Çocuk Sahibi Olmanın İslamî Perspektifi ve Cahiliye Anlayışı

İslam'da çocuk sahibi olmanın anlamını, Resul İbrahim ve Zekeriya'nın örnek duaları üzerinden anlatan bu metin, çocuk sahibi olmanın salt biyolojik bir mesele değil, tevhid inancının devamı için manevi bir sorumluluk olduğunu vurgular. İslami perspektiften aile kurmanın derin hikmetini açıklar.

yazı resim

**Merhametli ve Bağışlayan Tanrı'nın İsmiyle
İslam, hayatın her alanında olduğu gibi, çocuk sahibi olma meselesine de hikmet ve derinlik katar. Resul İbrahim ve Resul Zekeriya’nın duaları, bu konuda örnek teşkil eder. Her ikisi de yaşlılık dönemlerinde Allah’tan salih bir evlat istemiş, dualarında yalnızca İslam’ın menfaatlerini gözetmişlerdir. Onların çocuk istemeleri, soyun devamı, sayısal üstünlük ya da dünya menfaatleri için değil, tevhid bayrağını kendilerinden sonra taşıyacak bir nesil yetiştirme amacına dayanıyordu. Bu durum, bizlere çocuk sahibi olmanın asıl niyetini ve hikmetini öğretir. İslam’da çocuk, yalnızca biyolojik bir gereklilik ya da sosyal bir statü göstergesi değildir. Çocuk sahibi olmak, Allah’ın bir nimeti ve aynı zamanda ağır bir sorumluluktur. Resuller, çocuk sahibi olmayı bir ihtiyaç olarak görmüşlerdir. Ancak bu ihtiyaç, İslam’ın mesajını taşıyacak bir nesil yetiştirme ihtiyacıdır. Onların duaları, bu saf ve samimi niyeti yansıtır:
> “Rabbim! Bana, salihlerden bağışla.” (Saffat, 100)
Resullerin çocuk isteme gayesi, İslam’ın ali menfaatlerini korumaktır. Dünya nimetleri, toplumsal saygınlık ya da kişisel arzular, onların dualarında hiçbir zaman yer almamıştır. Bugün, milyarlarca insanın çocuk sahibi olma sebepleri İslamî kıstaslara uygun değildir. Çocuk sahibi olmak, çoğu zaman toplumsal baskılardan ya da kişisel arzularla alınan bir karar haline gelmiştir. Sayısal üstünlük sağlamak, soyun devamı ya da toplumda kabul görmek gibi nedenler, İslam’ın ölçülerine aykırı olan cahiliye anlayışını temsil eder.
Allah Teâlâ, A’râf Suresi’nde şöyle buyurur:
> “O, sizi tek bir nefisten yarattı ve onunla sukun bulsun diye eşini yarattı. Onu sarıp örtünce hafif bir yük yüklendi ve onu gezdirdi. Ağırlaştığı zaman ikisi Rableri Tanrı'ya dua ettiler. Eğer bize hayırlılardan verirsen kesinlikle şükredenlerden olacağız. Fakat onlara hayırlılardan verince kendilerine verdiği şeyde O'na ortaklar koşmaya başladılar. Tanrı ortak koştukları şeyden yücedir.” (A’râf, 189-190)
Bu ayet, cahiliye döneminde olduğu gibi, günümüzde de çocukların putlaştırılmasına işaret eder. Çocuğunu hayatının merkezine koyan, onun için her şeyinden vazgeçen, onun geleceğini her şeyin önüne koyan bir anlayış, tevhid inancına zarar verir. Çocuk, Allah’a bir nimet olarak görülmeli, asla O’na ortak koşulmamalıdır. Çocuğunu putlaştıran anne ve babalar, farkında olmadan Allah’a şirk koşmaktadır. Hayatlarını çocuklarına adayan, onları dünya nimetlerinden üstün tutan bu anlayış, hem dünya hem ahiret saadetini tehlikeye atar. Çocuğun ölümüne aşırı derecede yas tutan, Allah’a isyan eden ve hayatını normale döndüremeyen ebeveynler, aslında çocuklarını Allah’tan daha çok önemsediklerini göstermektedir.
Bu durum, Mearic Suresi’nde açıkça belirtilmiştir:
> “Ve yakın dost samimi arkadaşı sormaz. Birbirlerine gösterilirler suçlu olan o günün azabından fidye vermek ister. Oğullarını, eşini ve kardeşini ve kendisini barındıran tüm ailesini sonra kendisini kurtarmak için yeryüzündekilerin hepsini.” (Mearic, 10-14)
Mahşer gününde, dünya hayatında çocukları için her şeyini feda eden insanlar, kendi kurtuluşları için çocuklarını cehennem ateşine vermek isteyecektir. Bu, dünyada yanlış bir ölçüyle hareket edenlerin ahirette yaşayacakları büyük pişmanlığı gözler önüne serer. İslam, çocuk sahibi olmayı bir sorumluluk olarak görür. Bu sorumluluk, çocuğu yalnızca dünyaya getirmekle sınırlı değildir. Onun tevhid inancı üzere yetiştirilmesi, iyi bir kul ve salih bir insan olarak topluma kazandırılması gereklidir. Aksi takdirde, anne ve babalar kıyamet günü hesap verecektir. Çocuk sahibi olmak, İslam’ı gelecek nesillere taşıyacak bir nesil yetiştirme niyetine dayanmalıdır. Bu bilinçle hareket eden bir Müslüman, Allah’a şükreder, çocuğunu putlaştırmaz ve asla cahiliye kıstaslarına boyun eğmez. Çocuk sahibi olmak, İslam’da kutsal bir emanettir. Bu emanetin hakkını vermek, çocukları İslam ahlakı üzerine yetiştirmek ve onları Allah’a ortak koşmaktan kaçınmakla mümkündür. Cahiliye toplumlarının ölçüleriyle hareket edenler, hem dünyada hem ahirette hüsrana uğrayacaklardır. Ancak Resullerin dualarını kendine örnek alanlar, çocuklarını birer tevhid eri olarak yetiştirerek hem kendilerine hem de ümmete faydalı olacak bir nesil bırakacaklardır. Allah, bizlere çocuklarımızı birer emanet olarak görmeyi, onları İslam ahlakı üzere yetiştirmeyi ve bu yolda sabırlı olmayı nasip eylesin.**

Yorumlar

Başa Dön