Çöllerin ortasında yada dağların zirvesinde
Pembe yağmurlarla ıslanmak da istemiş olabilir
Mecnun ve Ferhat.
Ruh tufanında çıkan her fırtınada
Yeşil vahalara düşmekten de kurtulamamıştır
Her aşık
Muhtemelen...
Günün saatlerini, ilk bakışa
İlk görüşe de çevirmek istemiştir belki.
Belki her anında kum saatinin
O anı yaşamaktır asıl hedef
Havada asılı kalan
Kum tanesi gibi...
Dışı beyaz, içi siyah hiçbir hayale
Teslim de etmemiştir
Aşık maşuğu.
Açtığı yolların hiçbiri kendine ulaşmazken
Maşuğa gider.
Dünya güneşe tutulurken
Ay dünyaya tutulurken
Aşığa sistemler tutulur
Arşın arşın dolaşır
Sistemleri...
Kendisinin bile farkında değilken
Dünya farkeder aşığı
Dert bile zannedilebilir
Dışarıdan bakınca
Aşk...
Kendinden vazgeçerek
Kendini maşuğun ruhunda
Eritmeye çalışır aşık.
Bir taraftan da aslında
Aşk, ruhların olgunlaştığı
Bahçedir...
Maşuka ise başlı başına
Pembe kar tanelerinin içinde bir kristal
Hayallerin en güzeli
En ulaşılmazı olarak kalır.
Dik uçurumların en ucunda
En derin gönüllerin
En derininde...