Yine aynı başlangıç cümleleri dökülüyor dilimden. Yine nasıl başlayacağımı bilmiyorum ve yine soruyorum “nereden başlamalıyım?”. Her başlangıç neden bu kadar zor olur ki?
Uzaklarda yıldızlar var çok ama çok uzaklarda…
Önceleri lambaları olurlardı gecelerimizin. Çekirgeler öterken, rüzgâr ağaçların yapraklarını dans ettirirken sessizliğin sesine renk katarlardı. Binlercesi saçılmışsa gökyüzüne, görüyorsak her birini bir hayal de iliştirirdik en parlak olanına. Yıldızımız vardı, umutlarımızı taşıyan. En parlağı en büyüğü en kaybolmayanıydı yıldızımız, umutlarımız büyük olsun, asla yitmesin diye. Yanıp sönüyorsa göz kırpıyordu bize, bizi duyduğunda.
Sana hayalimi iliştirdim çocukluğumun yıldızı. Hep büyük olduğuna inandım. Kaybetmeye çalışsam bile yok edemedim seni hapsolduğun yerde. Parlaksın, hem de en parlağı binlercesinin içinde. Beni en mutlu eden ses, sana bakınca benimleydi. Kaderimin armağanısın, biraz da seçimim. Hayallerimin kaynağısın, biraz da yaşamımın. Beni bırakma, artık umudumsun. Umudumu yitirirsem, seni yitiririm, seni yitirirsem, sesimi yitiririm. Bana bir şans ver, ben buna muhtacım. Sen bilmesen de seni gönlüne yıldız yapmış biçare eski çocuk var. Yıldızım gözünü kırpar mısın bana bir gün? Buna çok ihtiyacım var. Beni anla. Lütfen…
Funda, 5 haziran 2008
Perşembe…