişe özlem vardır. Sonra sırayı yaşananlar dan alır dostlara gelirsin, öyle özler ki insan burnunun direği sızlar. Bilirsin ki doğru yoldasın, hadi bakalım devam.
Gidecek misin söyle bak çıkacak foyaların, anlatacağım işte insanlara yaptıkların. Demek hala buradasın gözyaşı bekliyorsun ama bu defa alamıyacaksın. Yazacağım korkusuzca açıklayacağım yaptıklarını bir bir çünkü korkmuyorum yazarken güçlüyüm. Kalemime yaslanıyorum. Dostların yaşayanlarına acı bir özlemle damlanın ilki akar damarlarından birikirde gelir sanki göz pınarlarına, işte ilk damla ve senin yutkunman hadi artık başla dercesine sıkıştırır zorlarsın. O kadar iyi biliyorsun ki işini şimdi sıra geri gelmeyecekler de, ne güzel getirdin buraya kadar avını, yoktur artık geri dönüşü onun değil mi? Kaçamaz çaresizce başlar çırpınmaya belki yıllar olmuştur kapatalı gömeli hasretlerini sevdiklerinin hayallerini. Olmaz ama yetmez sana nedir ki bu! deşmelisin iyice, o zaman olmayan yüreğinde ki kan damarların dolar avının göz yaşlarıyla değil mi?
Ah kilitli sandık ah ,o resim sana yardım etmese o anılarla dolu yazılar olmasa bir damla döker miydim ben sana. Parça la yüreğimi hadi ne duruyorsun orda, gelmeyecek o artık geri, göremeyeceğim bir daha asla, al ne alacaksan beslen büyü benim gibi yak kavur insanları da.
En sevdiğin kokudur damlamış gözyaşları kağıda mürekkeple karışmış yazılar silinmeye başlamış ara ara sayfada. Acıyorum ama sana biliyormusun ne özleyecek tek bir dost ne de geri dönmeyecek bir sevdiğin var. Ateş gibi yaksa da kavursa da. Sevilmedin hiç sevmedin bizim kadar değil mi?
Feride Özdemir