Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih Ermeni Sorunsalı (17. Bölüm - Son)

Kuşkusuz, tüm bu olan bitenler ne Türklerin ne de Ermenilerin yaşamış olduğu kayıp ve acılara göz yummak anlamına gelmez. Türk, Ermeni, Kürt, Arap, Müslüman, Hristiyan, milyonlarcası emperyalistlerin tezgahladığı savaşlarda öldü, yaralandı, göç etmek zorunda kaldı, evlerini, mallarını, mülklerini kaybetti, hayatları yıkıma uğradı.

yazı resimYZ

İmdi, gerek Ermenistan hükümetince yayınlanmış bulunan 29 Ocak 2015 tarihli deklarasyon, gerek Avrupa Parlamentosunun 12 Mart 2015 tarihli çağrısına yanıt olarak ben de kendi çapımda bir karşı deklarasyon yayınlayarak bu postmodern Bremen Mızıkacılarını kınamayı gerekli görüyor, dünya insanlığına sesleniyorum:

ERMENİSTANA KARŞI DEKLARASYON
Bir yeryüzü yurttaşı olarak
Ermenistan yöneticilerinin 29 Ocak 2015te yayınladığı deklarasyonu şiddetle reddediyor, bu deklarasyonu yayınlamakla yapmış oldukları saygısızlık ve densizliği kesinlikle hoş görmüyorum;
Ermenistanın artık bu mitomania sendromundan kurtulmasını, soykırım saplantısı ve yalanını terk etmesini bekliyor; tamamen açığa çıkmış olan tarihte eşi benzeri görülmemiş bu büyük iftirayı ve yalanı gerçek olarak kabul edenleri, düzmece belgelerle bunu desteklemeye çalışanları, bunun araştırılmasını, tartışılmasını, yadsınmasını yasalar çıkartarak engellemeye, koruma kalkanları altına almaya çalışanları, bu ortaçağ autodafé kafasını şiddetle kınıyorum;
Türkiyenin olumlu ve sevecen yaklaşımına karşın Ermenistanın Türkler ve Türkiyeye karşı nihilizme varan nefret, kin dolu, sert, düşmanca eylem ve söylemlerini büyük üzüntüyle karşılıyorum;
Ermenistan ve Ermeni Apostolik Kilisesini Türkiyeden tazminat ve toprak talebi gibi patolojik tutkular peşinden koşmaktan vazgeçmeye, entrika, isyan ve terörle dolu kendi karanlık geçmişleri ve tarihleriyle yüzleşmeye çağırıyorum,
Yüzyıl boyunca sürdürdükleri bu soykırım yalanı için Ermenistan yöneticilerini Türkiye Cumhuriyetinden, Ermeni terörüne kurban giden Türk ailelerinden, Türk yurttaşlarından, Ermenistan halkından, Ermeni diasporası ve tüm dünyadan özür dilemeye davet ediyorum,
Ermenistanın Türkiye ve insanlığa karşıtı nefret suçu oluşturan bu karalama kampanyasının, etkinliklerin ve düşmanca söylemlerinin cezalandırılması gerektiğine inanıyor, bu tutum sürdürdüğü sürece bu ülkeye Birleşmiş Milletler kararı ile ambargo dahil gerekli her türlü yaptırımın uygulanmasını bekliyorum,
Ermenistan yöneticilerinin ısrarla sürdürdükleri gerginlik politikasına rağmen yüzlerce yıldır birlikte yaşamış, komşu Ermeni ve Türk halkları arasında er geç bir tarihsel uzlaşmanın sağlanacağını umut etmek istiyorum.

EPİLOG
Soykırım iddiasına nihilizme varan bir tutkuyla ölümüne sarılıp bu konuda sürekli psikolojik propaganda yapmak, küllenmiş acıları yeniden siyaset arenasına taşımak, çok daha derin nefretlere, düşmanlıklara yol açmasının yanı sıra, halklar arasındaki kin, öfke ve karşılıklı suçlamaları tırmandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Hepsinden beteri iki tarafta da bir takım ırkçı-şoven kuruluş ve derneklerin faaliyete geçerek iki toplum arasındaki düşmanlıkları yeniden körüklemesi olasıdır. Ve maalesef gidişat o yöndedir. Rüzgar eken fırtına biçer, fırtına eken de kasırga biçer.

Soykırım yalanının açığa çıkması, çıkarılması salt Türklerin ve Ermenilerin değil, tüm insanlığın sorunudur. Türk toplumu bu ağır ve asılsız karalamanın altında kendini ezik ve suçlu hissetmektedir. Soykırım yalanını pazarlayanlar bu suçluluk kompleksini ve bu algıyı Türk toplumuna şırıngalamayı, yerleştirmeyi başarmışlardır.
Bir ülkeyi ve toplumu tepeden tırnağa soykırım yalanıyla suçlamak en azından soykırım kadar ağır bir suçtur. Ve bu düzmece suçlamayı yapanlar, pazarlayanlar, bundan nemalananlar bunun hesabını adalet önünde vermelidirler.

Benim insanlık vicdanına çağrım şudur: Bir sürü belge, bilgi, bilim insanının karşı çıktığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı kapsamında bu Ermeni mitomanisini, bu asılsız yalanı ve iftirayı kesinlikle, hiçbir zaman kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Bu çağrı Türk halkının uyanması, üzerindeki ölü toprağını atması için yapılan adalet ve demokrasinin güçlendirilmesini amaçlayan, geleceğe dönük bir çağrıdır. Soykırım yalanına karşı direnmek nefret söylemine, ırkçılığa karşı savaşmak, barış, sevgi, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve insanlık için savaşmak demektir.

Kuşkusuz, tüm bu olan bitenler ne Türklerin ne de Ermenilerin yaşamış olduğu kayıp ve acılara göz yummak anlamına gelmez. Türk, Ermeni, Kürt, Arap, Müslüman, Hristiyan, milyonlarcası emperyalistlerin tezgahladığı savaşlarda öldü, yaralandı, göç etmek zorunda kaldı, evlerini, mallarını, mülklerini kaybetti, hayatları yıkıma uğradı.
Geçmiş acıları anlamsız ve ölümcül bir yarışmaya sokmak yerine tüm halkların kardeşliğini, barış ve sevecenliği geliştirmeye özen göstermeliyiz diye düşünüyorum. Bu empati ve erki oluşturmak için -bir zamanlar faaliyette olan- Türk-Ermeni dostluk derneğinin yeniden kurulmasını öneriyorum!

Ama kime söylüyorum? Karşımda muhatap kim var? İşte bakıyorum: Karşıma sadece kimsenin okumadığı, aldırmadığı, belki de hiç bilmediği- Birleşmiş Milletler binasının duvarında yazan tümce çıkıyor: ve artık ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, ve savaşı öğrenmeyecekler. Bu söz taş duvara kazınabiliyor, yazılıyor, ama, tuğla gibi kalın, taştan daha sert olduğu anlaşılan, beyinlere ve yüreklere bu söz işlemiyor!

Her fırsatta ırkçı, etnik, dinsel ayırımcılık ve nefret söylemleriyle toplumlar arasına düşmanlık tohumları ekmekten, gözdağı vermekten, karşılıklı aşağılamalardan, üstü kapalı tehditlerden vazgeçmemiz, hepimizin bu kan davası ve misilleme zihniyetini terk ederek karşılıklı kayıpların acısını istismar etmeyi bırakmamız, işbirliğinde uzlaşmamız, barış ve sevgide gelişmemiz gerekir demeyi umut etmek istiyorum. Ama, ne yazık ki, elim havada kalıyor, sanki rüzgarı kavramağa çalışıyorum, karşı tarafta en küçük bir umut ışığı görünmüyor. Bu durum Üçüncü Dünya Savaşına kadar böyle sürecek gibi görünüyor. Umarım yanılan ben olurum.

KAYNAKÇA

  1. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları, 1992,
    2.Davranışlarımızı Kökeni, Dr. Erol Teber, Sorun Yayınları, 1975
    3.Din Devletleri, Prof. Dr. Aysel Ekşi, Ümit Yayıncılık, 1995
    4.Emperyalizm Kıskacında Türkler Ermeniler Kürtler, Yazıcı Yayınevi, 2003, Ersal Yavi
    5.History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, Stanford J. Shaw, Cambridge University Press, 1987
    6.History of the Western Civizilation, Bertrand Russell, Unwin University Books, 1971
    7.İnternet kaynakları: Timeturk Haber, BBC, Reuters, Liberation, Le Monde, Vikipedia, Agos Gazetesi, Al Jazeera ve Ermenistan ile ilgili çeşitli web siteleri
    8.Osmanlı İmparatorluğunun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, Dimitri Kantemir, Cumhuriyet Yayınları, 1998
    9.The Encyclopedia Americana International Edition, Americana Corp., I-XXX Volumes, New York, 1977
    10.The Readers Digest Great Encyclopeadic Dictionary, Oxford University Press, 1964
    11.The Turkish Labyrinth, James Pettifer, Viking Penguin Group, 1997
    12.Théma Larousse, Tematik Ansiklopedi, Cilt 1-2, Larousse 1993 Milliyet 1993-1994
    13.Türk Devrimini Temelleri ve Gelişimi, Doç. Dr. Ahmet Mumcu, A.Ü. Hukuk Fakültesi Yayınları, 1976
    14.Türkiye Cumhuriyeti Çökerken, Vural Savaş, Bilgi Yayınevi, 2004
    15.Türkiyede Etnik Gruplar, P. Alford Andrews, Ant Yayınları, 1997
    16.Türkiye Neden Feda Edildi? Merdan Yanardağ, Destek Yayınevi, 2013
    17.Türklerin Tarihi, Doğan Avcıoğlu, Tekin Yayınevi, 1985
    18.Ulusal Kültür Savaşı, Atilla İlhan, Bilgi Yayınevi, 1998
Başa Dön