"Yazmak, bir hayaleti kovalamak gibidir; yakaladığında sana ait olmadığını anlarsın." - Umberto Eco"

İçimin Mavi Aynası

"Cangözyaşım" şiiri, içten gelen gözyaşlarının, kaderin ve ayrılığın yarattığı duygusal fırtınaları anlatıyor. Karanlık gecelerde parlayan umut, kaybolmuş gülüşler ve sokakta ağlayan kediler arasında, şair hayatın yazılmış ve yazılmamış kaderlerini sorgularken, ayrılık acısını ve bekleyişin hüznünü derin, etkileyici imgelerle resmediyor. Hem kişisel hem evrensel bir yas ve yeniden doğuş hikâyesi.

yazı resim

Cangözyaşım
Bir damla yaş dökülür
Gönülden
ta içerden.

Hangi gönül öğütür bunu
Şimal uzakta parlarken.

Geçer ki geçer
ufkuna gecemin,
müntehir bir gölge gibi.

Sanma gönül avutulur
ölümle...

Bir mavi yıldırım düşer geceme,
duruşuma derin izler.
Bağrıma bir seher...

Sabahlar değil mi
beklediğim?

Kaderde kaderse
Benim yazmadığım.
Beni yazan da
bir kalem değil mi?

Sen giderken
gülüşler kayboldu
Ağladı bir kedi
sokağın derinliklerinde.

Tiz bir ses...
Diğer kedi yoktu zaten.

Bir rüzgâr esti,
Yaladı kaldırımları.
Arabesk bir ağıt yerdi morları.

Savruldu
mavi beyaz boyalı kâğıtlar
Parşomenler tutundu
hayatlara.

Kâğıt değil miydi saydam,
Çizilmeye hasret.

Bir düş kaldı
yarım sarı, yarı sıcak
Tan gibi kızılca
Cam gibi saydamca.

Toz duman
üşüştü bağrıma,
Kargalar uçuştu.

Uzaklardan
Çiroz bir sevi
geçti içimden.

Neşeli bir girdap
minik bir hortum gibi
saplandı eteklerime.

Sırtıma bir mintan
çiçekli bir yansıma,
hazin bir yanılsama.

Düğmeleri kırıldı
hepsinin birden,
Çıplak bir sessizlikte
Tende buz beton bir duvar...

Kaldım öylece.

Gece bana küstü.
Şehvete yöneldi.
Tenin sadece sana değil,
hiçbir şeye yetmeyen,
eksik bir hece.

Yarım sarı, yarı sıcak.
Tan gibi kızılca.
Cam gibi saydamca.

Bir şiirsin sen,
kadın.

Bir mavi yıldırım düştü geceme,
Yıldızlar döküldü
inciler gibi.
Ay saçıldı etrafa
isyanla.

Gül yaprakları savruldu,
bir çelenk gibi
sessizliğin ortasına.
Kelebek bu ahenk.

Bir uhte kaldı ebede
Vuslat yarım,
Tam Musallat.

Pervare cangözyaşım
Düştü yine
derine...

Ve o anda
ilk kez...
Baktım.
İçimin aynasına.

Kapatılmış bütün kapılar
açıldı.
Bir sabahın içinden.

Bahçeye bahar gibi
geldi bir şey
Kokulara bulaştı
su yeşili bir umut.

Gül müydü o?

Yoksa
ben yine mi
yeniden filizlendim?

Yaşlı bir çocuk
Ellerime
ilk düşen
bir çiğ tanesi gibi
tutundu.

Bana yine dargın
Sana yetmeyen
bir hece kaldı.

Sedamız kalsın
dokunma evrene.

Yarım sarı, yarı sıcak
Tan gibi kızılca
Cam gibi saydamca
Tam sezilmeyen...

Cangözyaşım.
...

Tcpassenger_iErdoğan
10.10.2025

Geçgelirinsangeçkalırinsan
Aslındageçöğrenirinsan

KİTAP İZLERİ

Puslu Kıtalar Atlası

İhsan Oktay Anar

Bir Düşün Atlasında Gezinmek: İhsan Oktay Anar'ın Başyapıtı İhsan Oktay Anar’ın 1995 yılında yayımlanan ve yayımlandığı andan itibaren modern Türk edebiyatının kült eserlerinden biri haline
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön