KARA NARİN
Kara Narin, yutkunurken, suçlanır
Dünyayı tersine çevirmiş gibi.
Bir parça ekmek ister felekten,
Kaldığı yer bir yıkık duvar dibi.
Ötüşür horozlar, şafak vaktinde,
Bir küçük kap koymuş küllü ocağa.
Titreyen bedeni güneşi bekler,
Gözleri dikilir, karşı ki dağa.
Sırtına aldığı şilte kimdendir,
Hangi hayırsever bir rüya görmüş.
Hangi dilek kapısını açmaya,
O şilteyi o garibe kim vermiş.
Kara Narin karanlıkta sır olur,
Işık tutsan tütsü yaksan görünmez.
Morlaşan gözleri dalgın seyreder,
Yüreği yükseğe bakar, yerinmez.
Yıllar önce bildim, gördüm, yalnızdı,
Emmi gelini bakar, gözetirdi.
Öksüzlüğü keyif olurdu bazen,
Yüreğime ilk yangını getirdi.
Suskun bakışları isyan renginde,
Bayrak bayrak yürür durur yıllarca.
Kızıla yönelir yüzünün rengi.
Ağrısına kilit vurur yıllarca.
Bir tas kuru ayran verirse biri,
Üç gün süpürge döndürür kapıda.
Hayali umudu kendinden iri,
Bir kuru ekmek hayalinin topu da.
Kara Narin bir gün hasta düşünce,
Hastaneye götürürler, ve ölür.
Bir “nefes parası” yoktur verecek,
Kefaretle kurtulur, sonra gömülür.
Ağıtını bir yabancı yakarken,
Duasına ehli iman katılır.
Bir ateş topu tuttuğu dünya,
O bıraktı hangi elde tutulur.
Ben yazdım hikayesini sen oku,
Koy kendini, düşün, benim yerime.
Kim çiğnedi çiğnenen bu hukuku,
Hangi ağrı düşer daha derine.