bir o vardı, eskiden. bir akşam üstü tıkış tıkış insan dolu kredi yurtlar
kurumunun kantininde tanışmıştık, maç izlerken...öyle aniden, öylesine
çabuk ve sıradan bir tanışmaydı bu..
onunla uzun geceleri sabahlara kavuştururduk. Uyumaz beklerdik karanlıklar
aydınlığa kavuşuncaya değin. Benim eskiden örgütte yaptıklarımdan tutunda
leblebi çekirdek gibi tükettiğim kadınlardan ve onun hayat üzerine kurduğu
ilginç varsayımlardan ve çocukluğumuzdan bahsederdik...harbi duygusaldı
bizimkisi ve şu koskoca şehirde yapayalnız... biz bunlardan söz ederken
zaten günde doğardı biz de biraz olsun uyumak için yatağımıza uzanırdık...
yukarıda da dediğim gibi o zamanlar yurtta kalıyoruz.. aynı blokta. O
birinci kattaydı ben üçüncü..genelde birinci katın koridoruna iki sandalye
atar sabahı beklemeye koyulurduk..sahi biz her gece her gece ne konuşurduk
böyle sabahlara değin...sıkılmadan...
tavladan pek anlamazdı...her oyunda yeneceğim derdi...bende "ustalar her
zaman kazanır" derdim...çoğunlukla ben haklı çıkardım öğünmek gibi
olmasın... ah ah, ama birde onun dediği çıkarsa işte o zaman usta rezil
rüsvan olurdu...ne de olsa orta da iki mars bir düz yenilgi vardı ...
birbirimize hiç kırılmadık...hiç ama hiç kavgamız olmadı...birde hiç
sevemedik gerçek anlamda ta ki o, kızla tanışıncaya dek...
uzun bir yaz tatili geçirdi sivasta... gitmeden önce bir kızdan söz ederdi hep ben pek umursamazdım...sonra gittiğinde epey uzak kaldık, döndüğünde de anladım ki kız epey hırpalamış çocuğu...işlerde yolunda gitmemiş pek... kız şimdi KTÜ
de okuyor sanırım ne aradığı var ne sorduğu...bizim ki de unuttum
sanıyor gariban...laf aramızda ama kız derinden işlemiş belli....
bir o vardı, eskiden..yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi...iş olsun diye
içmez, içtik mi yalaktan içerdik...
onunla konuşmak rahatlatırdı beni...bütün sorunlarımı anlatırdım ve sanki
ona yıkardım derdimi...gerisini o düşünür benden fazla üzülürdü
bana...garip değil mi?
Ben pek yorgundum hayat denen oyunda...bir türlü kurallara uyamıyordum..hep
oyun bozanlık ediyordum...bu da epey pahalıya patlıyordu tabi...sonuçta
cezamızı çektik, işkencemizi gördük, çekildik bir köşeye oturduk... yalnız
şu lanet burnumuzu her boka sokmaya alışmıştık bir kere...nitekim böyle
günlerin bir kaçında bazı vatansever arkadaşlar kurşunlayıp yola getirmek
istedi beni...vakayı ucuz atlattık lakin onu beter üzdü bu durum...yıkıldı
koca adam... "harcayacaksın kendi buralarda boşu boşuna, çek git
buralardan" dedi...çok kızmıştı, üzgündü, ağlıyordu... ben gitmedim,
gidemezdim, kaçamazdım işte... oda bunu biliyordu zaten...
Kızlarla başımı derde sokardım hep... x`in yaşı küçüktü, y hamileydi, t ile
ufak yollu yakınlaşmaya başlamıştık...bu kadar kız bir arada olunca idare
etmesi zor oluyordu elbet...
Üçüncü kez kurşunlardan sıyırmıştım...artık benimde kafam bozulmuş isyan
etmeye başlamıştım...çanakkale ye gitmeye karar vermiştim...onun okulu
vardı olmasa da gel diyemezdim, her şeyi bırakıp benimle gelmesini
isteyemezdim... yalnızda kalamazdım...x ve y ye teklif götürdüm... her şeyi
feda edip benimle gelir misin? X "evet" dedi, y "koşa koşa"...
Son anda gitmekten vazcaydım...hatta biletlerim bile yandı.. neyse lafı
uzatmayalım çok büyük bir bunalımdaydım...hiç param yoktu, okula da
gitmiyordum...bu koca şehirde çok zor durumdaydım..birde y nin hamile
olduğunu öğrenince iyice sıkıldım... kafaya koymuştum artık daha fazla
yaşamayacaktım... zaten bu oyunu kuralına göre oynayamıyordum son bir kural
dışı hamle yapıp kafama bir kurşun sıkacak ve perde diyecektim...
Bu arada zorda olsa y yi kürtaja ikna etmiş ve 170 milyon bulup ona
vermiştim kürtaj için...böylece ikinci çocuğumda doğmadan ölmüş oluyordu...
ondan para almadım ama çektiği sıkıntılar yerine para verse daha iyi olurdu
herhalde onun açısından...
Bütün bu sıkıntılı günlerin ardından artık oda dayanamadı ve sivas a çekti
gitti... 3 ayda dönmedi geri... o zamanlarda ben dünyamı değiştirmeye
uğraşıyordum olmadı yapamadım...y nin kürtaj olduğu gün ben t ile
beraberdim... y ye hamile kaldığı için kızıyordum belli ki... sonra x ve y
ile yollarımı ayırdım artık sadece t vardı..üstelik o da yoktu..yalnız
sayılırdım..her şeyi t ye yüklüyor ondan çok şey bekliyordum ve doğal
olarak t bunun altından kalkamadı...ilişkimiz sıradanlaştı..ne onu ne de
beni doyurabiliyordu bu ilişki... benim gözümde bitmişti artık t ile olan
birlikteliğim...
Sonra da bana o pis illet bulaştı...hep kötü şeyler gelip beni bulmuştu
zaten hayatta... sonra yurttan da ayrıldım ve üç ay onunla
görüşmedik...aramadım sormadım...onu, rahat bıraktım güya... ama o her şeyi
biliyordu ve hiçte rahat değildi...
Neyse ki bir süre sonra tesadüfen karşılaştık ve bir gece oturup
içtik...ama ben eski ben değildim artık; ne öyle yalaktan içebiliyordum ne
de uyumadan günün doğmasını bekleyebiliyordum...
Sabah kalkıp işe gittim..o da bütün gece uyumamış, biraz olsun uyumak için
benim yatağıma uzanmıştı...ve o gün bugündür görüşemiyoruz.... ben o
kurtuluş gününü bekliyorum oda okulunu bitirip bu pis kentten çekip
gitmeyi...eğer değişmediyse görmeyeli fikirleri...
Ne diyelim şans...
Belki bir sabah yine acılarımızı bölüşmek sevinçlerimizi katlamak için o
pek az insanın yaşamak zorunda kaldığı küçük ve kalabalık yerlerden birinde
yeniden karşılarız ...ölmeden önce son bir kez daha!....