Balık Yetiştiriciliği bölümü, su ürünleri sektörünün dinamik ve büyüyen alanlarından biri olan akuakültür (su ürünleri yetiştiriciliği) alanına odaklanır. Bölümün temel amacı, ekonomik değeri yüksek balık ve diğer su canlılarının yetiştiriciliği için gerekli teorik bilgi ve pratik becerileri öğrencilere kazandırmaktır. Bu kapsamda verimli üretim, sağlıklı yetiştiricilik ve çevreye duyarlılık ilkeleri ön planda tutulur. Balık Yetiştiriciliği bölümü dersleri uygulamaya dönük yapısıyla dikkat çeker. İkinci yarıyıldan itibaren işbirliği yapılan balık çiftliklerinde uygulamalı dersler başlar ve balık üretim tesislerinde staj zorunluluğu bulunur. Bu uygulamalı eğitim, mezunların sektöre hızlı bir şekilde adapte olmalarını ve iş dünyasında deneyim kazanmalarını kolaylaştırır. Staj deneyimi sadece zorunlu bir aşama değil aynı zamanda mezuniyet sonrasında öne çıkmak için büyük bir fırsattır. Farklı türdeki çiftliklerde gönüllü staj yapmak, hem teorik bilgiyi pekiştirmeyi hem de farklı yetiştiricilik yöntemlerini öğrenmeyi sağlar. Balık yetiştirme teknikerleri, üretimde kullanılacak araç gereçlerin ön hazırlığını yapmak, su analizleri gerçekleştirmek, anaç seçimi yapmak, yumurta alma ve dölleme tekniklerini uygulamak, kuluçka çalışması ve larva (balık yavrusu) bakımı ile beslenmesini sağlamak gibi çok çeşitli görevleri üstlenirler. Ayrıca seleksiyon (boylama), semirtme, balık hastalıklarının teşhis ve tedavisi, havuzların bakım ve tamiri, yem ve malzeme stoklarının düzenlenmesi gibi işlevler de teknik personelin sorumlulukları arasındadır. Balık yetiştirme teknikerleri, genellikle balık çiftliklerinde açık alanlarda çalışırlar. Bu nedenle çalışma ortamı soğuk, sıcak, ıslak ve rutubetli olabilmekte ayrıca rahatsız edici koku gibi koşullar da barındırabilmektedir. İş sırasında balıklarla doğrudan temas söz konusu olup, müşteriler, meslektaşlar, su ürünleri mühendisleri, ziraat mühendisleri ve yardımcı personelle sürekli iletişim halindedirler. Balık yetiştiriciliği alanında kamuda KPSS ile iş imkânı bulunmamakta, mezunlar çoğunlukla özel sektör balık yetiştiriciliği işletmelerinde çalışabilmektedir. Türkiye’de özellikle Ege, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında deniz balıkları iç bölgelerde ise alabalık çiftlikleri yoğun olarak faaliyet göstermektedir. Mezunlar burada tekniker ya da üretim sorumlusu gibi pozisyonlarda görev alabilir balık yemi üretimi, kalite kontrol, üretim süreçleri ve Ar-Ge gibi alanlarda da çalışabilirler. Ancak sektörün doğası gereği çeşitli zorluklar da mevcuttur. Balık yetiştiriciliği faaliyetleri su sıcaklığı, oksijen seviyesi, hastalıklar gibi doğal koşullara büyük ölçüde bağlıdır. İklim değişikliği ve su kirliliği gibi faktörler üretim verimliliğini etkileyebilir. Ayrıca bazı balık türlerinin yetiştiriciliği mevsimseldir, bu da üretimde istikrarı sağlamak için dikkatli planlama yapılmasını zorunlu kılar. Çiftliklerde yapılan işler genellikle fiziksel olarak yorucu olduğu için sektörde çalışacak kişilerin bu koşullara hazır olması önemlidir. Balık fiyatlarının bölgesel ve mevsimsel dalgalanmalara uğraması da gelirlerde istikrarsızlık oluşturabilmektedir. Küresel ölçekte balık tüketiminin hızla artması, özellikle deniz balıkları stoklarının azalmasıyla birlikte balık yetiştiriciliğinin önemini daha da artırmaktadır. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de su ürünleri üretimi devlet teşvikleriyle desteklenmektedir. Bu durum, girişimcilik şansını artırarak yeni balık yetiştiriciliği işletmelerinin kurulmasına zemin hazırlamaktadır. Özellikle son yıllarda, çevre ve sürdürülebilirlik odaklı yeni yetiştiricilik trendleri öne çıkmaktadır. Kapalı devre sistemler (RAS – Recirculating Aquaculture Systems) ve biyo-flok gibi teknolojiler, daha verimli ve çevre dostu üretim süreçleri sunmaktadır. Bu yeni trendleri takip etmek, sektördeki gelişmelere ayak uydurmayı ve rekabet avantajı kazanmayı sağlar. Balık yetiştiriciliğinde yapay zekâ ve veri analitiği gibi teknolojiler, sektörde devrim niteliğinde yenilikler getirmektedir. Yapay zekâ destekli sistemler, sensörlerden alınan verileri (örneğin oksijen, pH, sıcaklık) analiz ederek ideal ortam koşullarını otomatik olarak ayarlayabilmektedir. Görüntü işleme ve veri analizi yoluyla balık davranışlarındaki anormallikler tespit edilerek hastalıklar erkenden tanınabilir. Ayrıca yem tüketim oranlarını optimize ederek maliyetleri düşürmek ve israfı önlemek mümkün hâle gelmektedir. Bu dijital yaklaşımlar yalnızca üretim süreçlerini iyileştirmekle kalmayıp, pazar talep analizleri gibi ticari kararların verilmesine de yardımcı olmaktadır. Hangi balık türlerine yatırım yapılacağı, hangi pazarlara odaklanılacağı gibi stratejik öngörüler geliştirilebilir. Bu nedenle Python, veri analizi, IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi konulara ilgi duymak ve temel bilgi edinmek, mezuniyet sonrası bir adım öne çıkmayı sağlayacaktır. Balık Yetiştiriciliği bölümü, hem doğal kaynakların verimli kullanımını hem de ülkemizin gıda güvenliği ve ekonomik gelişimi açısından stratejik bir alan olarak öne çıkmaktadır. Teorik bilgilerle desteklenen uygulamalı eğitim süreci, sektörde istihdam imkânlarını artırmakta ve mezunlara önemli fırsatlar sunmaktadır. İklim değişikliği, çevresel baskılar ve küresel tüketim artışı gibi zorluklar ise alanı sürekli olarak güncel bilgi ve teknolojiyle desteklenen bir meslek hâline getirmektedir. Yapay zekâ ve dijitalleşme gibi yeni araçları öğrenmek, mezunların hem Türkiye’de hem de dünyada rekabetçi ve sürdürülebilir bir sektörde yer bulmalarını sağlayacaktır.
