sizin hüzünleriniz vardı salkım salkım
ve gazap üzümleriniz kayboluşmuş Ada akşamlarında
sonra bir karabatak gibi batıp
ortasından çıktınız balçık-beli İstanbul'dan
ve ne gözlerinizde yaş
ne kalbinizde bir telaş
nasırlı, ecüş bücüş bir kalp
sahte sevinçlarle süslü billur bir kapta
çocuk sevinçlerinizi sağmıştınız
çoktan pörsümüş memelerinizden
eser kalmamıştı onsekizlik öpüşlerinizden...
sizin elleriniz vardı duyarlı, salyangozların duyargaları gibi
ve kör değildi üçüncü gözleriniz güzelliklere açılan
şen türküleriniz vardı yorgunluk anlarınızda bile alın terinizden damlayan...
siz yoktunuz
ama onurlu gölgeniz vardı gözlerimizi kamaştıran....