Yaralarımız da dik oturur bizim;
hatırla,
tekil yalnızlığımızı koma halinde taşırdı çoğul kalabalıklar
meleklerin evine
kimin çukuruna gömülen cesettik
kimin hanesinde yazılmayan konuk
hiçbir sayımda geçmezdi varlığımız!
Ölerek çoğalan adımlarımız vardı,
önce ölmeyi öğrenmiştik
bölünmeden yaşamak çok sonra...
Omuzlarımda taşıyorum örgütsüz cinayetimi,
kuşları azat ederken
sapanların önünde kurşuna diziliyorum
düş'tenmiş çocuk
gökkuşağından uçurtmalar yaparken
yüzünden bakışlarıma aktı kan
uyandım!
Şimdi;
yedi rengi bıçaklamaya hazırlanıyor Tanrı,
cesedim çıplak,
Gecem çırılçıplak!