Geceye Küsemem

Balıkçı kahvelerinin, sahil lokantalarının ışıkları denizde renkli çizgiler gibi uzuyordu. Limanda kendimle konuşurken, ay deniz karanlığından sırmalarla süslü elbisesini çıkarıyordu. Bir aya baktım, bir denize, bir geceye... Deniz, gece, ay ko

yazı resim

GECEYSE KÜSEMEM.prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /

Limandayım, balıkçı kahvelerinin, lokantaların, meyhanelerin ışıkları; denize düşüp renkli iplikler gibi uzayıp gidiyor. Deniz olmak geliyor içimden, ışık olmak geliyor, sarhoş olmak gelmiyor. Gerze önlerinden bir ay yükseliyor, denizi altına boyayarak, büyüleniyorum. Bir saniyesini bile kaçırmak istemiyorum. Aman tanrım, bu ne ihtişamlı bir gösteri, bu ne biçim bir mucize? Bir adım bile atmadan beton setin üzerine oturdum. Ayaklarımın altında kayalarla, yosunlarla insanı deli divane eden bir deniz. Üşüyorum ama gidemem, siz de olsanız gidemezdiniz. Sevgiliniz bile beklese çaresiz, aklınızdan uçup gidecektir.

Güzelliğinde kaybolurken geceyi düşündüm, yaşadıklarımı düşündüm. Acıyı hissetmek için, hüzünler içinde boğulmak için yaralarımı kendim mi kanatıyordum? Oysa güzel bir yaşamım oldu benim. Açlık çekmedim hiç örneğin, savaşlar görmedim, seller, depremler yaşamadım. Küçük bir çocukken annemi, babamı kaybetmedim, hiç yalnız kalmadım, sevgisiz de... Özürlü birinin çilesini, sıkıntılarını yaşamadım, hapis yatmadım, çöpten ekmek toplamadım, sokaklarda yatmadım... Elimi kana bulamadım, taşınmaz pişmanlıklarım bile yok.

Bütün şanslı çocuklar gibi gidecek okullarım oldu benim. Yatılılık yılları biraz buruktur bilirsiniz. Ekmek elden, su gölden olduktan sonra, biraz dertlenmek, yetim gibi dolaşmak okul koridorlarında nedir ki? Kıymetini bilmediğimi arsızlığıma verin, ama şanslıydım bir çoğunuzdan biliyorum. Diplomama iş bile verdiler, yarım asır değil topu topu on yıl kadar sürdü züğürtlüğüm. Hem fırıncılara yalvarmadan ekmekalabildimben, hem de günü gününe taksitlerimi ödedim.

Beni mutsuz edecek beklentilerim yok. Umutsuzluğa boğacak, peşinde koşmaktan yorulduğum düşlerim de. Borsadan çuval dolusu para kaldırmak istemedim, büyük ikramiye gelip beni bulsun diye hayaller de kurmadım. Bütün insanlar gibikendime katlanamadığım zamanlarda yaşadığım bu kentten, bu sokaklardan kaçmayı istedim elbette. Sanki gitsem, kaçsam ne olacak? Yaşamın bütün renkleri, bütün tatları vardığım terminalde beni mi karşılayacak? İş işte...Laf...

İyice bir baktım kendime. Nefret ettiğim bir yüz bile canlanmadı gözümde. Kızacak kimsem bile yok. Elbette içime, yüreğime alıp sokmak isteyeceğim kadar sevdiğim de. Suya sabuna ilişmeden yaşayıp gidiyorum. Benden tiksinenler var mı acaba?Nefretini kazandığım, alacak hesapları içinde olanlarım var mı? Duyduk duymadık demeyin, bana içinde öfkesi biriken varsa eğer gelsin şimdi alsın. Tam şimdi. Yarın bu kadar cömert olamayabilirim, yada savunmasız. Bu gece, bu ay, bu deniz... Ruhumu şeytana satmadım ama alın sizin olsun, bedenimle birlikte. Bütün sözcüklerim, yüreğim sizin olsun... Bir bıçak girse yüreğime tam şimdi, bir damla kanım akmaz.

Balıkçı kahvelerinin, sahil lokantalarının ışıkları denizde renkli çizgiler gibi uzuyordu. Limanda kendimle konuşurken, ay deniz karanlığından sırmalarla süslü elbisesini çıkarıyordu. Bir aya baktım, bir denize, bir geceye... Deniz, gece, ay konuşmaya başladı, ben sustum...

Güller beni Anlar

Ocak-2002

Başa Dön