Aruba diyorlardı eskiden o güne,
Cuma günü oldu sonra adı,
Kab bin Lüey'den mi geldi bu söz,
Yoksa başka bir ağızdan mı döküldü?
Medine'de kurulan pazarlarla,
Birleşti bu günün ismi,
Toplumun ihtiyacı, dinin ruhu,
Kucakladı birbirini zamanla.
"Koruyun namazları, özellikle o namazı"
Bakara'da buyruldu açıkça,
Vusta kelimesi sadece "orta" değil,
En faziletli, en üstün olanı.
Öğle mi, ikindi mi, yoksa Cuma mı?
Tartışılan bu kavram,
Ama kalplerde yerini aldı,
Cuma'nın üstünlüğü, ayrıcalığı.
Es'ad ibn Zurâre öncülüğünde,
On iki kişi toplandı o gün,
Yahudiler Cumartesi, Hristiyanlar Pazar,
Biz de Cuma'yı seçtik kendimize.
Mus'ab İbn Umeyr geldi Medine'ye,
Öğretti İslam'ı, kıldırdı namazı,
Nebimiz gelmeden önce bile,
Yankılandı tekbirler, dualar.
CMA kökünden türedi kelime,
Toplanma, birlik, beraberlik,
Araplar "Cumua" der, Türkler "Cuma",
Aynı ruh, aynı duygu, aynı ibadet.
Sadece bir namaz değil bu,
Toplumsal dayanışmanın göstergesi,
Omuz omza, kalp kalbe,
Müslümanların birlik vaktı.
Kesin bir emir değil günün seçimi,
Toplumun ihtiyacına göre şekillendi,
Başka bir günde kılınsa da olur,
Önemli olan ruhu, niyeti.
Alışverişi bırakın, çağrıya koşun,
Allah'ı anmaya, duaya, ibadete,
Kadın-erkek ayrımı yok bu vakitte,
Herkes eşit, herkes kardeş.
Cuma namazı bir köprü kurar,
Dünya ile ahiret arasında,
Bireysel ibadet, toplumsal ritüel,
İkisi birden, aynı anda.
Tevazu ve itaatle durmalı,
Allah'ın huzurunda kulluk ederken,
Cuma namazı hatırlatır bize,
Birlik olmanın, toplanmanın gücünü.
"Ey iman edenler! Toplantı günü salât için çağrıldığınız zaman hemen alışverişi bırakın ve Allah'ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu sizin için hayırlıdır."