Nevruz Uğur

yazı resimYZ

Nevruz Uğur: Antakyanın Sarışın Zencisi

öyle oldu/ sarışın bir zenci gibi dolaştım aranızda/ bir kemençe yırtıp durdu yüreğimi/ soluğumu boyadım güneşle/ gülüşümü çoğalttım arasında insanların/ üzünçlü mutsuz kaygıları olmasın diye / Nevruz Uğur

Şiiriyle bu kadar içli dışlı bir başka şair tanımadım. Her anı şiir düşünmekle, yazmakla geçiyor. Hayat şiir yazmaması için bir dolu engel koymasına rağmen insan şiirsiz olamaz dercesine, inatla ama özenle, şiirin geleneğini ve çağını bilerek yazıyor. İyi olanı eski diye atmıyor, kötü olanı da yeni diye almıyor. Tek eksikliği ve kendine ihaneti desem yeridir; dergilerde ve diğer etkinliklerde bu güne değin yazdığı kadar öne çıkmamasıydı. Çok yazdığı halde şiirlerini yayınlatmadan uzun süre bekletmesi de şiire olan özeninden saygısından olmalıydı.

Nevruz Uğurla yollarımız üç yerde kesişiyor. Birincisi, ikimizin de ilk gençliği Bafrada geçiyor. Bafra kültüründen, duyarlılığından, suyundan, havasından, doğasından besleniyoruz. İkincisi, aşağı yukarı aynı yıllarda Hatayda bulunuyoruz. O, Amanosların güneyinde yazıyor, çiziyor, kültür sanat çalışmaları yapıyor; biz de Amanosların kuzeyinde, benzer çalışmalar içinde yer alıyoruz. Yakın yıllarda İstanbula yerleşiyoruz. Her ikimizde Hatayla bağlarımızı koparmıyor.

Araştırma ve inceleme yazarı, öykücü, eleştirmen, eğitimci, çok yönlü bir yazarımız Müslüm Kabadayı, bir yazısında, şairimizi, Nevruz Uğuru şöyle anlatıyor:

Amik Ovasına bir göçmen kuş olarak gelip Asiden su içip ovaya püskürten, tarladan ekin derleyip bakkalda çocuğunda beli bükülmüşüne kadar 'sözü taneleyip paylaşan Nevruz Uğur...

Müslüm Kabadayıyı dinleyelim. Nevruzun bana kazandırdığı ya da beni ayıktırdığı en önemli konu, geleneksel halk edebiyatı, halk şairleri inceleme ve değerlendirme çabamı aşarak çağdaş şiirin, öykü ve romanın eleştirisine yönelmem olmuştur.(...) Onun şiirleri, sanat anlayışıyla ilgili olarak yaptığımız uzun değerlendirmelerden de onun feyz aldığını biliyorum. Bu noktada ortak okumalar yaptığımız gibi, edebiyat-sanat dergilerindeki sormacaları inceleyip değerlendirmemizin önemini de belirtmeliyim.
Onun önemli ve güzel özelliklerinden biri de çevresindeki üretken kişilere, yaratıcılığı zenginleşenlere, özellikle hızla olgunlaşan genç şair-yazarlara değer vermesidir. Birikimlerini onlarla paylaştığı gibi yazılarında ve ilişkilerinde o insanları öne çıkarmasıdır.

Şimdi de Nevruz Uğurun dedikleri:

Onca söz, onca emek; insana, hayata, olan sevgimizin, saygımızın güvenimizin sonucudur. Eksilerimizle yerinmiyoruz, artılarımızla övünmüyoruz. Sadece sevincimizi paylaşıyoruz.

Edebi uğraşın neresinde olursanız olun bir yerlerde birileri sizi bulup okuyacaktır; bu artık mümkün. Sorun ve soru şimdiden şudur; acaba o birileri yazdığınızı okudukça okuyacak mıdır, yoksa yarıda bırakıp bir daha kesinlikle eline almayacak mıdır?

Şiire mi geldim, şiirden mi çıktım bilmiyorum; "kötü sanat iyi kalple yapılır" diyen filazof, keyfimce damlayan gözyaşı bunlar. Umurumda değilsin...

Adnan Yücelin deyişiyle Antakyanın sarışın zencisi Nevruz Uğur, Daha Güzel Toplu Şiirler adıyla, bütün şiirlerini Klaros Yayınlarından, 2020 yılında 753 sayfalık(boyut: 16*23) tek kitapta topladı.

Kitaplığımda yerini alan kitabı, her elime elime aldığımda yeni bir şiirle hem şaşırıyor hem de kendimi buluyorum.

Daha nice kitaplara sevgili şairim...

"Daha Gazel" adlı kitabından tüm zamanları yoklayarak gelen şiirsel

dokusunu duyarak okuyalım.

onu anımsatan yüzlerde
bulamadım dokusunu gülüşünün
bıçağımı gizledim usulca içimde
kırk yıl kırk gece düzyazıya çıktım
kırk yıl kırk gece mısraya
bulamadım dolunaylarda simasını
onsuz onu tanıdığım gök altında
yürüdüm sesinini ırmaklarıyla
ahşap sandıklarda kaneviçeydi
cihandı padişaha yetmeyen
ömrüm vakte erceğinde dağılan simyadır bu
tutunduğu kilden sökülen kuyumdum
onu ışıdım onu duydum
kırk gün kırk gece kazıya çıktım
kırk gün kırk gece ziyana

Nevruz uğur;

Samsun / Bafra (1955 doğumlu) .

İlk Okulu ve Orta Okulu Bafrada bitirdi, Vefa Lisesinde okudu. Arapça Dil ve Gramer - nahiv eğitimi aldı. Hatay / Antakya da iskancı göçmen olarak 22 yıl yaşadı. Antakyada üç, ayrı derginin Yayın Yönetmenliği dahil her aşamasında görev aldı. İlk şiiri (1982 Nisan) Varlık dergisinde yayınlandı. Daha sonra şiir ve yazıları; Edebiyat 81, Yeni Olgu, Papirüs, Sanat Emeği, Evrensel Kültür, Sol, İnsancıl, Öteki Siz, Ağır Ol Bay Düzyazı, Amik, Karalama, Amanos, Taflan, Temolos, Şiiri Özlüyorum, Mühür, Temren, Yaşam Sanat, Edebiyatist, Sarmal Çevrim, KE - Kartal Edebiyat, Caz kedisi ve daha birçok dergi ve gazetede yer almıştır.

Kitapları:

1 GECENİN GÖKLERİNDE YANARKEN SESİM / Ner Yayınları / 1988

2- HİÇBİR ŞEY VE BİR ŞEY / Karalama Dergisi Şiir Dizisi (1. Kitap) / 2004

3- HATA GÜNLÜĞÜ / Şiiri Özlüyorum Kitaplığı /2014

4- SU DAĞLARI / Mühür Kitapları / 2016

5- YAMALI BULUT / Temren Yayınları / 2018

6- UZAĞIN TOZLARI / Kaos Çocuk Parkı / 2019

7- LİNÇ LİRİKLERİ / Klaros Yayınları / 2020

Yukarıda liste halinde verilmiş ikinci basım kitaplarıyla, 2020 yılında Klaros Yayınlarıından çıkan Daha Gazel / Toplu Şiirler içeriğinde ilk basımı yapılan kitapları:

8- DAKTİLO ŞARKILARI (9 - KISA YOL SUNUMLARI (10 - ANTAKYA PRELÜDLERİ (11- DAHA GAZEL (12- ULU DESTANLAR (13- ÇAZ BAHÇELERİ (14- RENKLER SÖKÜĞÜ

Başa Dön