Türk halkı hem işgal güçlerine, hem de saltanata karşı büyük bir direniş ve uyanış hazırlığı içindeyken Osmanlı Devleti'nin böyle bir antlaşmaya imza atması büyük bir aymazlık ve vurdumduymazlıktı. Osmanlı ile Müttefik Devletler Fransa, İtalya ve İngiltere arasında yapılan bu antlaşmaya Japonya, Belçika, Yunanistan Polonya, Portekiz, Ermenistan, Çekoslovakya, Romanya, Yugoslavya, Hicaz (Arabistan) devletleri de imza vermiştir.
433 maddeden oluşan bu dev antlaşmanın 6. bölümündeki 6 madde (88-93) salt Ermenistan ile ilgilidir. Vilayeti Sitte denilen 6 vilayetin (Erzurum, Van, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) Ermenistan'a verilmesini öngören bu antlaşmanın 6. Bölümündeki 6 maddeyle 6 rakamı üzerinden Osmanlı ile nasıl dalga geçildiği açıkça ortadadır.
Buna göre Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti'nin varlığını ve bağımsızlığını koşulsuz tanıyacak, Osmanlı-Ermeni sınırı ile 6 ilin durumu hakem sıfatıyla ABD Başkanı Wilson tarafından belirlenecekti:
"ABD başkanınca belirlenecek sınır ile söz konusu illerin kısmen veya tamamen Ermenistan'a terki gerektiği takdirde Osmanlı devleti, karar tarihinden itibaren, terk edilen yerler üzerindeki tüm haklarından vazgeçtiğini şimdiden beyan eder."
Söz konusu maddedeki cümle düşüklüğü, mantıksızlık ve "şimdiden beyan etmenin" dayanılmaz anakronizmi bir yana, Osmanlı antlaşmayı imzalamakla o illeri zaten Ermenistan'a vermiş oluyordu ! Nitekim 22 Kasım 1920'de, (Tunceli ve Diyarbakır hariç, -zira bu illerin Kürt aşiretlerine verilmesi planlanıyordu-) Başkan Wilson Trabzon'u da bonus gibi ekleyerek Erzurum, Elazığ, Van ve Bitlis'i sanki babasının çiftliğiymiş gibi Ermenistan'a verdiğini açıklayacaktır! Yani bugün aynen Trumpın Golan Tepelerini İsraile veriyorum dediği gibi !
Böylece Wilsonun berkitme (tahkim) kararıyla Bitlis, Van, Erzurum, Elazığ ve Trabzon bölgelerinden toplam 103.000 km2lik bir toprak tek kurşun atılmadan Ermenistana hibe ediliyordu! O tarihte zaten Ermeni işgalinde olan Kars ise otomatikman Ermenistan'a kalmış oluyordu.
Bu yüz kızartıcı gelişmeler üzerine Ankara'da yeni kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Sèvres Antlaşmasını çok sert bir bildiri ile kınamış, Ankara İstiklal Mahkemesi 1 numaralı kararı ile de anlaşmaya imza koyan üç yetkili ve Sadrazam Damat Ferit Paşa vatan haini ilan edilmişlerdir.
İmdi, Osmanlı ve Vahdettin'i kurtarmaya çalışan yeni yetme postmodern akiller Sèvres Antlaşmasını Meclisi Mebusan ve Vahdettinin onaylamadığını ileri sürerler! İyi de aslanlar, 10 Ağustos 1920de Sèvres Antlaşmasını imzalayanlar bizzat Sultan Vahdettin tarafından atanan, delege olarak Paris'e giden Sadrazam Damat Ferit Paşa, Bern Büyükelçisi Reşat Halis Bey, eski Maarif Bakanı Mehmet Hadi Paşa ve eski Şurayı Devlet (Danıştay) Başkanı Rıza Tevfik Bey değil miydi? Kim atadı bu adamları ? Napolyon Bonapart mı ?
Üstelik, o tarihte zaten Meclis kendini feshetmiş ve Vahdettin tarafından da lağvedilmiş olduğundan Meclisin onayı diye bir şey söz konusu olamayacağı gibi Meşrutiyet de sona ermişti! O halde, bu durumda tek yetkili Sultan Vahdettin idi, ve bal gibi onay vermiştir.
TÜRKİYE ERMENİSTAN SAVAŞI - GÜMRÜ ANTLAŞMASI
Büyük Ermenistan utkusu peşinde koşan Ermenistan 3 Nisan 1920de, ABD ve İngiltereye güvenerek, Aras nehrinin doğusundaki Vedi kentini ele geçirir. 28 Mayıs 1920de Ankaraya bir nota vererek Batı Ermenistan olarak gördükleri Doğu Anadoludaki 6 vilayeti (Erzurum, Van, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) ilhak edeceğini açıklar. 30 Mayıs 1920den itibaren de TBMM hükümeti Ermenistana yapılacak askeri harekatı görüşmeye başlar. 16 Haziran 1920de Ermeni ordusu Erzuruma 100km uzakta bulunan Oltu'yu alır, Dehne boğazını ele geçirir ve Erzuruma saldırmak üzere hazırlıklara başlar.
8 Temmuz 1920de Ankara Ermeni Hükümeti'ne Oltu'yu derhal boşaltılması için bir ültimatom verir, bunu 9 Temmuz 1920de Ermenilerin doğudaki kırımlarını kınayan protesto notası izler. 28 Temmuz 1920de Ermenistan Türkiyenin tüm notalarını reddeder ve Oltu'nun kendisine ait olduğunu bildirir.
Bu arada Osmanlı hükümeti ile Müttefikler arasında Paris barış görüşmeleri sonlanmakta olup 10 Ağustos 1920de Sèvres Antlaşması imzalanmıştır. Türk halkı işgal güçlerine, karşı büyük bir direniş hazırlığı içindeyken Osmanlı Devleti'nin böyle bir antlaşmaya imza atması büyük bir aymazlık ve vurdumduymazlıktı.
Sèvres Antlaşmasının uygulanmasını engellemek ve Ermenistanı durdurmak isteyen Ankara hükümeti 20 Ağustos 1920den itibaren Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile görüşmelere başlar. Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerin'in Kafkasya'da Türklere ait bazı bölgelerin ve doğu illerinin Ermenistan'a verilmesini istemesi üzerine görüşmeler çıkmaza girer.
Bunun üzerine Kazım Karabekir komutasındaki birlikler karşı saldırıya geçerek Oltu ve Sarıkamışı Ermenilerden geri alır (20 Eylül 1920). Bunun üzerine batı ülkelerinden yardım geleceğini uman ve Sèvres Antlaşmasına güvenen Ermenistan Türkiyeye savaş ilan eder (24 Eylül 1920)
Tam o sırada beklenmedik bir konuk ortaya çıkar: 22 Eylül 1920de General James G. Harbord başkanlığında bir ABD heyeti Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere Sivasa gelir! Kuşkusuz heyetin amacı Sèvres Antlaşması kapsamında Başkan Wilson tarafından Ermenistana bağışlanacak yerleri görmek, Anadolu ve Kafkasya'daki durumu yerinde incelemek, Ermenistan Türkiye çatışmasını engellemek, Mustafa Kemal ve ekibinin SSCB ile olan ilişkilerini araştırmak olmalıydı. ABDnin asıl endişesi TBMM hükümetinin bir Sovyet cumhuriyetine dönüşmesiydi. Sanırım Harbordun ABD kongresine sunacağı rapor Ermenilerle bir yere varılamayacağı yolundaydı. Bu konudaki bilgi kaynakları çelişkilidir..
Bu arada SSCB ile TBMM arasında uzlaşmanın sağlanması üzerine Kâzım Karabekir komutasında harekete geçen ordu birlikleri Ermeni-Gürcü ordusunun işgali altında bulunan Kars, Ardahan, Artvin, Batum ve Iğdır'ı geri alır (30 Ekim 1920). Türk ordusu Ermenistanın başkenti Erivan'a doğru ilerlerken, bir Sovyet Kızıl Ordusu da kuzeyden Erivan'a yaklaşmaktadır. Bunun üzerine 17 Kasım 1920de Ermeniler ateşkes ister. Tüm bunlara rağmen Wilson ABDde yaşayan Ermenileri mutlu etmek için 22 Kasım 1920de Doğu Anadoluyu Ermenistana verdiğini açıklayacaktır
1 Aralık 1920de Ermenistan ile Gümrü Antlaşması imzalanarak Türk-Ermeni sınırı 1878 öncesindeki Osmanlı-Rus hattına çekilir. Bu hat, bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırıdır. 2 Aralık 1920de Kızıl Ordu herhangi bir direnişle karşılaşmadan Erivan'a girer ve Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edilir. Taşnaklar ülkeden kovulur, yönetim Ermenistan Komünist Partisine geçer. (Sonraki bölüm: Batı cephesinde durum: Türk-Yunan savaşı)
Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih - Ermeni Sorunsalı (7. Bölüm
Türk halkı hem işgal güçlerine, hem de saltanata karşı büyük bir direniş ve uyanış hazırlığı içindeyken Osmanlı Devleti'nin böyle bir antlaşmaya imza atması büyük bir aymazlık ve vurdumduymazlıktı.