Hayranlık

Bre adam, eline cetvelle vurmayacaklar senin, öleceksin, var mı ötesi?

yazı resim

Sokrates’in karısı: ”Ah! Bu insafsız yargıçlar! Seni haksız yere öldürüyorlar.” diye ağlayıp sızlanırken, Sokrates de “Ya haklı olarak öldürseler, daha mı iyi olacaktı?”demiş.

Ey Tanrım, sen nasıl mükemmelsin ki bu sözü söyleyebilecek insanlar yarattın...

Anlayamıyorum. Vaktin birinde bir adam bu soruya -tam da ölüme giderken- nasıl böyle bir cevap verebiliyor anlayamıyorum. Bre adam, eline cetvelle vurmayacaklar senin, öleceksin, var mı ötesi? Ama adamın yaşadığı hayat bedeninde sıkışıp kalmamış işte, düşünceyle yaşıyor. "Vay anasını, o devirde yaşasaydım da adamın önünde saygıyla eğilseydim" diyorum. Adamın zamanın en ileri düşünürü olması, bu devirde hala adının zikrediliyor olması bile buna şaşmama engel değil!

Zekanın çizgisi çok incedir, bir nokta dahi ilerlemek deliliktir, derler. Bu da zekanın en uç noktası olmalı...!

Bir çok anlamı olan bu üç-beş kelimenin sadece tek temasında takılıp kalıyorum şimdilerde...

Hayat aynı! İnsanlar haksız infaza maruz kalmaya devam ediyor. Bu infaz ölüm olmaz da başka türlü olur ama oluyor. Ben, değil kendi başıma gelmesi, tanımadığım, bilmediğim, haberlerde duyduğum insanlar için bile durduğum yerde çıldırıyorum! Sövüyorum, sayıyorum; gözlerimden ateşler fışkırıyor, etrafımda duran insanlar bir adım geri gidiyor. Adaletsizlik! Dünyanın en doğal gerçeği olduğunu bildiğim halde tahammül edemiyorum. Sonra bunu düşünüyorum, Sokrates'ı tabii... Duruyorum. Gözlerim anlamsızlaşıyor, beynim bulanıklaşıyor.

Bana nasıl bir örnek olduğunu yukarılardan bir yerden görüyor mu bilmem ama benim gibi bir barutu "püf " diye üflediğini bilmesini isterdim. İnsanların kendi bedenlerinden çıkıp objektif değerlerle yorum yapabilmesi, hikayenin can alıcı noktasını sıradan insanların egolarını paramparça ederek yakalaması ne büyük yeti!

Bu yeti, bir gün bi yerde beni de ağına düşürebilmeli…

Başa Dön