şiir'den bir teni vardı onun,
kirli sakalları ve yoktan bir kalbi..
her sabah uyandığında mutlaka bir sigara yakar,
pencereden temiz hava alırdı..
haftasonlarını beraber geçirirdik,
sonra birgün buluştuk yine.
Yanında tanımadığım bir kız vardı,
uzun saçlı,
esmer tenli bir kız.
bana doğru yaklaştıklarında
aslında cisimsiz bişey olduğunu anladım,
yaşı benden üç beden büyüktü.
kendimi şöyle bir toparlayıp,
yumuşak bir ifadeyle kim olduğunu sordum.
-acele etme tanışacaksınız dedi.
bir sandalye çekip oturdum,
sakin davranmaya çalışsamda
ellerimin titremisine hakim olamıyordum.
Sanki beni yalnızlığa alıştırıyorlarmış
gibi bir havaları vardı,
bu zor günümde beni bırakmayan iki dost gibi.
onlar birlikte haraket ederken
ben bağımsız davranıyordum artık,
onlar biz'ken ben tek'tim o gece.
artık ona dokunamıyordum bile.
sonra o lanet olası çenesini açtı,
seviyorlarmış birbirlerini.
dik durmaya çalışıyordum,
ikisinden de gözlerimi kaçırdım ama
yanındakinin zafer kazanmış gibi davranması
beni çileden çıkarıyordu.
ben onunla savaşmıyordum ki?
bir zafer kazanma çabam da yoktu.
Ellerimden kayıp giden çoban yıldızıydı sanki aşkı,
geceyi gökyüzüne as'sam bile fayda etmeyecekti artık.
oysa benim ondan tek istediğim
yeni bir aileydi,
yeni acılar,
dayanılmaz ayrılık değil!
son bir şanstı.
bir süre sonra kalkıp gittiler zaten,
son kez arkasından baktım.
Kafasını çevirmedi,
ayak ahenklerini bile uydurmuşlar.
itiraf ediyorum,
ideal bir çiftler.
birinin kafası yok diğerinin fikri !
diğerinin meymeneti yok birinin güzel bir cismi !
...
sakın yanlış anlamayın beni,
bu bir aşk hikayesi değildi.
Sadece evrim teorisine nasıl inanmaya başladığımı
özetledim size.
''maymun geldiler,
maymun yaşadılar ve
maymun ölecekler''
işte tek mesele bu.
NOT: lütfen yazdıklarımı ve yazacaklarımı dikkate alıp,
ilişkilerinizde denemeyiniz.
Kalb'e kapalı alanda yazılmıştır!
BELİNA ÖZBEK