İlmihal Dinindeki Çelişkiler Kur’an ve Geleneksel Hükümlerin Uyumsuzluğu

İlmihal kitaplarında yer alan dini hükümlerin Kur'an ile çeliştiği noktaları ele alan bu makale, din adına ortaya çıkan yorumların zaman içinde asıl kaynaktan nasıl uzaklaşabildiğini inceliyor. Özellikle abdestsiz Kur'an okuma konusundaki çelişkili yaklaşımlar üzerinden, dini kuralların Kur'an ışığında yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

yazı resim

Din, insanlar için bir rehber, hayatı anlamlandırma ve düzenleme aracı olarak var olmuştur. Ancak zamanla din adına ortaya çıkan yorumlar, asıl kaynak olan Kur’an’dan uzaklaşarak kendi içinde çelişkili hükümlere dönüşebilmektedir. Bu durum, özellikle ilmihal kitaplarında yer alan bazı kuralların Kur’an ayetleriyle açık bir şekilde çeliştiği noktalarda görülmektedir. Bu makalede, ilmihal dinindeki bazı çelişkileri ele alarak, dinin tek kaynağı olan Kur’an ışığında bu konuları değerlendireceğiz.

  1. Abdestsiz Kur’an’a Dokunmak Yasak Ama Okumak Serbest Geleneksel ilmihal kurallarına göre abdestsiz bir kişinin Kur’an’a dokunması yasaktır, ancak aynı kişinin Kur’an’ı okuyabileceği belirtilmiştir. Bu durumda şu sorular ortaya çıkmaktadır: Yasak olan nedir? Kur’an’ın yazılı olduğu kağıt mı hürmet edilmeye layıktır, yoksa içerdiği ilahi mesaj mı? Eğer kağıt hürmete layıksa, Kur’an’ın dijital ortamlarda okunmasına nasıl bir anlam yüklenmelidir? Ayrıca, Kur’an okumak gibi manevi bir eylemde abdest şart koşulmuyorsa, neden dokunmak için böyle bir şart öne sürülmüştür? Kur’an’da bu konuda açık bir ayet bulunmamaktadır. Aksine, Kur’an’ı okumak isteyenlere getirilen tek şart Nahl Suresi 98. ayette belirtilmiştir:

“Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Tanrı'ya sığın.” Bu ayet, okumadan önce herhangi bir fiziksel temizlik şartı koymaz, yalnızca manevi bir hazırlık önerir.

  1. Cünüp ve Hayızlı Kadınların Kur’an Okuması İlmihal kitaplarında cünüp olanların ve hayızlı kadınların Kur’an okumasının yasak olduğu, ancak dua niyetiyle ayet okuyabilecekleri ifade edilmektedir. Bu durum şu soruyu doğurur: Dua ayetleri Kur’an’ın bir parçası değil midir? Eğer dua ayetleri serbestçe okunabiliyorsa, diğer ayetlerin okunmasının yasaklanması hangi mantığa dayanmaktadır? Kur’an’da bu konuda herhangi bir yasak bulunmamaktadır. Tam aksine, Bakara Suresi 222. ayet açık bir şekilde hayız döneminde yasak olanın yalnızca cinsel ilişki olduğunu belirtir:

“Ve sana adet görmeden soruyorlar. De ki: O ezadır, adet süresince kadınlardan uzaklaşın, rahatsızlıktan kurtuluncaya kadar yaklaşmayın. Rahatsızlıktan kurtuldukları zaman Tanrı'nın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz Tanrı, tevbe edenleri ve arınanları sever.”(Bakara, 2:222) Bu ayette, hayızlı kadınlar için namaz kılma veya Kur’an okuma yasağına dair herhangi bir ifade yoktur. Aksine, bu tür yasaklar sonradan geliştirilmiş kültürel ve geleneksel yorumlardan kaynaklanmaktadır.

  1. Hayızlı Kadının Namaz ve Oruç Durumu Hayızlı kadınların namaz kılamayacağı ve oruç tutamayacağı ilmihal kurallarında sıkça yer alır. Ancak bu durum da çeşitli çelişkiler içermektedir. Örneğin, bir kadının hayız döneminde oruç tutmasının haram olduğu ifade edilirken, bu orucu kaza etmesi farz olarak belirtilir. Eğer bir eylem haramsa, daha sonra yapılması neden zorunlu kılınmaktadır? Kur’an’a baktığımızda, hastalık veya yolculuk gibi durumlarda oruç tutulmayabileceği, ancak daha sonra kaza edilebileceği ifade edilir:

“Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta veya seferde idiyse sayısınca başka günlerde tutar. Ve dayananların bir yoksulu doyuracak fidye vermesi gerekir. Kim gönülden hayır yaparsa o kendisi için hayırlıdır. Ve savm etmeniz eğer bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara Suresi, 184) Hayız, hastalıktan farklı bir durum olmasına rağmen, Kur’an’da bu konuda özel bir yasak veya izin bulunmamaktadır. İlmihal kitaplarında yer alan bu tür yasakların temel kaynağı Kur’an değil, geleneksel dini anlayışlardır.

  1. Hayızlı Kadının Mescide Girmesi Hayızlı bir kadının mescide girmesi yasaklanmış, ancak aynı kadının yeryüzünde dilediği gibi dolaşması serbest bırakılmıştır. Mescid, yeryüzünün herhangi bir bölgesinden farklı bir kutsallığa sahip midir? Eğer yeryüzü Allah’ın bir mescidi ise, bu ayrım hangi temele dayanmaktadır? Kur’an’da bu konuda da herhangi bir yasak bulunmamaktadır. Aksine, Allah’ın ayetlerinde kadın ve erkek arasında ibadet yeri açısından bir ayrım yapılmadığını görmekteyiz.
  2. Sonuç: Kur’an’a Sarılmak Kur’an, insana doğruyu ve yanlışı ayırt etme yeteneği kazandıran bir rehberdir. Ancak, zamanla oluşan geleneksel dini yorumlar, Kur’an’ın apaçık hükümleriyle çelişir hale gelmiştir. Bu tür çelişkiler, dinin temel kaynağına, yani Kur’an’a dönme ihtiyacını ortaya koymaktadır. Kur’an’da, “Sana vahyedileni sımsıkı tut şüphesiz sen doğru yol üzerindesin.” (Zuhruf Suresi, 43) ifadesiyle bu gereklilik açıkça vurgulanmıştır. Sonuç olarak, din adına getirilen kuralları sorgulamak ve aklımızı kullanarak Kur’an’a sarılmak, hem bireysel hem de toplumsal anlamda daha tutarlı bir dini anlayış geliştirmek için kaçınılmazdır. İlmihal dininin çelişkileri, Kur’an’ın net ve açık mesajlarıyla çözüme kavuşabilir. Çünkü Rabbimiz, insanların hayatını kolaylaştırmayı hedeflemiş ve dini, insana yük olan bir sistem haline getirmemiştir:

“Tanrı sizin için kolaylık ister sizin için güçlük istemez.” (Bakara Suresi, 185)

Yorumlar

Başa Dön