"Yazdıklarımın okunması için, önce okunması gerekenlerin yazılması gerekir. Ne ironi!" - Umberto Eco"

Canım Yanıyor Baba

Canım yanıyor baba. sen hep bir dağ gibi durdun hayatımda. Senin uçurumun ben oldum baba. hep korkular vardı bende senin yanında. Hayatının ölümlü kıyısında ben bir uçurum çiçeği gibi büyürken, sen çiçeği burnunda bir genç gibi taptaze kaldın. Senin yanında ben yaşlandım baba. Ben bir çam gibi büyüdüm sen ise çam sakızı çorban armağanı vermek isterken bana bedenimde ve ruhumda yaralar açtın. Bir çam ağacı gibi büyürken baba kabuk bağladım.

yazı resim

Canım yanıyor baba. sen hep bir dağ gibi durdun hayatımda. Senin uçurumun ben oldum baba. hep korkular vardı bende senin yanında. Hayatının ölümlü kıyısında ben bir uçurum çiçeği gibi büyürken, sen çiçeği burnunda bir genç gibi taptaze kaldın. Senin yanında ben yaşlandım baba. Ben bir çam gibi büyüdüm sen ise çam sakızı çorban armağanı vermek isterken bana bedenimde ve ruhumda yaralar açtın. Bir çam ağacı gibi büyürken baba kabuk bağladım. Senin hiç dostların olmadı. Yüreğin telefonun yanında hep yalnız kaldı. Ne arayanın ne soranın oldu. Bana da sessiz ve kaderine teslim olmuş bir hayat bıraktın baba. Senin yeşil gözlerinde bana bakarken çiy dolu yapraklar gördüm. Bana bakarken baba hem bakışların titredi hem de gözlerin ağlamaklı oldu. Seni çok sevdim baba. Bir oğul olarak el alemin adamlarıyla değil seninle övündüm. Sadece senin lokmanı gönül rahatlığıyla yedim baba. Utanmadan, sıkılmadan senin yanında küçük olmanın hazzını yaşadım. Senin avuçlarında benim için yapılmış dualar gördüm. Bin musibete dönüşürken insanların her hareketi sadece senin yumruğunun altında korku yaşamadım. Seni bana söylemeye çalışıp da söyleyemediklerin kadar sevdim. Sen bana insanların içini okumayı öğrettin. bu kadar sözün havada uçuştuğu dünyada insanların sadece laf cambazı olduğunu bana öğrettin. Ben seni yüreğinin sesiyle sevdim. Sen beni yürekten sevdiğin için ben de seni candan sevdim baba. Canım yanıyor baba. Senin yanında korkarken hayattan, hastalıklı öksürüğünün yanında bile kendimi güvende buldum. En sağlıklı ve ızbandut insanların yanında sadece hasta oldum. Senin yanında tedavi oldum. Babam canından ve kanından koptuğum. Ceketin, kravatın, botun, silahın Polat Alemdar olduğu kurtlar vadisi gibi bu dünyada Memati gibi cart curt dostların hiç olmadı ve hiç kimseye de kurşun sıkmadın baba. Hep tek başına mücadele verdin baba. Benim kahramanım sensin baba. Hep emek verdin. Ne dinden geçindin ne de insanların zaaflarından. Seni ne solcular sevdi bu yüzden ne de dinciler. Bana da histerik bir dünya bıraktın baba. Sorular bıraktın bana. Çok şükür dinin bile mezheplere ayrıldığı bir dünyada saplantılı bir din anlayışı gibi anlayışlar bırakmadın bana. Canım yanıyor baba. Tek başına kavga etmeyi bıraktın bana. Yumruklarım acıyor baba. Yine de yenilmedim hayata baba.

KİTAP İZLERİ

Ayaşlı ile Kiracıları

Memduh Şevket Esendal

Ankara'da Bir Apartman Dairesi: Cumhuriyet'in Mikrokozmosu Memduh Şevket Esendal'ın ilk olarak 1934'te yayımlanan ve adeta bir edebi zaman kapsülü niteliği taşıyan romanı Ayaşlı ile Kiracıları,
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön