"Ne kadar da çok 'yeni ben' görüyorum, eskileri yeterince 'ben' olamamış gibi." - Oscar Wilde"

İnsanin Yaratilişi Ve Kadinin “eki̇nli̇k” Olarak Yücelti̇lmesi̇

Kur'an'ın insan yaratılışı ve kadının doğurganlık rolüne getirdiği derin metafizik yorum, kadim anlayışları yeniden şekillendirir. İnsanın topraktan başlayan yaratılış serüveninde kadın, "ekinlik" benzetmesiyle hayatın devamını sağlayan kutsal bir konuma yerleştirilir. Bu metafor, yanlış yorumlandığında değersizleştirici gibi görünse de, aslında kadını yaşamın merkezine koyan yüce bir semboldür.

yazı resim

İnsanın yaratılışı ve kadının doğurganlığı, tarih boyunca hem mitolojik hem felsefi hem de ilahî metinlerde hayatın kaynağını açıklayan merkezî temalar olmuştur. Kur’an, bu kadim kavramları derin bir metafizik anlam örgüsü içinde yeniden tanımlar. İnsan, toprakla başlayan bir süreç içinde ilahî kudretin tecellisiyle yaratılır; kadın ise bu yaratılış zincirinin devamını sağlayan “ekinlik” olarak anılır. Bu benzetme, yüzeysel ve yanlış yorumlandığında kadını değersizleştiren bir ifade gibi algılansa da aslında insanın ve hayatın devamı için kadını merkezîleştiren yüce bir semboldür.

  1. İnsanın Bitkisel Yaratılış Süreci: Topraktan Tohuma, Tohumdan İnsana
    Kur’an’a göre insanın yaratılış süreci, canlılığın toprağın içinden çıkışına dayanmaktadır:
    > “Sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan, sonra sizi çiftler hâline getirdi.” (Fâtır, 35:11)
    İnsan, yaratılış itibariyle hayvanlara değil, bitkilere daha çok benzer. Çünkü insanın varoluşu bir “tohumun” hikâyesidir. Nasıl ki tohum uygun toprağa ekilir, sulanır, mineralleri emer, kök salar ve sonunda meyve verir insan da aynı süreçte rahim toprağına bırakılan bir “ilahi tohum” olarak gelişir. Rahim, tohumun yeşerdiği toprağa denktir;
    sperm, o toprağa bırakılan tanedir;
    rahim sıvısı, onu besleyen sudur;
    ve ruh, o tohuma hayat veren ilahî nefestir.
    Bu bütünlük, “kün feyekûn” (Ol der ve olur) emrinin biyolojik değil ontolojik bir tecellisidir. Çünkü hayatın özü, atomların veya hücrelerin kimyasal birleşiminde değil, Allah’ın emrinin o varlıkta vücut bulmasındadır. Dolayısıyla insan bedeni fiziksel olarak topraktan, ruhu ise Allah’ın dilemesinden var olur. Toprağa dönüşü de bu döngünün tamamlanmasıdır:
    > “Allah, sizi yerden bir bitki gibi bitirdi. Sonra oraya geri döndürecek ve tekrar çıkaracaktır.” (Nûh, 71:17–18)
  2. Kadının “Ekinlik” Olarak Nitelenmesi: Doğurganlığın Kutsallığı
    Bakara Suresi 223. ayet bu bağlamda son derece anlamlıdır:
    > “Kadınlarınız sizin için bir ekinliktir. Ekinliğinize dilediğiniz şekilde varın. Allah’tan sakının ve bilin ki siz O’na kavuşacaksınız. Müminleri müjdele.”
    Bu ayet, kadını küçültmek bir yana, onun doğurganlık yönünü ve ilahî plana dahil oluşunu yüceltmektedir. “Ekinlik” (Arapça: hars) kelimesi, tarımın merkezindeki üretkenlik, süreklilik ve bereket anlamlarını taşır. Kadının doğurganlığı, bu üretkenliğin insan boyutundaki yansımasıdır. Bu mecaz, kadının bedensel, ruhsal ve varoluşsal üretkenliğini onurlandırır. Kur’an’daki bu ifade, yalnızca cinselliğe dair biyolojik bir açıklama değil, neslin devamı ve sorumluluk bilinci üzerine kurulmuş derin bir metafordur. Cinsel birliktelik burada bir haz değil, bir emanettir. Ayetin devamındaki “Allah’tan sakının” ifadesi, cinselliğin ahlaki ve bilinçli bir eylem olması gerektiğini vurgular. Bu, kadın bedenine saygının ilahî temele dayandırıldığı bir uyarıdır.
  3. Kadın ve Toprak Arasındaki Kadim Bağ: Mitolojiden Kur’an’a
    Tarih boyunca pek çok medeniyet, kadının doğurganlığını toprakla özdeşleştirmiştir. Sümerlerde Ninhursag, “yaşatan toprak ana” olarak tanımlanır. Anadolu’nun Kibele’si, Mısır’ın İsis’i, Hindistan’ın Prithvi’si, Yunan’ın Demeter’i, hepsi aynı gerçeğe işaret eder: Kadın, hayatın döngüsünün merkezidir. Bu kültürlerde kadın bir kaynak, bir rahim, bir doğuş mekânıdır. Kur’an bu benzetmeleri devam ettirirken onlara tevhidî bir anlam kazandırır. Artık doğurganlık, çoktanrıcı bir “tanrıça gücü” değil, Allah’ın kudretinin bir tecellisi olarak görülür. Kadın, kendi başına yaratıcı değildir ama yaratılışın tecelli ettiği bir rahmet kapısıdır. Onun rahmi, “kün feyekûn” emrinin dünyadaki somut mekânıdır.
  4. Kadın, Ay ve Döngüsellik: Kozmik Uyumun Yansıması
    Kadının döngüsel doğasıyla ay arasındaki ilişki birçok kültürde vurgulanmıştır. Ay, geceyi aydınlatır, karanlıkta yön gösterir; tıpkı kadının karanlık rahminde hayatı var eden ışık gibi. Yin-Yang felsefesinde “yin” kadınsı ilke olarak karanlık, nemli, alıcı ve dönüştürücü yönü temsil eder. Bu da kadının varoluşsal misyonuyla örtüşür: almak, dönüştürmek, üretmek, büyütmek. Kur’an’da kadın bu kozmik düzenin parçasıdır. “Ekinlik” benzetmesi yalnızca biyolojik üretkenliği değil, bu kozmik dengeyi de temsil eder. Kadın, yaratılışın sürekliliğini sağlayan “ilahi senfoninin” asli notasını oluşturur.
  5. Ayetin Teolojik Derinliği: Takva ve Hesap Bilinci
    Bakara 2:223’teki “Allah’tan sakının ve bilin ki O’na kavuşacaksınız” ifadesi, insanın her eyleminin –özellikle de hayatın kaynağı olan cinselliğin– sorumluluk bilinciyle yapılması gerektiğini vurgular. Bu bilinç, kadına duyulacak saygının ilahî temelidir. Cinsellik, Kur’an’a göre bir “ibadet bilinci” içinde yaşanmalıdır. Çünkü bu eylemle insan, yaratılışın devamına ortak olur; Allah’ın takdir ettiği bir varlık zincirini sürdürür.
  6. Kadının Yüceltilişi: Toprak, Su, Ay ve Hayatın Sembolü
    Kur’an’daki benzetmeler, kadını değersizleştirmek yerine hayatın kutsal unsurlarıyla özdeşleştirir.
    Toprak: hayatın doğduğu yer, sabır ve üretkenliğin sembolü.
    Su: arındırıcı ve can verici unsur.
    Ay: ışığı yansıtan, yön gösteren, huzur veren varlık.
    Kadın bu unsurların bileşimidir: hayatın yansıması, rahmetin mekânı, varoluşun sürekliliğidir.
    İnsan, topraktan yaratılan bir “tohum”dur kadın ise o tohumu büyüten “rahim toprağıdır”. Her iki varlık da Allah’ın “kün feyekûn” emrinin farklı tezahürleridir. İnsanın topraktan çıkıp toprağa dönmesi, kadının rahminden çıkıp yine onun nesliyle devam etmesi aynı döngünün iki yönüdür. Bakara 2:223, kadını küçülten değil, varoluşun merkezine yerleştiren bir ayettir. Kadın bu ayette nesne değil, kaynaktır arzu değil, rahmettir beden değil, hayatın ilahî kapısıdır. Kur’an’ın diliyle söylersek: kadın bir “ekinlik”tir yani Allah’ın kudretinin, rahmetinin ve yaratışının dünyadaki en güzel tecellisidir.

KİTAP İZLERİ

İyilik

Şebnem İşigüzel

Bir Yalancının Son İtirafları: Şebnem İşigüzel’in “İyilik” Romanında Parçalanan Bir Hayat Şebnem İşigüzel, çağdaş Türk edebiyatının en cesur seslerinden biri olarak, okuru her zaman rahatsız
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön