Kaç gündüz kaçırmışım,kaç gecede misafir kalmışım
Bu kadar zor muydu içine düştüğüm kavga
Bir gözü kördü oysaki dünyanın bir kulağı sağır
Ben zamanın içinde kendime geç kalmışım...
Hüsranın gem vurduğu bir bedende sürgünlüğüm
Her günümse aynı üç aşağı beş yukarı
Umut dediğin tutulur mu yoksa bağlanır mı
Ben hayalin peşinde kendime geç kalmışım...
Gönlümü ilk önce kağıttan bir kafes yapmışım
Ve o kafeste saklamışım en sevdiklerimi
Zamanla bir kuş daha sonra uçurtma
Ben gökyüzünün içinde bulutlara mahkum kalmışım...
Ne garipti oysa kılıcı yokken hayatın
Sırtımda sayamadığım kadar çok kılıç yarası
Karşımda sen var gibi aynaya her baktığımda
Bir karanlığın içinde kendime geç kalmışım...
Serseriliğimden değil sokakbaşlarında sabahlayışım
Elimde şişelerle geceye meydan okurken
Sebepsiz gidenlere son senfoniydi dilimdeki şarkı
Senin yasını tuttuğumu zannedip üzülürken
Ben aslında kendi mezarıma kürek kürek toprak atmışım...