Her insanda kişiliğimin geçmiş izlerini görüyorum son zamanlarda. Eskiden ben de onun gibiymişim meğerse , demekten kendimi alıkoyamıyorum. Sadece mekan, zaman ve şahıslar farklı. Olaylar örgüsü aynı. Ne kadar ilginç değil mi? Tüm hayatımız boyunca birilerinden nasihatler almışızdır, almaya da devam edeceğiz. Daha önce onlar da bizim gibi benzer sorunları yaşamış olduklarından bizim de aynı acıları çekmemizi istemezler. Bir türlü anlam veremeyiz ilk başlarda. Yaşadıkça fark ederiz haklı olduklarını. Acıyı en hassas noktamızda hissettiğimizde ve gözyaşımızın akmasına engel olamadığımızda kısacası canımız fena halde yandığında durumun farkına varırız. Öfkeliyken her şeye tersinden bakarız, kendimize eziyet etmeye bayılırız. İşte tüm bunların sonucunda olan bize olur. Biz ortada kalırız, biz üzülürüz, oturup ağlarız. Kendimize işkence ederiz saatlerce. Ruhumuz ve bedenimiz gittikçe çökmeye başlar. Sağlığımız ciddi bir tehlike altındadır. Biz bunca şeyi yaşarken ailemizden başka kimse de dönüp Nasıl oldun? demez. Diyemez de. Çünkü onlar bizi bu hale iten kişinin ta kendisidirler.
Benzer şeyleri yaşayanlarınız olmuştur. Değer verdiğimizi sandıklarımız en değersiz olanlardır. Genelleme yapmak istemiyorum ama gün geçtikçe insanlık şekil değiştiriyor. Herkes kıyıda köşede birbirinin arkasından konuşuyor. Sanki kimse farkında değil olan bitenin. Şu kısacık hayatta kalp kırmak, laf sokmak yerine kendimizle ilgilenseydik gerçek sevgiden bahsedebilirdik. Acımayın kimseye. Emin olun her şey insanın kendi iradesinde ve kontrolünde. Ne bencil olmalı ne de fazla verici. İkisinin ortasında bir denge kurmalı hayatta.
İyilikten maraz doğar boşuna dememişler. Biz en iyisi mi kendimiz olmaktan vazgeçmeden hak edene değer vermeyi alışkanlık edinelim. Katiller bazen yapmacık sevgileri ve davranışlarıyla, bazen de şeytani bakışlarıyla etrafı süzerler. Dikkatli olmak da fayda var derim. Bilginize.