Akşam Sohbetleri

Sıcak bir çay alırım kendime bazen ve izlerim onu. İzlediğim çay değildir o an kesinlikle, sıcacık çayın buharında bambaşka şeyler görür ve hayaller kurarım. O ılıklığı içimde hissederim ben, aynı hissi başka nelerin verdiğini düşünürüm. Sonra niye bunları düşündüğümü düşünürüm...

yazı resim

Sıcak bir çay alırım kendime bazen ve izlerim onu. İzlediğim çay değildir o an kesinlikle, sıcacık çayın buharında bambaşka şeyler görür ve hayaller kurarım. O ılıklığı içimde hissederim ben, aynı hissi başka nelerin verdiğini düşünürüm. Sonra niye bunları düşündüğümü düşünürüm, derim ki insanlar bu yüzden anlamıyor seni.. sonra bir diğer düşünce gelir kovalar onu, boşversene, canı cehenneme o sığ düşüncenin.

O kovalayana uyarım çoğu zaman. Çünkü farkı olmalı, düşüncelerin farklı olmalı genelden. İnsanları başka şeyleri düşünmeye itmelisin çünkü, farkındalık yaratmalısın ve diretmelisin ki bilinçlensin insanlar seninle beraber, merak etsin ve öğrensin. Düşünsün, düşünelim. Kısıldığımız genel dünyalardan sıyrılıp başka gözlerden bakalım olaylara. O zaman neden farklı düşünmemiz gerektiğini de anlarız diye ümitlendiğimden hep bunlar, bu teşvik çabam, farklı pencereleri anlamaya çağırmam..

Çoğu zaman kendimi yalnız hissetmem veya yalnızlığı sevmem hep bu sebepten diye düşünürüm. Senin penceren ne kadar farklılaşırsa o kadar anlaşılmıyorsun ve o kadar yalnızlaşıyorsun. Düşünce yalnızlığı bu, anlayış yalnızlığı. Ruhun yalnızlığı başka çünkü. Ama düşünce yalnızlığı da bir o kadar kötü. Düşünsene konuştuğunda sana boş bakan gözleri. Bir yere kadar önemsemiyorsun sonra bakmışsın kendi kabuğundasın. Olmuyor böyle, olmuyor. Ortak noktaların çok olması lazım. Her adama oturup düşüncelerini anlatamıyorsun işte bu yüzden.

Bugünlerde benim pencereme komşu bir pencere buldum. Pek bir hoşlaştık kendisiyle. Komşuyuz neticede baya bi yakınız hani, anlıyor beni. Boş gözlerle bakmıyor ya en basitinden, velinimet bana. Oradan anladım zaten anlaştığımızı, aynı bakışları gördüm onda, aynı dili konuştuk. O anki mutluluğumu anlatamam sana, işte dedim kendime buldun kızım!. Sonrası malum anlattıkça anlatma ve anlaşılma, anlaşıldıkça anlatma falan. Vazgeçilmezim şimdi o benim, beni benden önce anlayan nadir insanlardan birisi. İyi hoşlaşmışım ya bir daha anladım şimdi bak.

Niye anlattın bunları şimdi? deme bana. Anlattım çünkü çayın buharında Onu gördüm, Onlu hayaller kurdum. Sonra Niye O? dedim ve anladım ki ruhumun penceresini görmüş O, açmışım penceremi Ona. Aşk rüzgarları giriyor şimdi penceremden içeri. Seviyorum sonbaharda gelen bu aşk rüzgarını, daha bi tatlı, daha bi anlamlı.

Bir de fark ettim de demek ki insanlar birbirinin pencerelerine yakın olabiliyormuş. O zaman dedim ki bunu birine anlatayım ve farkına varsın bu gerçeğin. Belki benim gibi düşünce yalnızlığından yakınan umutsuz bir vaka vardır. Bir umut olduğunu görsün o da. O yüzden akşam sohbetine geldim sana, dinler misin beni bir fincan sıcak çay eşliğinde ?

Başa Dön