Dişlerimi birbirine geçirdim..
Sımsıkı... Belki bu durdururdu bu saçma sapan hayatı.. Durdurmalıydı..
İstanbul bir sis bulutuyla kaplanmıştı o gece, olacakları önceden haber verirmiş gibi.. Oysa ben sadece martıların fotoğrafını çekmek istemiştim, senden arabayı orda durdurmanı isterken... Oranın sonumuz olacağını bilemedim...
Oysa farklı olabilirdi herşey.. Karşımızda denizin üstünde uçuşan martılar.... Artık martılardan nefret ediyorum biliyor musun?
Hiç sessizliğimi bozmadım biliyormusun sen konuşurken.. Herşeyin geçtiğini hayal ettim hep..
İçimden dilekler tuttum binlerce, on binlerce.. Şimdi "ya ben sensiz yapamam." diyesin diye..
Ama olmadı işte... Bırakıyordun işte beni..
Düşünmeye ihtiyacın vardı.. Yalnız kalıp, düşünmeye...
Radyoda birşeyler çalıyordu.. Derinlerden..
Ben sadece çalan müziği dinlemek istedim biliyormusun? Ama senin sessin, karanlık sözlerin hep araya girdi.. O an çalan şarkılardan artık nefret ediyorum. Biliyor musun?
Karşında ağlamayacaktım.. Kesinlikle ağlamayacaktım.. O karanlıkta sen göremedin diye dualar ettim biliyormusun? Gözümün kenarından akan bir damla yaşı...
Hiç birşeyin faydası yoktu işte... Sonumuza yaklaşıyorduk işte..
Ağzından çıkan her kelime ile beraber senelerimizi karanlıklara gömdün...
Şimdi bırakıyorsun işte beni.. Şimdi bırakacaksın işte beni..
Ama sana hiç göstermeyeceğim kendimi, üzülmemi.. ne arabada sen konuşurken gözlerimden süzülen damlalardan haberin olacak, ne biraz önce kapıyı cekip sen gittikten sonra camdan gidişini seyredip hüngür hüngür ağlamamdan...
Beni bırakıp gidiyorsun işte..
Herşeyi bir hiç uğruna bitiriyorsun işte..
"Ne kaldı geriye zaten.... Bir sürü boş hatıra.... "