/gecenin tenine sabahın buğusu yağdı
öğrendim… ki adı ateşmiş/
sokakların eşref saatinde
dolaştı yalnızlığın puslu perçemi
bastım bağrıma tuz
çiçek açtı
ateşin hudutsuz sularında
sancım kendi sızısında büyüdü
sustum! gecenin kor karanlığına
hazırladım ölüme
nefesi sönmüş düşlerimin düğününü
çalın sazendeler
bu gece kınamız var
an
derin uykuların kelepçeli susuşunda
törpüledi çelimsiz umutların gönlünü
bilirim
bendi yatağında akan her nehir
deniz hayalini saklar
ıslak eteklerinde
toprağıma üşüştü
masumiyetini kaybetmiş düş yağmurları
ah
al kınalı vahların ahu zarında
gam-ı diyardın söylenmeyenlerin sızısı
ömre sığdıramadım
içimdeki dağın gölgesini
şimdi bir yangın arefesinde ömrün
zamanı uyutan deminde gün/ahlar
düşüyorum!
derken sustu! güneşin saçlarındaki
mavi umutlar
bir ağıt yanıyor
gök masalının sevdasında