Yürürdüm
, sormadan
bıkarak ve
telkinlerle bedenimi
sorgulayarak, yürüdüm
Bir yara arar gibi ve
neredeyse bir yarara varacak gibi bezgin yürüyüşlerim;
soldurana dek yüreğimin kanatsız çırpınışlarını, yürüdüm..
Karşımda, açık kağıtları
karşımda kumarbazları
karşımda bir el daha direnmeleri ve
sonra bir el dilenmeleri
anlatacağım sizlere;
Nasıl mı?
Beyaz kağıtları ateşe vererek anlatacağım,
gök yüzünde yıldız açar gibi açar çiçek diyeceğim
çiçek tozu, dünya tozu
İşte o tozu
dumana katarak anlatıyor olacağım
kül tozu yüreğimle yürüdüğüm yolları da anlatacağım
yüreğimin kan kaybetmeleri..ni; de hiç kuşkusuz
anlatıyor olacağım
Rengarenk ve ahenkli çiçeklerle itirafını da edeceğim sizlere; kelimelerden sultanların
beyaz boyunlarına dolanan bendim sanarsınız,
yakarsınız ruhunuzu her kelime okuyuşlarında,
cennet açan bahçelerden sunarak anlattım sanarsınız.
Hani
ben yazdıkça,
kükredi vapur,
göz yaşı, yıldız kaydı sandınız;
Alkışlarla mı yürüdüm?
Oysa konfetilerle dövüldüm
bilirsiniz beni; sıcacık gecelerde bir sürü
yürüdüğümü de bildiğiniz gibi.
dövüldüğümü de bilirsiniz öyleyse
İşte hepsinden bahsedeceğim sizlere; sultanlardan ve sultanların boyunlarının,
ipten halkalara
nasıl
geçirildiğinden
ve
düşen taburelerden
bahsedeceğim sizlere,
güneş dimdik göğüs açarken yerin yüzüne;
yere düşen gölgelerden
ve yüzünüze yansıyan
karanlık yüreğimden de bahsediyor olacağım,
akşam yemeğinde şarkı söyleyen bir kız olacak diyeceğim bir ara
dinlediğim sanatları ve yürüyen eserleri anlatmış olacağım sonra
öylesi sizlere, eser sunacak; eser kokacağım;
size kör ebe oynar gibi
kör ebeyi bıçakladım ben dün gece gibi;
oyun da kuracağım.
mesela --bizsiz küldür yanık aşkların rengi-- diyecek olacağım
siz, dinleyeceksiniz ..
İşte epeyce düşündürüyorum bunları, düşünecek olduğum savunmasız ve bana
karşıkoymaz saatlerimi de düşünüyorum,
akan sizleri de düşünüyorum inanın
kirpikler
ve
satırlar arası kayıp giden göz yaşlarınızı düşünüyorum sıklıkla;
yaş düşürür
anlatır, gölge ihsan eyler olurum belki... Yine de sizleri düşünüyorum en çok inanın
ve intiharı olmalı böylesi lafların, salataların diyorum.
Öyleyse bir çeşit tokluğu da olmalı böylesi sıradan
kırıkların ;
doyumsuz asrın aç kedisi olmalı sonra; küllenmiş gri olmalı muhakkak
o kedi
işte birileri sofrayı kurmalı,
bir salon ki ateş rengi tuvallerle sıcacık;
akşam çökmüş
akşam dışarda kilitli, bilirsiniz; akşam dışarda ve akşam dizleri üstüne çökmüş
bir ev dolusu insan sofraya konmalı aynı anda yan yana ve
yana yana.
Bir akşam, diz çökmeli diyorum; birileri aç kediyi bir asırdır beslemedi
diyorum;
Bu asrın kedisidir doyumsuz kalan
ve kağıda kilit vuran, bu asrın doyumsuz açlıklarıdır; birileri sofrayı hemen kurmalı
sanıyor, deliriyorum ..
Açlığa deliriyorum, sofra kurmalara
sayısız özlemlerimle bir dikişte içtiğim cesaretimle
deliriyorum
yürüyorum
yürüyorum
ve işte siz
dinliyor oluyorsunuz;
öyleyseanlatacağım
sultanların boyundan büyük işlerini ve boyunlarından geçen halkaları
yine de intiharı
olmalı böylesi lafların
salataların
ve sultanların
diyorum;
siz hala dinliyorsunuz..
İşte ben,
en çok
buna
deliriyorum.