G ö l g e o y u n u n d a n …
acının kaburga kemiğinden yaratılmıştı aşk
ne kadar gerçek olabilirdi yaralamayan bir sevda masalı...
kendimi sakladığım kabuğu kırdım
yırtık gülüşleri dikerken dudaklarımda
diyetini ödemeliydik
yağmurla y(ık)anan lirik yalnızlığın
kan revan içindeydi kestiğim ümitler
tek bir pıhtıdan doğuyorduk
kutsal şarapla yıkadın ruhumu
arındım;
dudaklarım üzüm rengi
eğreti dirilişlerin parmak izlerini sürerken
ellerin (d)eğildi derinlerim(d)e
bir no(k)taya dikmiş gözlerini
acının resmini çiziyordu Tanrı
Tanrı'nın şarkılarıyla dinlendik
suskun bir tiradın gamzelerinden
(ç)aldığım mayhoş tatla can bulduk
akordu bozuk dokunuşları öğütüyorken teninin pürüzü
dikenli sularda yalınayak yürüyorduk
eğreti düş/üşlerde dillendik
yasakları bertaraf etmekti aşk
duvarların ötesinden dökülen siluetinle
tüm günahları içmeliydik
yer çekemezdi bizi
bulutlarda sevişirken
aynaları yırttım;
illegaldi tüm çığlıklar
ben döküldü suretimden
seni gördüm
paçavra ettiğin yıldızlarla
yaralarımı sarıyorken
ben kokuyordu nefesin
örselenmiş yenilgilerde demlendik
gölgemi kemirirken yokluğunun dişleri
doyuyordun hiçliğime
yittikçe çoğalıyordu gaip suskular
buruşuk bir perdede oynayamazdı
iki bulanık gölge
paslı bir teraziye ruhumu bırakmış
aşırı dozda düşler yutmuştum
sakar bir dilden
fısıltılar düşüyordu boşluğa
aşkın anadiliydi gözyaşı
suyun rengi devrilirken üzerime
biliyordum;
her (b)aşka yolculukta
bir artı bir kendine eşitti (!)
karesi de kökü de acıya eş; tek kişilik bir yanılgıydı aşk
hangi kanun c/esaret edebilirdi aksini (s)imgelemeye..
bir artı bir eşittir bir ( 1+1=1 )
M e d c e z i r ç a l k a n t ı s ı n a …
Dilek Akın