Beklerken

beklemek...

yazı resimYZ

gecenin rengine bürünmüş, yanan sigaramın izimi gösterircesine, kızıl kıyamet bir hâl alan ayın şavkında, bazen hoyratça, bazen de sindire sindire sigaramdan yudumlayıp bir şeylerin kelimelere dizilip dilimden dökülmesini istiyordum.

bu sözler sana aktarmak istediğim duygularımın anahtarını oluşturacaktı. sanırım bir kaç cümleyi peşpeşe sıralamıştım ama o an yazıya dökememenin eksikliğiyle şu an hiçbirini hatırlayamıyorum.

ama olsun.. kırmızının yakıcı tadı belleğimde iz yapmışken her an duygu yoğunluğunu yakalama şansım var gibi...

umarsız yanlarımın olmadığı anları seçmem kendime olan saygımdandır ki, bu nedenle her zaman yazamıyorum. ama şimdi dantel dantel işlemek istiyorum seni, kelimelerle...

daha erken biliyorum ve çok yakında bu olanağın yaratılacağına inanıyorum. işte o zaman bir insanın duymak istediği kendisini belki de hiç bir yazarın işleyemeyeceği kadar mükemmel dile getireceğim. bekliyorum..

hatta peygamber sabrıyla bekliyorum. ve tutkuları yaratan gözbebeklerinin anaforunda boğulmanın nasıl olduğu merakıyla bekliyorum.

beklemek... işte bu bir insanın dayanabileceği en zor koşullardan biri..

beklemek; bazen bir mektubu, bazen bir sevgiliyi, bazen bir dostu, ya da bir bardak çayı birlikte yudumlayacak bir sırdaşı.

beklemek; havasız bir yerde sıranın ne zaman sana geleceğini, ne zaman kapının açılacağını..

beklemek; koridorlarda yankılanan bir ayak sesini duymayı, kapının tokmağını bir elin sarmalayıp vurmasını..

beklemek; ölümüne sevdaların inancıyla savaşarak beklemek...

şimdi karşıma seni alıp seni sorgularcasına içindeki sen'i öğrenmek için en acımasız ve gözlerini gözlerimden kaçırtacak soruları sorarak seni duymak isterdim. belki de en bakire duygularının keşfinin tatmin eden yanının mükemmelliğiyle duymak. seni senden ama başkalarının duyamayacağı şekilde duymak; başkalarından -hatta kendinden bile- sakladığın seni duymak.

canalıcı soruların çakmak çakmak yanan gözlerindeki ürkekliği görerek seni duymak, dinlemek isterdim. yani; varlığımızın çok az tat aldığımız yanlarımızın aslında ne kadar zengin olduğunu paylaşarak ve bunları bazen ezgilerde, bazen mısralarda dile getirerek. bazen susarak; ölümüne greve gitmişcesine, sadece bakışların konuştuğu anlarda..

belki de sadece hissedilen enerjinin anlatmak istediklerine kulak kabartarak dinlemek.

ben burdayım.. ben sendeyim.. ben aşklarımda ve ben düşmanlarımdayım... ben hafızalardayım silinmemiş.. ben imgelerdeyim daha çözülememiş.. ben kan basınçlarının hissettirdiklerindeyim daha anlaşılmamış... ve ben tıpkı senin gibi yüreklerdeyim daha soğumamış..

Yorumlar

Başa Dön