"Kendini her ne koşulda olursa olsun mutlu hissedenler" hakkında herkes farklı düşünceye sahiptir. Bu kategorideki insanlar bazılarına göre gamsız bazılarına göre akıl noksanı bazılarına göre de aşırı pozitif kişiliktirler. Ya sizin bu konudaki fikriniz nedir? desem cevabınız ne olurdu acaba?
Bana sorarsanız mutluluk; "Genel" ve "Özel" olarak ikiye ayrılır. Çoğu zaman güne kötü haberlerle başlıyoruz. Ülkemizde veya dünyanın herhangi bir yerinde deprem, sel, yangın, kasırga gibi felaketler yaşanıyor. Bu olaylardan kendimiz, ailemiz, yakın çevremiz birebir etkilenmese de yine gözyaşı dökebilir, aynı acıyı en derinden hissedebiliriz; sonuçta insanız.
Ne kadar barışı savunsak da bazı ülkeler birbiriyle savaşmaktan zevk alıyor. Ölen, yaralanan, acı içinde kıvranan çocuk, genç, yaşlıları görüp buna sebep olanlara lanet okuyoruz, yangın yerine dönüyor içimiz. Neticede taş, duvar değil ki kalbimiz.
Her türlü canlıya uygulanan şiddet, işlenen cinayetler vs. unutulmamak üzere hafızalarımıza kazınıyor biz de merhamet, vicdan var şükürler olsun elimizden bir şey gelmese de suçu işleyenlerin hakettikleri cezayı almaları için dualar ediyor, yazıyor, çiziyoruz.
Bunların yanında; işsizlik, zamlar, trafik, geçim sıkıntısı vs. bütün olumsuzlukların birebir içindeyiz ama hayat devam ediyor iyisiyle, kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla. Doğarken ağladık diye sonsuza kadar aralıksız ağlamıyoruz. Aslında bu noktada " iyi ki" demek istiyorum en içten duygularımla. Yoksa nasıl ayakta durabilirdik ki?
"Duvarı nem insanı gam yıkar", sözünü çok anlamlı bulurum. Etrafımızda gelişen tüm olumsuzlukları, kişisel problemlerimizin üzerine en kuvvetli tutkalla yapıştırmaya kalkarsak nereden nefes alacağız, ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız?
"Mantığımız ve duygularımız" her zaman ortak hareket edemez. Gerektiğinde mantığımız duygularımızın önüne geçmeli, diyorum ısrarla. Dünya kendisi kadar büyük yüküyle dönerken yüzümüzü, kalbimizi güneşe çevirmezsek kara bulutlar karabasanımız olacaktır her zaman.
Mutlu olmak için maddi, manevi her konuda doyuma ulaşmış olmak gerekmiyor. Kişisel bakımı sadece bedensel temizlik olarak algılamamalı içine ruhsal bakımı da eklemeliyiz. Nasılsın? sorusuna hayatımın hiç bir dönemi bazıları gibi "sürünüyoruz işte" demedim, demem de. Yatım, katım, arabam mı var inanın hiç birisi yok. Fakat dünyalar kadar sevdiğim iki evladım, bitmeyen enerjim, kesilmeyen umudum, son nefesime kadar kurmaya devam edeceğim hayallerim var.
Son söz olarak şöyle demek istiyorum izninizle. Gündüz onca zaman varken çözemediğimiz sorunları gecenin karanlığında, başımızı yastığa koyunca çözmeye çalışmayalım. Uyku, ruh ve bedenin mucizevi şifasıyken mahrum etmeyelim kendimizi bu güzel kaynaktan.
Unutmayalım : "Mutluluk düşüncede başlar". Gününüz, günleriniz, ömrünüz size layık biçimde geçsin. Hayat kısa, biz daha da kısaltmayalım.