Kültür ve Medeniyet

İstanbulun Süleymaniyesinden, Diyarbakırın yalçın Kalesine, Manisanın Muradiyesinden Sivasın Şifaiyesine, Bursanın Yeşil Türbesinden Konyanın Yeşil Kubbesine kadar bütün bu toprakların üstünü en zevkli sanat âbideleri ile doluyken bu yapıtlar kimin umurunda? Bir ayfon telefon kadar kıymeti var mı acaba? Sorsak hepimiz için buralar vatan

yazı resimYZ

Kültür ve medeniyet birbiriyle aynı anlamı çağrıştırsa da ikisi de birbirinden ayrı ayrı şeylerdir. Thrurnwald göre medeniyet (uygarlık), teknik donanım ve bilgidir. Kültür ise, bir insan topluluğundaki sosyal ilişkilerin yapısı, zihniyet ve değerlerdir. Birlikte yaşama esnasında oluşan geleneklerin, kurumların ve fikirlerin meydana getirdiği sistem kültürdür.

Demek ki kültür, toplumun yaşama ve değerlendirme tarzıdır.

Diğer taraftan, meşhur ABDli sosyolog R. M. Maclver de kültür ve medeniyet ile ilgili tanımlar yapmış. MacIvere göre, fayda sağlamak amacına yönelik her araç medeniyet ögesidir. Medeniyet, başta maddi ve teknik araçlar olmak üzere teşkilat sistemlerini, kanunları, okulları, seçim sandıklarını, bankaları kapsar.

Kültür ögelerinin amacı ise kendileridir. Onlar kendilerinden başka bir amaç için araç olmaz. Bir toplumu oluşturan insanların yaşayış ve düşünüş tarzı, günlük ilişkileri, sanatta, edebiyatta, dinde, sevinç ve eğlencelerde insan tabiatının kendini ifade etme biçimi, kültürü oluşturur.
Türkiyede kültür ve medeniyet kavramını ilk Ziya Gökalp kullanmış. Gökalp, kültüre hars der ve harsla uygarlık arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar olduğunu ileri sürer. Kültür ile uygarlık arasındaki birleşme noktası, ikisinin de bütün toplumsal yaşayışlarını kapsamalarıdır.

Toplumsal yaşayışlar:
din,
ahlak,
hukuk,
us,
estetik,
iktisat,
dil
fen
bu mefhumlar

Bu sekiz türlü toplumsal yaşayışın toplamına kültür adı verildiği gibi, uygarlık da denilir.

Kültür ve uygarlık arasındaki birleşme ve benzerlik noktası tam olarak bu olsa gerek..

Farklılıklardan birincisi, kültür, ulusal olduğu halde, uygarlık uluslararasıdır. Kültür yalnız bir ulusun din, ahlak, hukuk, us, estetik, dil, iktisat ve fenle ilgili yaşayışlarının uyumlarının uyumlu bir toplamıdır.

Uygarlıksa, aynı gelişmişlik düzeyinde bulunan pek çok ulusun toplumsal yaşayışlarının ortak bir toplamıdır.

Şimdi hepimiz hatta bunun içine yeni nesli de alarak özellikle durmadan geçmişinden kopuk yetişiyoruz. Oysa milletlerin kuvveti köklülükleri ile ölçülüyor

Gençliğin geçmişten, yani maziden kopması kopuklaşmayı hızlandırdı ve maalesef kültür denilen esastan da eser kalmadı

Gafletin esası maziyi geçmişi bir hayal sanmaktan başlıyor olsa da mazi, hâl, âti diye ayırdığımız bu üç yüzlüyü insan kafası kendi kendine ortaya çıkartıyor. Neye göre? Çağın gelişen teknik olaylarına göre

Kültür biraz da dil ile anılmalı Saksağan kuşundan farksız bir millete dönmüş dili alınınca beşer Kültür dilsiz, dil de kültürsüz olamayacağına göre, çok eskiye de gidemeyeceğimize göre kültür bize göre ne ifade eder bunu oturup hepimizin sorgulaması lazım ve öylesine bir cevap vermek de sanki mümkün gibi görünmüyor

Zira, insan hayatı boyunca geçen zaman içinde böylesine üç zamanı değil yine eskilerin tabiri ile deymumet dedikleri ezelî bir devamlılık olduğunu ve buna göre kültürünü de yaşatması gerektiğini bilmeli Hangimiz bunun farkındayız? Maddiyat ve maneviyatı geleceğe doğru gitmeyen ülkem insanlarının ayrıca maziye doğru gidişinde de sıkıntılar var.

Ebediliğin realite halindeki tek manası giden fert ile bedel milletlerin kalışı ise milletlere bu bekayı fâni olan fertler verir diyebiliriz.

Giden fertler milletlere bıraka bıraka giderler ve milletler kendilerine bırakılan eserlerle zenginleşe zenginleşe asırların koynundan akıp gelirler.

Her gerçek millet, kendine himmeti dokunan büyük alimlerini, yazarlarını, sanatçılarını nasıl minnetle unutmazsa düşünen bütün insanlar da bilirler ki kendileri geçmişte binbir nimetin feyzine sahiptirler. Türk milletinin asaleti ki ezele karışır; dilimizde o ezelin mirası, ata sözlerimizde o ezelin felsefesi ve kanımızda o ezelin devam edip gelen yiğitliği var elbette fakat bunun henüz farkında değiliz

Neden? Çünkü kimse tarihi doğru dürüst bilmiyor Tarihin bir ilim olan, bir de kültür olan tarafı var.

İlim tarafı ile mütehassısları uğraşır, fakat kültür tarafını hangi aydınımız tadıyor ki? Bir tane insan yok piyasada bunun zevkine kanmış
Biz de maalesef yine kendimizde kendimizi bulmak gibi sorumluluklarımızı doğru dürüst eğitim almadığımız ve tarih bilmediğimiz için bilemiyoruz..

İstanbulun Süleymaniyesinden, Diyarbakırın yalçın Kalesine, Manisanın Muradiyesinden Sivasın Şifaiyesine, Bursanın Yeşil Türbesinden Konyanın Yeşil Kubbesine kadar bütün bu toprakların üstünü en zevkli sanat âbideleri ile doluyken bu yapıtlar kimin umurunda? Bir ayfon telefon kadar kıymeti var mı acaba? Sorsak hepimiz için buralar vatan

Keyfiyetçe olgun ve muhtevaca dolgun; zamanca derin ve mekânca engin böyle bir maziden, atiden niye kopar ki yoksa toplum Çünkü ilim öğrettiğini düşünen yetersiz kişilikler, bunu var olan kültürümüzle vermediler bize Bu sebeple hiçbiri mezarında rahat uyumasınlar

Oysa, bunu birlikte vermiş olsaydılar ilim kafada, kültür iç âlemimizde kalırdı fakat kalmadı Bu tesis edilmiş olsaydı dimağlarımıza milletimiz de ilimle ilerler, kültürle derinleşirdi

Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş devirlerine baktığımız da işte bu saydıklarımı dibine kadar yaşadıklarını görürüz. Mohaçtaki ordu yalnız kuvvetimiz değil aynı zamanda medeniyetimizdi şimdi kime anlatabileceğiz ki bu mefhumu? Mohaç desek ora nere diyecek zevatlarla zaman kaybetmeli miyiz? Etmemeli miyiz?
Etmezsek iyice biz, millet olmaktan çıkacağız. Edersek sadece bu iş için uğraşacak ve derinleşecek insanlara ihtiyacımız olacak.

Ne diyelim? Allah sonumuzu hayr etsin
Çünkü, ne bir kültür, ne bir medeniyet, ne de bir hayat felsefemiz, yaşam biçimimiz var artık. Varsa yoksa google var.

Başa Dön