Bir Nefes Keyif

Bir fincan kahvede bir adamın hikayesi. "Kim bilir belki iş arası bir nefes alacaktı, içtiğimde sigaram o anda öyle az geldiki gözüme gerçekten de bir tek sigara ancak bir nefesti."

yazı resim

Sağlıkla ilgili bir dairede hademelik yapıyordu. Uzunca zayıf ince bedenli, kara kuru ama sevimli bir yüz ifadesi vardı. tebesümü ile masum ama zeki olduğunu belli eden birgülüş beliriyordu yüzünde. Hafif sakalı uzamış, bıyıklarını ise yeni mi bırakıyordu çok mu kısa kesmişti belli değildi. İri yapılı dikat çeken burnu vardı. Kalın kara kaşlarından doğu illerinin insanı olduğu belliydi. Sordum yanılmamışım Kars'lı olduğunu söyledi ama hep tebesümü ön planda olduğu için daha evvelden hiç dikkatimi çekmemişti. Şimdi kendime gülüyorum meğer gülüş ne kadar de önemliymiş. Yöre insanına has, samimi, sıcak bakışları vardı. Elin deki kahve fincanını bana doğru uzattı.
Bir fincan kahvenin bu uykusuzlukla kurduğum en güzel benzetmesi 'ilaç gibiydi' kelimesi olsa gerek. Bunu anlatmak, tarifini yapmak imkansızdı. Demeyin şimdi "ammada abarttın" diye eğer sizde uykusuz gidiş istikametinizde size doğru gelen peş peşe iki koca kırmızı kamyonla burun buruna gelseydiniz. Anlatayım şimdi merak ettiniz.
Dört yol azında kamyonların gidiş istikametlerinde kaza olupta yol tıkanınca bizim akıllı kamyon şöförlerimiz boş buldukları ters istikamete girmekte bir sakınca görmüyor. E haliyle burun buruna gelmekte kaçınılmaz oluyor. Bu defada beş kilometre ileride açık park ettiğiniz arabanızın üstüne halk otobüsünün de bağıra bağıra çıkma ihtimali çok uzak değil. Tabi ki bende de hata yok değil. Kaldırıma açık park etmeye kara verdiğinizde dikat edin de halk otobüsünün yolu üzerine fazla taşmamaya özen gösterin.
İşte kahvenin ilaç gibi gelme hikayesi, şimdi siz bu kahveyi zahmet edip sunan kişiye minnet hissetmezmiydiniz?
Sigara içmek için paketime uzandım, çakmakta lazım haliyle ee kahve sigarasız , sigara çakmaksız olur mu? Çakmağı aradığımı görünce, içeriye doktor hanımdan istemeye gitti.
Bu adamcağız aynı işyerinde çalışan arkadaşın anlattığına göre;
Yol parası kalmadığı için bir gün Mamaktan sabah beşte çıkıp Kızılay Güvenparka kadar yürüyerek geliyor ve ordan cebinde ki son parası ile dolmuşa binip iş yerine geldiğinde arkadaşından dönüş için yol parası istiyor. Tahminimce o günden sonra sigarayı bırakmaya karar vermiş olmalı.
Çakmağı alıp geldiğinde "hayrola sen sigara içmiyor musun artık?" dedim. Yüzüme utangaç bir tebesümle bakıp "yok, ondan bundan arasıra içer oldum" dedi. Uzattığım paketten aldığı bir tek sigarayı duvarı badanalı, minicik tezgahlı, küçük mutfağın yüksekçe pervazına bıraktı.
Kim bilir belki iş arası bir nefes alacaktı, içtiğimde sigaram o anda öyle az geldiki gözüme gerçekten de bir sigara ancak bir nefesti.

Yorumlar

Başa Dön