Ölüm Döşeğinde Puslu Aşk Keşfi (1)

Aynı yatakta yatsalar da, sisler ardında kaybolan bedenlerini yeniden keşfetmeye çalışan karı kocanın ölüm döşeğinde "katlederek" aşkı keşfedişi... Katli vacip bir aşk...

yazı resimYZ

Ellerini yumruk yapıp gözlerini ovalıyor; gözleri yumrulaşıyor. Acının, yangının, tuzlu gözyaşlarının dumura uğrattığı suratını etrafta gezdiriyor. Gördüğünden, görebildiğinden, görebileceklerinden o kadar emin olamıyor artık. Mistik bir fluluk ve sisin etrafını böylesine aceleci sarmasını hoşnutsuzca karşılaşıyor. Ayağa kalkmaya çalışıyor; ayakları tutmuyor.

Sisin arasından sarı saçlı bir kadın yavaşça, salınarak yanına geliyor. Kadın ayak parmaklarını yere tıklatarak baş ucunda duruyor. Tık, tıklar garip bir etki yaratıyor beyninde. Sanki tüm ömrü boyunca o tıklar için yaşamış gibi geliyor... Dili ağzının içinde şekilden şekile giriyor, istemsizce, -istemin yarık, parçalanmış
kişiliklerine eşitçe dağıtıldığı bir istemle- "Yani bu tıklar için miydi her şey?" diyor. Kadının ağzından berrak dumanlar çıkıyor, bu sisin altında böyle berraklık üflemesi hayranlık uyandırıyor.

Berraklık havada kıvrılıp harf biçimini alıyor, "Evet, bunun içindi."

"Yaaa!" diye bağırıyor. Sisin altında duyup duyabilieceği en güzel sözleri duyduğu için mutlu oluyor. "Endişe de neymiş ki canım; endişe de neymiş?"

Kalbi sıkışıyor, elinde titremeler artıyor, bacağında bir yangın... Dudakta bir sızı yayılıyor surata, kulağında çınlama, "Yaaa, yaaaaa! Endişe buymuş. Yaaaaa!"
Kadın kahkahalarını yoğunlaştırıyor. Öylesine güzel gülüyor ki, daha önceden bunu anlayamadığı için kendi kendine hayıflanıyor. Kadın altınımsı ellerini üzerine sürüyor, ceketinin cebinden paraları, evlilik yüzüğünü çıkarıyor. "Şimdi seni öpebilirdim ama çok çirkinsin," diyor kadın, "çirkinsin ama seni yine de öpebilirdim evli olsaydık. Evli olsaydık sana daha lütufkar davranacağımı anlardın böylece, ama emin ol seni yine de öldürürdüm."

"Zaten evlilik dediğin nedir ki?" diye demeden edemiyor.

Kadın bir sigara çıkarıp berrak nefesini kirletiyor. "Şu anda bile bunu söyleyebilmen sana yaptıklarım konusunda ne kadar haklı olduğumu tekrardan bana gösteriyor. Mallık ruhuna işlemiş senin. ruhun garip bir etkileşim içinde hayvansı bir sinsilik taşıyor. Ama hayvanlar en azından yaşarlar, varoluşlarında böyle bir amaç taşırlar. ama sende öyle görünüyor ki, hayvansılığın samimi davranışı bile yok."

Yangın ve acı vücudunu giderek daha fazla sarıyor. Kadına ilk defa istemeden hak veriyor. Ölüm denilen şeyin hissi bedeni sarmaya başlamışken konuşulacak daha ne olabilir ki? "Evlilik ha! Evlilik!"

"Evlilik yaaaa! Evlilik," diyor kadın. "Senin için güzel bir ölüm düşünüyorum. Şu yaşadıkların daha bir başlangıç. Sona ulaştığımızda gerçek evliliğin ne demek olduğunu cümle aleme göstereceğiz. Bunun için hazır mısın?"

"Yüreğinde acının yanında aşka benzer bir kıpraşma oluyor, "Bu anda bu ne yauuuvv!" diye inliyor. "Hazır olmanın dışında başka çarem var mı?" Havayı kokluyor, üzerine deniz suyu serpiştirilmiş, killi toprakla haleli, dışkıların süs olduğu ağaç kabuğu... "Bu kokuyu nerden biliyorum ki?" diye düşünüyor.

Kadın yeniden kahkaha atıyor, "Başka çare yok, Valla yok! Başlayalım!"

* * *

Başa Dön