Ariflerin Sultanı

bayezid-i bestami iranın bestam kasabasında doğmuş, ömrünün büyük bölümünü o topraklarda sürdürmüştür. 874 yılında vefat etmiştir. türbesi kırıkhandadır. doğuş dönemini önemli sufilerindendir.

yazı resim

ARİFLERİN SULTANI: BAYEZİD İ BESTAMİDEN BUGÜNE TAŞINANLAR

Asıl adı, Ebu Yezid Tayfur bin İsa Şuruşandır. İranın Bestam(Bistam) kasabasında doğmuş, ömrünün büyük bölümünü o topraklarda sürdürmüştür.
Bayezid-i Bestami 874 (veya 848 ) yılında vefat etmiştir. Türbesi Kırıkhanın Alaybeyli Köyünün kuzeyindedir. Bir tepe üzerinde yer alan türbe özellikle Haç mevsiminde ziyaretçi akınına uğrar. Yöre halkının yaşamında özel bir yeri vardır.
Tasavvuf, Agah Sırrı Levendin tanımladığı şekliyle: Vijdanlarda geniş bir temizlenmeyi emrederek inanç dünyasında gerçeğe ( hidayete)erişilecek yolu gösterir. Tasavvufta temel düşünce evrende bir tek vücudun bulunduğuna inanmaktır. Tasavvufu anlayabilmek için tasavvufun ilk dönemini iyi kavramak gerektir. Doğuş döneminin en önemli sufilerinden biri de Bayezid-i Bestamidir. Düşünceleriyle yaşadığı dönemde çığır açmış; Cafer- i Sadık Hallac- ı Mansur, Cüneyd-i Bağdadi, Molla Cami, Mevlana, Yunus Emre gibi Bayezid- i Bestami de tasavvuf fikrinin büyüyüp kök salmasında önemli bir konuma sahiptir.
Onu anlamadan tasavvufu anlamak da mümkün değildir. Bunun temel nedeni, tasavvufun hem öz hem açılmış olarak onda mevcut olmasıdır.
Bayezid tasavvufu şöyle açıklar: Tasavvuf, nefsi kulluk altına almak, kalbi rabba bağlamak, güzel olan her huyu uygulamak, tümüyle Allaha nazar emektir: Bayezid, çoşkulu, duygu, heyecanlı bir tasavvuf düşüncesine sahiptir. Onda ki tasavvuf düşüncesi, aşka, şevke ve muhabbete dayanır. Ondaki aşkın sermestlik ( manevi sarhoşluk) hali onu büyük yapmış, Sultanuı-arifin(ariflerin sultanı)unvanının verilmesine yol açmıştır. Onda esas olan aşk ve gerçektir. Bu özelliklere ait tasavvufun niteliği sevenin her şeyi sevgilisi olarak görmesidir. Bayezid her şeyi sevgili olarak Hak olarak görmekteydi.
Burada bir mektuptan söz edelim.
Yahya b. Muaz şöyle yazıyor:
Burada bir var, sevgi kadehinden öyle içti ki, mest olup gitti .Bayezidin cevabı ise şudur:
Burada biri var, arz ve semalarda ki sevgi denizlerini içti ama kanmadı. Dilini çıkarmış: daha yok mu? diyor:
Bayezidin sevgiyi tanımlaması ise şu şekildedir:
Senden olan çoğu azımsaman, sevgiliden olan azı çoğumsamandır.
Ben çadırı, arşın bitişiğinde kurdum. dediği için hakkında kendisine iftiralar atılmıştır.
Vefatına yakın şöyle der:
-Ya Rabbi, seni andımsa ancak bir gaflet sonucu idi: Sana hizmet ettimse ancak bir ayrılık gereği idi.
Böyle dedikten sonra ruhunu teslim eder.
Ebu Musa onun talebelerinden biridir: şöyle anlatır:
Bayezit bir kerende şöyle dedi:
-Hak Taalayı rüyamda gördüm ve sordum:
- Ya Rabbi sana yol nasıldır?.
Şöyle buyurdu:
-Vücudundan geçtin eriştin.
Bayezıt vefat ettikten sonra kendisini rüyada gördüler ve sordular:
-Halin nasıl oldu?
Şöyle anlattı:
-Bana dediler ki :
- Bir fakir, bir padişahın kapısına geldiği zaman. Ona:
- Ne getirdin?. demezler şöyle sorarlar:
- Ne istiyorsun?.
Yine bir başka yerde şöyle demiştir:
Fakir bir kul olarak benim, seni sevmemde şaşılacak bir şey yok. şaşılacak olan şu ki, Sen güçlü bir Sultan iken beni seviyorsun.
Onda Şevk, aşıkların hüküm sürdükleri bir saraydır. Bu sarayda ayrılık düşüncesinden bir taht (idam sehpası) kurulmuş, ayrılık korkusundan bir kılıç çekilmiş, kavuşma nergisinden de ümit eline bir dal verilmiştir. Söz konusu kılıçla nefeste bin başı yerinden koparmaktadırlar.
Aradan yedi bin yıl geçti o nergis hala o kadar ter ü tazedir ki hiçbir emel ona ulaşamamıştır.
Sık sık tekrarladığı sözlerden birisi de şudur:
Dostluğu dostluğum, dostluğum dostluğudur. Aşkı aşkım aşkım aşkıdır. Sevgisi sevgim, sevgim de sevgisidir. Derken aşkının seli geldi. O her şeyi sildi süpürdü geriye bizden bir iz kalmadı.
Bir başka aşk konusun da ki sözleri ise
Yılan gömleğinden nasıl çıkarsa ben de Bayezidliğimden (benliğimden) öyle çıktım. Baktım aşıkı ve maşuku (sevgili) bir olarak gördüm. Bir başka gün ise şöyle demiştir. Hem şarap, hem şarap içen, hem de saki gibiyim.( aşk da aşık da maşuk da kendisi olduğunu ifade ediyor)
Başka bir ifadesi:
Bir gün sahraya çıktım. Baktım ki aşk yağmış, ayak nasıl kara batarsa öylece aşka battım.
Bayezida atfedilen bazı sözler:

''Söylediğimiz şey aramakla bulunmaz, ancak onu bulanlar sadece aramış olanlardır.''

"Ey Allah'ım! bu insanları, onların bilgileri olmaksızın sen yarattın ve üzerlerindeki emaneti iradeleri dışında omuzlarına sen yükledin. eğer onlara sen yardım etmezsen kim yardım eder?"

Kendimi çok geride, halkı da çok ilerilerde gördüm.

Yarın için-aç ve sefil kalırım endişesiyle- hiçbir şey alıkoymadım.

Yukarıda ki anlattıklarımız onbir asır öncesine aitti: bugüne gelirsek, adı çok duyulan bir cemaatin temel felsefesi olduğu ileri sürülen, aşağıda ki sözler ne iyi tanımlıyor günümüz sufilerinin önemlice bir kısmın hedeflerini

"Nihai hedefe ulaşana kadar, her yöntem ve yol mübahtır. Bunun içine yalan söylemek ve insanları aldatmak da girer. Yeter ki, 'hizmet' kesintiye uğramasın. Hizmet denilen çalışmanın en büyük özelliği, sessiz ve derinden olmasıdır. Bu gizlilik de güçlü oluncaya kadar devam edecektir. Cemaatin temel felsefesi budur..."

Tasvvufun en büyüklerinden Yunus Emreden bir şiirle veda edelim.

GELİN EY KARDEŞLER

Gelin ey kardeşler gelin
Bu menzil uzağa benzer
Nazar kıldım şu dünyaya
Kurulmuş tuzağa benzer

Bir pirin eteğin tuttum
"Ara beni" deyip gittim
Nice yüz bin günah ettim
Her biri de bir dağa benzer

Çağla Derviş Yunus çağla
Sen özünü Hakk´a bağla
Ağlar isen haline ağla
Erdem vefa yoğa benzer

Başa Dön