"Sabah 5'te uyanan tek canlı türü ya horozlardır ya da henüz uyumayı başaramamış yazarlar." - Douglas Adams"

Ben Değildim Giden

Sırtlarındaki bıçak izlerini gözüme sokan binlerce insan gidiyor hayatımdan!

yazı resimYZ

Ben değilim giden!
O kelimelerini midesine oturtmuş kifayetsiz yolcu, o dalgın, o hisli, o hissiz, o damgalanmış aşkını göğsünü kapatarak gizleyen kadın
ben değilim...

Şehirler geçiyor sağ tarafımdan; kocaman evler, yakılmış çınarlar, “burada hayat var” diyen ışıklar geçiyor. Sonra mevsimler geçiyor başımın üzerinden, bağrı yanık, bağrı açık aşklar geçiyor. Yıllar geçiyor “daha dün gibi ” dediğim anlar, yüzler, acılar... Ama bir delilik tıkanıyor boğazımda, bir hıçkırık mıh gibi saplıyor beni takvimin meydanına...

Orada, o dakikada ıslak gözlerimi ayak uçlarıma dikip, buz kütlesi bir bedeni eritiyorum.

Hayır! Ben değilim bu giden.
Giden, başıbozuk bir gurur… İyi niyet müsveddesi sahte bir suret…
O dipsiz, o kör, o sağır; o dur durak bilmeyen heves; o bile bile bir hayalin kanına giren zalim; o amaçsız; o bir var, bir yok hayalet
ben değilim!

Topraklar kayıyor uçurum kenarlarından. Ve sular, en çok onlar taşıyor nehir yataklarından. Kulağımın kenarından geçiyor bir kurşun, sonra bir bomba, bir kıyamet, binlerce alamet... Gözlerim yanıyor! Sol omzumdan uçuyor bir kartal, çığlık çığlığa. Zevkler geçiyor anlık, şiirler, keman konçertoları, yağlı tablolar, sulu hüzünler, faili meçhul cinayetler geçiyor.

Sırtlarındaki bıçak izlerini gözüme sokan binlerce insan gidiyor hayatımdan! Kırmızı bir gök geçiyor gölgemi uzatarak, unutulmuş ülkelerin yok sayılan çocukları sütten kesiliyor birer birer... Yanımdan geçen her gerçek, kâbus oluyor az ilerde. Yaşlanıyor eller, alındaki lekeleri kapatmaya çalışan, bıçak izi gibi keskin çizgiler derinleşiyor. Dünya geçiyor yanımdan, dönerek, savrularak...

Ben değilim bu giden!
Giden uzun gemiler, kaptanlı, ağırbaşlı, dalga savaşçıları...

Bu şehirden tren rayları uzar bilinmeze... Her giden ardında bıraktıklarıyla yaşar bedenimde. Hangi sokağın başına düşse yolum aynı küf, aynı is kokusu. Gitmek nedir bilemedim işte bu yüzden. Hep yolların karşısında elinde dünlerden kalma solgun umut demetleriyle bekleyen kadındım.

BEN DEĞİLDİM GİDEN!

Feray KORKMAZ
]

Not: Son paragrafa ruh veren, şiir yürekli dostum Sevgili Mehmet Asım ERDOĞMUŞ' a teşekkür ederim.

KİTAP İZLERİ

Çıplak ve Yalnız

Hamdi Koç

Hamdi Koç’un Hafıza Labirentinde Unutulmaz Bir Yolculuk: "Çıplak ve Yalnız" Hamdi Koç’un "Çıplak ve Yalnız" romanı, okuru daha ilk cümlesiyle yakalayan o nadir eserlerden: "Amcam
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön