Gamzelerimin En Derin Yeri
Güldüğümde canımı yakacak, dudaklarımı acıtacak...
Bir gülüş saklıydı gamzelerimin çukurunda.
Bir veda gizlenmişti belki her kahkahamda,
Bu canımı yakan tebessümün nedeni,
Sesim titrerken, içimde susan onca yaradandı belki,
Bir göz kırpışınla yıkılırken içimin surları,
Sen bilmeden kaç kez
Çöktüm aynanın karşısında.
Kendi gölgeme bile anlatamadığım ne varsa,
Birer birer toplandı göz kapaklarım da..
Kirpiklerimi kıra kıra, yanaklarımdan döküldü kederler.
Dudaklarım gülse de, gözlerim hep yarım bakar...
İçimde büyüyen suskunluk, günden güne ağırlaşır
Ve hiçbir şey olmamış gibi susarken sen,
Ben içimde bin defa daha öldürdüm gülüşlerimi.
Zamanla değil, gözlerinde eksildin en çok, sen...
Sözlerinle değil, sessizliğinle paramparça oldun içimde.
Her "iyiyim" deyişim de biraz daha unuttum kendimi sende.
Seni her unutuşum da ise, içimde çaresiz seninle kaldım yine.
Kederle yüklü aynı gece,
Kaç kere sabaha varılır ki sence?
Aynı yaraya cezasız kaç kez susulur ki bilinçsizce?
Ben seni en çok sustuğum yerde kaybettim.
Ve orada başladım...
En çok için için kanamaya.
Şimdi her gülüşüm de sana
Bir mezar daha kazılıyor içimde.
Ve sen hâlâ hiçbir şey olmamış gibi susarken,
Ben gömdüm kendimi...
Gamzelerimin en derin yerine.
Ve şimdi
Zaman kısa, hadi gülümse diyorsunua bana.
Hangi zamandan gülümseyeyim sana?
Canımı yaktığın andan mı?
Yoksa kalbimi paramparça ettiğin zamandan mı?
Sahi hangi daha çok acıtır beni?
Hangisi daha çok yaralar yüreği mi?
Söyle hangi?
Hangisinden gülümseyeyim sana?
---