"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

yazı resim

Yuvarlanan biraların tadı damaklarımda / bir kez daha aynı satırlar ama / aynı tarih değil bu yakalandığım göğsümde ki zincirlere… / Kopmadı kopmayacak sanırım ama bireysel bir gece de bireysel bir aşka akıtılmayan / esir alınamayan göz yaşları değil bunlar / daha önce hiç yitirilmemiş… / Ya da yurdumun satılığa çıkarılmış ormanlarında aradıklarım günlerce / itinayla gömülmüş… / Görmek isteyip istemediğimi bilmediğim / unutup unutmamanın umurumda olmadığı satırlar… / Haritası olmayan bir define / içsel yorgunluğumun topraklarına gizlenmiş… / Her zamanki gibi / kim bilebilir ki… / Sadece satırların şiirselliği ve içtenliğin son noktası; acıların izdüşümlerinde yetim kalan uyaklar…

Yüklenip ketum bir aşkı çok uzaklara götürmek isterdim. / Diyar-diyar çağlayan serin sularda yeşermek isterdim Anadolu’da ki herhangi bir çınar misali / Nazım’ın dünyaya kafa tutuşunda / paylaşarak çoğalmak / taşmak isterdim Abıhayat pınarından gönüllere…

Bulutlar çok yüksek / hüzün bir çiğ tanesi / ama yasaktır gurbette aşk yaşamak / acı duyarken zaman yorgun bir güneşin doğuşu altında / yakamozu kıskanan yıldızlar gibidir yaşamak / açık göz bir kör düğüm misali; boyunlarına ilmek-ilmek dolanmasından keyif alan budalalardan taşan… / Oysa kurtulmak isterdim özenle biçilmiş yekpare kefenlerden / gitmek isterdim sözde olmadığım yerden / yok olmak öylece… / Bir alamet yeterdi… / Aynı kumsallara akıtılan / yitirilmiş korkularla gömmesinler beni / cemaate sormasınlar / mezarımda olmasın bu dünyanın tinsel mirasından pay alan / yakılmalı ruhum… / Sakallılara göre varolmayan bir aldatmacaysa bu dünya / bin yıllık yalanlarda ben varolamam… / Çünkü ihanet zehir tüm kalplerde / savaşlar kimsesiz veriliyor soruların ve soru işaretlerinin noktalamalarında… / Yoksa sadece bir orgazmın son esintileri mi bunlar / varoluş bunalımında…

Ah sanatkarlar dört bir yanda uzlaşamayan ve satırlarda iz bırakan nice hayatlara / öz geçmişleri ve aşklarının büyüsü ile… / İnanılmaz değil mi yasaklar sevdaların gölgesinde / her köşe başı aramızda?.. / Ve ben yalnız: sevdiğimin gözlerinin kaldırım taşlarında yorulmak isterdim / varoluşuma isyanla / asalet duyacağım bir bıkkınlıkla / ibret kalarak… / Ama anlamı var mı bilmiyorum?.. / Neticede kuş tüyüyle tasvir edilmedi mi cennet ve cehennem? / Sevişmek değil mi cennetin en çekici öğesi?.. / Ya ben, melodilerin savrukluğu gibi bir duygu seli uyandırır mıyım kelimelerimle / gerçekliğin anlamsızlığına küfür ederek?.. / Başım dönüyor kimsesiz ve sonsuz yaşam midemi bulandırıyor… / Dostlarım, Abıhayattan kan akıyor! / Dostlarım! Abıhayat kan ağlıyor! / Yoksa, yalnızlığımı sırtımda taşıdığım Ramazanın ilk gecesi / Tanrı mı başkalaşıyor?..

KİTAP İZLERİ

Aşk Hikayesi

İskender Pala

İskender Pala'nın Kaleminden Zamana Meydan Okuyan Bir Aşk Destanı İskender Pala, "Aşk Hikayesi" ile Okurlarını 17. Yüzyıl İstanbul'unda Soluk Soluğa Bir Serüvene Çıkarıyor 10 Haziran
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön