Caddeye uzanan beton yığını
Demir korunaklı
Ümitlerimi taşıyorsun gök yüzüne
Gök yüzü, ki o gök yüzü
Hiç bu kadar anlamlı görünmemişti gözüme...
Bak beton yığını bak!
Gök yüzünde, kadınımın gözleri var!
Gök yüzünde, yol gösteren
Binlerce! Binlerce! Binlerce!
İçimde koyu bir çiçek açmış
Adı kehribar
Az da olsa paylaşıyor lirik kokusunu
Kelebek olma ümidini yaşatan tırtıllarla
Biliyor! Kehribar biliyor!
Ümidin vazgeçilmez tadı var yosma yapraklarında...
İçimde o tırtıllardan biri
O aslında aksak-aksak atan kalbimin meydan muharebesi
O aslında akıllara zarar bir uçma delisi
O aslında özgürlüğe mahkum bir kelebek...
Kanatlarında aşkının gök kuşağı misali renkleri...
İçimde o tırtıllardan biri
Kozasını örmek için tırmanıyor
Tırmanıyor kehribarın ürkek vücuduna
Tam ulaştım derken ...
Kayıp düşüyor, her defasında...
İçimde o tırtıllardan biri
Yılmıyor!
Biliyor kozasını örmeden çırpamayacağını kanatlarını
Biliyor! Biliyor! Biliyor!
Savaşmadan paylaşamayacağını, kehribarın göz yaşlarını...
Biliyor! Ama bilmek istemiyor!
Kokusu paylaşılmayan her çiçeğin bir gün solacağını...
Biliyor! Ama bilmek istemiyor!
Tırtıl görmek istemiyor!
Çiçekler solduktan sonra tırtılla kelebeğin ne farkı var ki
Çiçekler solduktan sonra uçmanın ne anlamı var ki...
Biliyor! Tırtıl biliyor!
Bir gün kehribar farklı açacak yapraklarını yeni güne
Uzanacak kadife bir merdiven gibi toprağa
Ve tırtıl kazanacak meydan muharebesini
Uçacak! Uçacak! Uçacak!
Ve gelip konacak kehribarın kara yapraklarına...
Biliyor! Tırtıl biliyor!
Yeni bir gün doğacak gizemlerin üzerine
Kehribar kokusunu
Kelebek kanatlarını paylaşacak
Yeni bir gün doğacak
Ve o gün
Tırtıl, kelebek olacak...
Ve o günlerden sonra bir gün;
Kelebek, özgürlüğün şiirini yazacak kehribara...
O günün umuduyla, merhaba!