Kehribar ile Tırtıl
Caddeye uzanan beton yığını / Demir korunaklı / Ümitlerimi taşıyorsun
Caddeye uzanan beton yığını / Demir korunaklı / Ümitlerimi taşıyorsun
Sanmakla olmak arası bir yerde / İfadesizce yaşanmalı / Tragedyasız
‘’Tanrı gibi duyarsız / Şeytan gibi baştan çıkarıcı...’’ / Oysa
Öğrencilik yıllarımın gecelerine karışırken fotokopi hışırtıları / genelde bizim ev de kimse ders
İşte yine geliyorlar / Namluları ağlayan silahların anlamsızlığıyla / İşte
Yuvarlanan biraların tadı damaklarımda / bir kez daha aynı satırlar ama / aynı tarih değil bu
Maskemi toprağa verdim bugün / Doğaya meydan okumak için düştüm yollara
Yıkıntılar arasında birkaç fotoğraf / Sahibi aranıyordu / Gülüyordu yaşamın
Tanrı misafiri gibi geldi apansız / Ellerinde kefenler / Tozu
Susuyorum / Susmanın gücüne inandığım için değil / Sadece söyleyecek
Oysa çelik çomak oynamak isterdim / Sokaklarda misket yuvarlamak /
Yıl 2002 / Sorular ve Tedirgin bir Ekim güncesi; /
İnanılası tek din / Tapılası tek Tanrı / Cami, Kilise,
İkirciklikten olsa gerek bilgeliğin verdiği zulüm / Ki yüz yıl sevişmişçesine yorgun bugünlerde
Sessizliği örtünüyorum kelimelerimle / Geziniyorum kendimde / Çıkış arıyorum
Merhaba izEdebiyat sakinleri! İsmim Zafer Yılandiloğlu. 1981 İstanbul doğumluyum. Sakarya Üniversitesi Metal Öğretmenliği bölümüne devam etmekteyim. ‘’Yazar arkadaşlara başarılar..’’ kıvamında bir espri yapmama niyetlisiyim…
22 Ağustos 1981 İstanbul doğumluyum ve doğma büyüme İstanbulluyum. Okul hayatıma Bakırköy Taş okulunda başladım, dört yıldır da Sakarya Üniversitesinde devam etmekteyim. Yaşamın durağan haliyle anlamsız olduğunu anladığım andan itibaren şiir yazmaya başladım. Benim anlamımda bu sanırım. Kısaca yaşama bir anlam katma çabalarımın sonucudur şiir… İlk yazdıklarım çok masum çocukça aşk şiirleriydi. Gerçi çocukluğumdan bir şey kaybetmedim. Zaten aşk çocukça bir iş değil mi? / Şair, içindeki çocuğu büyütmediği sürece şair değil mi?..
Sakarya
Serbest! Şiir herhangi bir kalıba sıkıştırılmamalı kanımca. Bu yüzden şairin üslubu her zaman değişken olmalıdır diye düşünüyorum ve yazarken de (genelde) mısraları akışına bırakıyorum… Tabi bu kalıpsızlık istemimde başka bir kalıp olarak yorumlanabilir.
Çok sayıda örnekler verebilirim ama gerekli olmadığını düşündüğüm için birkaç kişi adı anmakla yetinmek en iyisi sanırım. Fransız sembolistlerinden Arthur Rimbaud gözümde şiirin filozofudur… İkinci yenilerden Cemal Süreya. Bir Türk dehası olarak gö
Tüm üstatları özümseyip hiçbirine benzememek en iyisi bence. Şair şiire bir yenilik katmalı / Şair şairlerden farklı olmalı…