Normal bir insan iş görüşmesine gideceği vakit heyecanlı olur,durmadan su içer ve şirket hakkında çıkardığı bilgileri bir daha gözden geçirir. Ben ise dördüncü bardak votkamı içerek belirli bir promile geliyorum. Çünkü biliyorum sorulacak sorular beni hayli rahatsız edecek cinsten. Liderlik benim için nedir? Hayatımda hiç liderlik yapmış mıyım? Takım çalışması benim için önemli midir? Hayatımda karşılaştığım en zor durum nedir ve bu durumdan nasıl çıkmışım? Klasiktir bu sorular. Ayrıca hangi sektöre girilmek istenirse istensin kesin sorulur. Bu soruların cevaplarına dayanılarak işe alınıyoruz ya...Şaka gibi.
Garibanın arabası metrobüsten inerek varıyorum mülakata gireceğim iş yerine. Kapitalist gülüşüyle resepsiyondaki kız karşılıyor beni. Randevunuz var mıydı diye soruyor bana. ''Her zaman'' diyerek cevap veriyorum ve başlıyorum bana gösterilen yere oturmaya. Benim gibi birkaç tane amele daha bekliyor. Kimi takım çekmiş kimi ise benim gibi yırtık pırtık taşlanmış kotuyla gelmiş büyük sorguya. Belirli bakışmalardan ve durmadan telefondan yaptığım saat kontrollerinden sonra sonunda sıra bana geliyor. Meşhur soruların dışında bunlara benzerlere de ukala cevaplar veriyorum. İnsan kaynaklarındaki genç kız gülüyor ben ise hayli rahatım. Sonuçta grafikerim. Daha doğrusu grafikerdim. Onca şey yarattıktan sonra bir iki soruya karşı yaratıcı cevap verememem ne de olsa bana yakışmazdı. Gülüşmelerden ve ''peki, biz sizi arayacağız'' cümlesinden sonra mülakatı terk ediyorum. Bir an içime umut doluyor. Tamam diyorum kesin işe alındım. Çünkü insan kaynaklarındaki kızda iyi bir etki bırakmıştım ve cevaplarım gerçekten yaratıcıydı. Bundan daha iyi ne olabilirdi ki? Nedendir bilinmez ki bu da hep klasiktir bir hafta sonra telefonum çaldı ve olumsuz bir yanıtla karşılaştım. Üzülmüştüm tabi. Ne de olsa o kadar yaratıcı cevapların sonu bu olmamalıydı.
Bu sinirin üzerine net bir ruh ve kafa haliyle yeni bir iş aramaya başladım. Ardından mülakata çağrıldım. Ciddiydim,serttim ve takım elbiseyi çekmiştim üzerime. Sorulan sorulara öldürücü göz temaslarıyla cevap veriyor ve özgüvenimin etkisiyle insan kaynaklarındaki çocuğu ben terletiyordum. Emindim ve bu sefer kesin olacak gibiydi.
Yine bir hafta sonra aranmıştım ve işe kabul edildiğime dair telefon gelmişti. Bir anda ben başka bir iş buldum diye yalan söyleyerek işi reddettim. Telefonu kapattıktan sonra da yaktım bir sigara. Sigara sönene kadar yanlış mı yaptım acaba diye düşündüm ama sonra içimin rahat olduğunu fark ettim. Hala işsizdim ama hala bendim.