"Ne kadar da çok 'yeni ben' görüyorum, eskileri yeterince 'ben' olamamış gibi." - Oscar Wilde"

Di̇ploma: Bi̇lgi̇ni̇n Deği̇l, İtaati̇n Belgesi̇

"Bilginin Kurumsallaşması ve Diplomanın Dönüşümü" adlı bu metin, insanlık tarihinde bilginin kutsal bir güçten bürokratik bir forma nasıl değiştiğini inceliyor. Diploma kavramının Yunanca kökeninden başlayarak, zamanla nasıl bir meşruiyet aracına dönüştüğünü eleştirel bir bakışla ele alıyor. Metinde, modern toplumda belgenin yetkinlikten daha değerli hale gelişi sorgulanırken, İslami perspektiften gerçek değerin kaynağı tartışılıyor.

yazı resim

İnsanlık tarihi boyunca “bilgi” kutsal, dönüştürücü ve özgürleştirici bir güç olarak görülmüştür. Ancak modern çağda bilgi, giderek bürokratikleşmiş, ölçülebilir ve denetlenebilir bir forma sokulmuştur. Bu dönüşümün en somut göstergelerinden biri diploma kurumudur. Yunanca diplōma (“katlanmış belge”) kelimesinden türeyen diploma, başlangıçta bir kişinin belirli bir eğitimi tamamladığını gösteren bir tanıklık belgesi iken; zamanla bir meşruiyet ve itaat aracına dönüşmüştür. Bugün diploma, toplumların sosyal güven sisteminin temel taşlarından biri gibi görünür. Ancak bu güven, bilgiye değil, kurumsal onaya dayanmaktadır. Bu durum, “ehliyet” ile “yetki” arasındaki farkı ortadan kaldırmış; yetkinliği hak eden değil, belgeye sahip olanın ön plana çıkmasına yol açmıştır. Oysa Kur’an’a göre gerçek değer, belgeden değil takvâ, hikmet ve emanet ehliyetinden doğar.
I. Diplomanın Tarihsel Kökeni: Bilginin Meşruiyet Mührü
İlk diplomalar, Orta Çağ Avrupa’sında ortaya çıkan Bologna, Paris ve Oxford gibi üniversitelerde verilmiştir. Bu kurumlar kilisenin denetimindeydi. Dolayısıyla diploma, “bu kişi doğru bilgiye sahiptir, kilise öğretilerine aykırı değildir” anlamına gelirdi. Yani diploma başlangıçta bilgiyi doğrulayan değil, otoriteye sadakati tasdik eden bir mühürdü. Kilise, bilgiyi kontrol altına alarak hakikat üzerindeki tekeli elinde tutuyordu. Bu bağlamda diploma, bilginin değil, itaatin belgesiydi. 17. ve 18. yüzyıllarda ulus-devletlerin yükselişiyle bu otorite kiliseden devlete geçti. Artık bilgi, devletin güvenlik ve düzen mekanizmasının bir parçasıydı. Devlet, “kimin doktor, mühendis, öğretmen olabileceğine” karar vermek için standartlar koydu; diploma böylece idari denetimin ana aracına dönüştü.
II. Sanayi Devrimi ve Diploma Fabrikası
Sanayi Devrimi, bilgi üretimini ve meslek yapısını kökten değiştirdi. Fabrika düzeni sadece üretim biçimlerini değil, eğitim sistemini de belirledi. Okullar, fabrikalar gibi organize edildi:
Herkes aynı yaşta, aynı sınıfta, aynı müfredatı alır;
Zeka türleri göz ardı edilir.
Zil çalar, ders başlar; zil çalar, biter;
Sonunda “ürün” olarak mezun çıkar.
Bu sistemin amacı sorgulayan birey yetiştirmek değil, itaat eden çalışan üretmektir. Diploma, bu fabrikanın “çıkış sertifikası”dır. Böylece birey, düşünme özgürlüğünü değil, uyum becerisini ispatlar. Diploma artık bilgi değil, sisteme uygunluk göstergesidir. Ivan Illich’e göre modern eğitim sistemi bireyleri bilgiye değil, kurumsal onaya bağımlı kılar. Michel Foucault ise diplomanın, bilgiyle iktidar arasındaki bağı temsil ettiğini belirtir: “Diploma, kimin konuşma hakkı olduğunu, kimin susacağını belirler.”
III. Diploma ve Zulüm: Liyakat Yerine İtaat Kültürü
Diplomanın en büyük yanılgısı, yetkinliği kağıda indirgemesidir. Bir kişi yıllarca sınavlardan geçip diploma alabilir ancak bu, onun gerçekten öğrendiğini, beceri kazandığını ya da ahlakî olgunluğa eriştiğini göstermez. Bir doktor mezun olabilir ama yeteneği yoksa, empati yoksunuysa şifa değil zarar üretir. Bir mühendis diploma alabilir ama becerisi yoksa sahada üretim yapamaz. Bir öğretmen belgeye sahip olabilir ama düşünceyi değil dogmayı aktarır. Sonuçta toplum, yetkin ama diplomasız kişileri dışlarken, diploması olan ama yetersiz bireyleri ödüllendirir. Bu, liyakat yerine itaat kültürünü doğurur. Böylece diploma, halkın önüne konan bir zulüm aracına dönüşür: ehil olan görev yapamaz, belge sahibi olan yapar.
IV. Kur’an Perspektifinden Gerçek Yetkinlik
Kur’an’da “ilim” (bilgi) ve “hikmet” (bilgeliğin doğru kullanımı) sıkça birlikte anılır:
> “O, dilediğine hikmeti verir. Kime hikmet verilmişse, ona çok büyük bir hayır verilmiştir.”(Bakara 2:269)
Burada hikmet, bilginin ahlakla birleşmiş hâlidir. Bir insanın bilgisi varsa ama adaleti, merhameti, hakkaniyeti yoksa o bilgi Allah katında değer taşımaz. Gerçek yetkinlik, bilgiyi Allah’ın rızasına uygun biçimde kullanmaktır. Diploma bunu ölçemez çünkü niyetin, takvânın, ahlakın belgesi yoktur. Kur’an, sorumluluk verilirken “emanet ehline verilmeli” buyurur:
> “Allah size, emanetleri ehline vermenizi emreder...”(Nisâ 4:58)
Bu ayet, sadece yöneticilik için değil, her türlü görev ve yetki için geçerlidir. Ehil kişi, diploması olan değil adaletli, dürüst, basiret sahibi olandır. Kur’an’a göre yetkinliğin üç ölçüsü vardır:

  1. Takvâ: Allah bilinciyle yaşamak (Hucurât 49:13)
  2. Hikmet: Bilgiyi hakka uygun biçimde kullanmak (Bakara 2:269)
  3. Emanet Ehliyeti: Sorumluluğu adaletle taşımak (Nisâ 4:58)
    Bu üçü bir araya gelmeden, kişi Allah katında “ehil” değildir. Bin diploması olsa da, kalbinde takvâ yoksa değersizdir. Ama bu üçüne sahip olan kişi, diplomasız da olsa Allah katında en yetkin olandır.
    V. Bilginin Kalbe Yazılması: Hakikatin Diploması
    Diploma, insanların onayıdır hikmet, Allah’ın onayı. Diploma gözle görünür hikmet kalpte tecelli eder. Gerçek öğrenme, bir belgeyle değil, bilinçle ölçülür. Çünkü insanı yücelten bilgi değil, bilgiyi taşıyan ruhun ahlâkıdır.
    > “Şüphesiz Allah katında en değerli olanınız, en çok takvâ sahibi olanınızdır.”(Hucurât 49:13)
    Bu ayet, Allah katındaki değerin kâğıtla değil, kalp saflığıyla ölçüldüğünü bildirir. Diploma, düzenin güvencesidir ama hakikatin güvencesi yalnızca Allah’tır. Gerçek yetkinlik, kâğıda değil, kalbe yazılır. Diploma, tarihsel olarak bilginin değil, otoritenin aracıdır. Kilise döneminde dogmaya devlet döneminde bürokrasiye sanayi döneminde üretim düzenine hizmet etmiştir. Bugün ise görünürde liyakati, gerçekte itaati temsil etmektedir. Kur’an’ın ölçüsüyle bakıldığında, gerçek “ehliyet” ne belgeyle ne de unvanla belirlenir. Allah katında değerli olan, takvâ, hikmet ve emanet ehliyetidir. Diplomalar yeryüzünde geçerlidir ama gökyüzünde yalnızca kalbin doğruluğu geçerlidir. İnsanı yücelten, bilgi değil, bilginin hakikate yönelmiş niyetidir. Gerçek diploma, kâğıda değil kalbe mühürlenir.

KİTAP İZLERİ

İyilik

Şebnem İşigüzel

Bir Yalancının Son İtirafları: Şebnem İşigüzel’in “İyilik” Romanında Parçalanan Bir Hayat Şebnem İşigüzel, çağdaş Türk edebiyatının en cesur seslerinden biri olarak, okuru her zaman rahatsız
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön